Makale

Günümüz Dünya Dinleri

Kitap Tanıtımı

Günümüz Dünya Dinleri

Doç. Dr. Osman CİLACI- Günümüz Dünya Dinleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlan, Halk Kitapları Serisi, 2. Baskı, 1998,187 sh.

Mustafa BAŞ

Din, insanlık ile varolmuş ve insanlık ile varolacak bir olgudur. İnsanlık tarihi incelendiğinde inançsız bir topluma rastlanılmaktadır. Din olgusu bu denli önemli olduğuna göre yeryüzündeki bütün dinlerin ve bu dinlere ait inanç sistemlerinin bilinmesi her aydın insan için gereklidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları arasında çıkan Doç. Dr. Osman Cilacı’nın kaleme almış olduğu “Günümüz Dünya Dinleri” isimli eser bu amaca yönelik olarak yayınlanmıştır. Bir giriş ve dokuz bölümden oluşan bu eser, gerek üslup ve gerekse muhteva yönünden halk kesimi hedef alınarak hazırlanmıştır. Yazar kitabın giriş bölümünde bir disiplin olarak Dinler Tarihi sahasında önemli bilgiler vermekte, eserinin muhtevası ve sınırları ile ilgili bilgiler aktarmaktadır.
Yazar, birinci bölümde, din kavramını ve dinin toplum hayatındaki yerini ele almaktadır. Dinin tanımı üzerine doğulu ve batılı ilim adamlarının görüşlerini yansıtmakta ve herkesin üzerinde görüş birliğine varabileceği bir din kavramının yapılmasının zorluğunu ifade etmektedir. Yazara göre sağlıklı bir din tarifi Yüce Tanrı kavramı, inanç, ibadet, kutsal kitap, peygamber, ilham, vahiy, cemaat v.b. unsurları ihtiva etmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra yazar, din bulunmayınca hayatın manasının olmayacağını, ahlâk için de yaptırım düşünülemeyeceğini ifade etmektedir. Kur’an’da 91 ayette din kelimesinin geçtiğini, bunların 27 ana başlık altında toplandığını, hadiste din kavramının da 17 ana başlık altında taplan- dığını belirtmekte ve bu anabaşlıkların önemli olanlarını zikretmektedir.
Kitabın ikinci bölümü; dinin doğuşu ile ilgili görüşleri içermektedir. Yazar, dinin insanlıkla var olduğunu ve onunla varlığım devam ettirdiğini belirterek, dinin doğuşu hakkında en sağlam bilgilerin ancak kutsal kitaplardan elde edilebileceğini ve bu hususta ileri sürülen teorilerin “Tekamülcü ve Tarih metodunu kullananlar” olarak iki ana gruba ayrıldığını belirtmektedir.
Tekamülcü görüşün bu yüzyılda geçerliliğini kaybettiğini belirterek dinin doğuşu ile ilgili olarak diğer görüşleri; toplumsal olayları vasıflayıcı açıdan ele alan sosyolojik görüş, her dinin bir öncekinin tekamülü sonucu doğmuş olduğunu savunan geriye
doğru araştırma metodu görüşü, ruhanî başkanlar tarafından dinin ortaya çıkarıldığını savunan, dini inkar edenlerin metodu, ~ görüşü, dinin doğuşunda vahiy ve ilhamın daha önemli olduğu Hristiyan bilginlerin metodu, görüşü, insanlığın ilk dininin tevhit olduğunu savunan İslâm bilginlerinin görüşü olarak sıralamaktadır.
Üçüncü bölümde, Allah’ın kelamını insanlığa bildiren, insanın en yakın yardımcısı ve rehberi olan peygamberlik kurumu ele alınmaktadır. Öncelikle peygamber kimdir sorusunun cevabı aranmakta, Farsça kökenli bir kelime olan peygamber kelimesinin Türkçe ve Arapçadaki karşılıkları verilerek, peygamberlerin ihsan oldukları, bazı özel sıfatları ile insanlardan ayrıldıkları psikolojik ve nörolojik hastalıklarından uzak oldukları gibi bazı özellikleri belirtilmektedir. Peygamberliğin nasıl bir görev olduğu sorusu ikinci olarak ele alınmakta, bu görevin çalışıp çabalama ile elde edilemeyeceği, onların arasında en önemli olanının Allah’dan aldıkları ilahi emri insanlara tebliğ olduğunu belirtmektedir. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar olan peygamberlikle ilgili bilgileri “Tarih Boyunca Peygamberler Zinciri” başlığı altında incelemektedir. Bütün Peygamberlerin tebliğ ettikleri inanç esasında tevhidin temel olduğunu, İslâm Amentüsünde son ve mükemmel şeklini bulan inanç esaslarının peygamberlik ve inançta orta yol olduğunu açıklamakta, peygamberlerin geldiği toplumlar tarafından peygamber olduğu anlaşılmasına rağmen onlara itaat edilmediği ve çeşitli eziyetlere maruz kaldıkları belirtilmektedir.
Dördüncü bölüm dinlerin sınıflandırılmasını ele almaktadır. Zaman içinde dinlerin sınıflandırılması ile ilgili yapılan polemikler yansıtıldıktan sonra, ilkel kabilelerde din anlayışı, putperestlik ve Haniflik ele alınmaktadır. Vahye dayalı olan ve dayanmayan dinlerle aralarındaki önemli farklılıklar ortaya konulmaktadır. İslam Bilginlerine göre dinlerin sınıflandırılmasının Hak ve batıl olmak üzere taksiminin yapıldığını, Sami, Ari, Moğol dinleri; İlkel, Milli ve ilahi dinler ve benzeri taksimlerini vermektedir.
Beşinci bölümde İlahi Dinler ele alınmaktadır. Allah tarafından peygamberler aracılığı ile gönderilen dinlere İlahi dinler denildiğini belirten yazar bu bölümde Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi günümüze kadar varlığını devam ettiren dinleri ele almaktadır, Misyonerlik başlığı altında Musevilik hakkında genel bilgi verildikten scnra, bu dinin inanç ve ibadet sistemi ele alınmış ve 13 maddeden oluşan inanç sistemi verilmiş, ibadetlerin nasıl ve ne zaman yapıldığı ahlatılmış, on emir ve önemi Kur’an ayetleri ile mukayeseli olarak ortaya konmuştur. Ayrıca, Museviliğin Tanah ve Talmud’dan oluşan kitapları ve bu kitaplardaki mevcut emir ve hükümler hakkında bilgiler verilmiştir. îslam sonrası ve günümüzde Yahudi mezhepleri hakkında bilgi verildikten sonra, Kur’an açısından Yahudilik ele alınarak konu tamamlanmıştır.
Bu bölümde ikinci olarak Hristiyanlık ele alınmış, bu din ile de tarihi ve genel bilgi verildikten sonra inanç ve ibadet sistemi anlatılmıştır. Hristiyan- lığın temelde tevdid esasına dayanmakla birlikte bu özelliğini kaybettiğini belirtmiştir. Hristiyanların büyük kesiminin kabul ettiği Havariler İnanç Sistemi ile Protestanlıktaki inanç sistemi verilmiş ve melek inancı ele alınmıştır. Hristiyanlığın Kutsal Kitapları ele alınmış, 27 kitaptan oluşan ve Ahd-i Cedid olarak da isimlendirilen kitapların, 4 İncil ve 23 küçük kitabın birleşmesinden oluştuğu ortaya konulmuş ve kitapların arasındaki çelişkiler ele alınmıştır. Hıristiyanlığın günümüzdeki mezhepleri bir başka başlık altında incelenmiş, bu mezheplerin belirgin özellikleri ve bu mezheplerden ayrılmış gruplar sıralanmıştır. Kur’an açısından Hıristiyanlığın ele alınmasıyla Hıristiyanlık konusu da tamamlanmıştır.
Bu bölümde son olarak da ilahi menşeli dinlerin sonuncusu olan İslam, Müslümanlık başlığı altında ele alınmış, Hz. Muhammed’e tebliğ edilmiş, bu dinin son ve kamil din olduğu belirtilmiştir. İslam ile ilgili genel bilgi verildikten sonra, inanç ve ibadet sistemleri hakkında bilgi verilmiş, imanın ve İslam’ın tarifleri yapıldıktan sonra şartlan özet bilgilerle açıklanmıştır. Kur’an-ı Kerim hakkında bilgi verildikten sonra mezhepler konusu ele alınarak mezheplerin itikadi ve ameli olarak ortaya çıktığı belirtilerek, ameli mezhepler hakkında özet bilgiler verilmiş, konu Kur’an açısından Müslümanlığın ele alınması ile tamamlanmıştır.
Altıncı bölümde maddeler halinde İlahi dinlerin ayırd edici belli başlı özellikleri sıralanmıştır.
Kitabın yedinci bölümünde İslam Dini ve Özellikleri ele alınmış, Hz. Adem ile başlayan ilahi dinler halkasının İslam ile zirveye ulaştığı belirtilerek, İslam’ın evrensel değerleri ve mesajları anlatılmaya çalışılmıştır. İslam’ın üstünlükleri birkaç örnek aynı başlık altında sıralanmış, Hz. Peygamberin evrensel mesajlarından bazıları ele alınmış ve coğrafya açısından İslam Dünyası incelenerek Müslümanların konumu değerlendirilmiştir.
Sekizinci bölümde Günümüzde Yaşayan Dinler başlığı altında Budizm. Sihizm. Hinduizm, Şintoizm, Konfüçyanizm ve Taoizm hakkında bilgiler verilmiştir. Bu dinlerin kuruluş ve tarihi hakkında bilgi verildikten sonra öğretileri, inanç ve ibadet sistemleri, kutsal kitapları ve yazıtları, mezhepleri, Tanrı ve ahlak anlayışları, özellikleri ve yayıldığı coğrafyalar ile ilgili bilgiler aktarılmaktadır.
Dokuzuncu ve son bölümde ise günümüzde varlığını devam ettiren Ebiyonitler, Pentakostalistler, Sa- biiler, Maroniler, Baptistler, Cizvitler, Asopsiyonist- ler, Adventistler, Kadıyaniler, Reform Kiliseleri, Nesturiler, Presbiteryenler, Bahailer, Moonlar, Ha- beşiler, Kuveykırlar, Monofizitler, Yehova Şahitleri, Mormonlar, Methodisler, Caynistler ve Zerdüştiler gibi bazı küçük dini gruplar hakkında okuyuculara bilgi verilmektedir. Yaşayan dinler hakkında kısa istatistiki bilgilerle bölüm sona ermektedir.
Yazar kitabının sonuç bölümünde çalışmasının kısa bir özetini yapmakta ve varılmak istenen hedefi vurgulamaktadır.
Halka yönelik olarak önemli bir kültür hizmeti ifa etmekte olduğu aşikar olan kitabın daha sonraki baskılarında bazı hususların yeniden ele alınması gerektiği düşünülmektedir. Bunlardan birincisi; yazar, Yahudiliğin inanç esaslarını incelerken “Musevilik’te Yahve ve Elohim adında iki Tanrı’nın varlığından söz edilmekle birlikte ağırlık Yahve’dedir” diyerek Yahudiliğin iki Tanrılı bir din olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Aynı bölümün dipnotunda alıntı yaptığı yazardan nakil ile, “Yahudilikte bu iki Tanrı dışında Adoni,İl, Baal adında üç Tanrı daha vardır’’ diyerek bu dinin çok tanrılı (Politeist) bir inanca sahip olduğuna işaret etmektedir. Halbuki “Yahve”, Yahudilikte Tanrı için konulmuş özel isimdir. On Emre göre hiç bir Yahudi bu ismi boş yere ağzına alamaz. Yahudiler, bu ismi kitaplarında da okunduğu şekilde yazmaktan kaçınırlar ve onu “yhv veya Yhvh” şeklinde rumuz kullanarak yazarlar. Adonay, el ve Elohim gibi Kutsal metinlerdeki isimler ayrı ayrı Tanrılar değil Yahve’nin kullanılabilen ve ağza alman isimleridir. .
İkinci olarak da Hıristiyanlık ile ilgili bilgi verilirken inançlar anlatılmış, aynı başlık altında olmasına rağmen ibadetler konusu işlenmemiştir. Hıristiyanlık inancında büyük önemi bulunan Vaftiz, Evharistiya Kominyon, Günah Çıkarma, nikah v.b. temel 1 ayinler (Sakramenter) ile ilgili bilgiler de verilmemiştir. Bu hususların yeniden ele alınacağına inancım tamdır.
Yazarı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.