Makale

CAMİLER HAFTASI ÜZERİNE

RÖPORTAJ:

CAMİLER HAFTASI ÜZERİNE

Mesut ÖZÜNLÜ
\ cılkımızın, cami ve mescitlerimize olein ilgisini canlı tutmak amacıyla;
Başkanlığımız tarafından 1986 yılından beri, Ekim ayının ilk haftası “Camiler Haftası” olarak kutlanmaktadır. Her yıl, 01-07 Ekim tarihleri arasında idrak ettiğimiz bu zaman dilimini, camilerimizin dünü ve bugününü; Başkan Yardımcımız Sayın Mehmet ALTUNKAYA ile konuştuk.
Sayın hocam; “Cami” deyince ne anlaşılır? Bu sözcüğün dinimiz açısından nasıl bir anlam taşıdığından bahseder misiniz?
Cami; “Toplayan, bir araya getiren” manasına gelen ve “cem’an” mastarından türeyen bir kavramdır. Dini anlamda; belirli bir amaçla insanları bünyesinde toplayan mekana cami denir. Bu amaç da Allah’a kulluktur.
Cami kelimesi, başlangıçta sadece Cuma namazı kılınan “El mescidü’l Câmi” (Cemaati toplayan mescid) tamlamasının kısaltılmış şekli idi.
Hicri IV. Yüzyılın başlarında “cami” kelimesinin tek başına kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Daha sonra, içinde Cuma namazı kılınan ve hatibin hutbe okuması için minberi bulunan mescidler cami; minberi bulunmayan, yani Cuma namazı kılınmayan küçük mabetler ise sedece mescid olarak anılır olmuştur. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksa gibi; genellikle mezheb imamları ile ileri gelenlerin kabirlerinin bulunduğu camilere de mescid denilmiştir.
Efendim; malumunuz, her yıl 01-07 Ekim tarihleri arası; Başkanlığımız tarafından “Camiler Haftası” olarak kutlanmaktadır. Camiler niçin bu kadar önemli? Niçin Camiler Haftası?
Bilindiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı; camilere ilgiyi canlı tutmak amacıyla Ekim ayının ilk haftasını 1986 yılında “Camiler Haftası” olarak kabul ve ilan etmiştir.
Camiler dinî ve millî kültürümüzden ayrı düşünemeyeceğimiz değerlerimizin başında gelir. Halkımız, mabetlerimizin ne kadar büyük birer dinî ve millî miras olduğunun farkındadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde inşa edilen camiler, yurtiçinde ve yurtdışında halen bütün ihtişamıyla dimdik ayakta durmaktadır.
Osmanlılar döneminde padişahlar tarafından yaptırılan büyük camilere, “Selâtin Camileri”; vaizler ve diğer devlet ricali tarafından yaptırılan orta büyüklükteki camilere, banisinin adına izafeten sadece cami; küçük olanlarına da mescid denilmiştir. Mescidlerin Cuma namazı kılınan camiye tahvili ise beraat ve izinle olmaktaydı.
Camilerimiz, çok çeşitli fonksiyonları ifa etmesi bakımından önemli müesseselerimizin başında gelir. Camilerimiz mabet olarak görev yapmanın yanında, birer halk üniversitesi olarak da görev yapmaktadır. Camilerde, müminlere her türlü kötülüklerden uzak durmalarının yanında; her türlü iyilik ve güzellikler, insan sevgisi, vatan, bayrak, ezan. Kur’an sevgisi, ana-babaya, öğretmene, ulu’l-emre... itaat anlatılır!
Hafta başlamadan bir ay önce, bütün camilerin bakım ve onarımı yapılır. Halı ve kilimleri başta olmak üzere, genel bir temizlik yapılır. Cami cemaati, mahalle sakinleri ve gönüllü kuruluşlardan destek sağlanır. Vaaz ve hutbelerde
“Dinimizde Cami ve Cemaatin Önemi” anlatılır. Camilerin dış temizliği ve çevre düzenlemesi yapılır!...
Biraz da cami ve mescidlerin, din hizmetleri açısından önemi hakkında bilgi verir misiniz?
Camilerimizde, cemaat ile namaz kılarız. Münferit kıldığımız namazlarda 25-27 derece daha fazla sevap kazanırız. Camilerimizde; İslâm dininin inanç, ahlâk, ibadet ve muamelat esaslarını ehliyetli hoca efendilerden öğreniriz.
Kur’an-ı Kerim’i okumasını öğreniriz. Camilerimiz, aynı zamanda yaygın eğitim veren müesseselerimizdir. Vaaz ve irşad yoluyla dini bilgilerin yanında; milli kültürümüzü, örf ve âdetlerimizi, insanlara karşı görevlerimizi, helal ve haramı da öğreniriz. Devlet-Millet kaynaşması ile insan haklarını da bu mekanlarda öğreniriz. Meşru ticaret, sanat, dürüst ekonomi, hilesiz kazanç yolları da camilerde öğrenilir.
Camilerimizi; ülkemizin mührü, birlik ve beraberliğimizin sembolü olması açısından değerlendirir misiniz?
Camiler, zengin-fakir, köylü-şehirli, amir- memur, resmi-sivil, yaşlı-genç, siyah-beyaz, yerli-yabancı... herkesi bünyesinde toplayan mekanlardır.
Bir ülkenin, Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleridir. Camiler; aynı safta omuz omuza, diz dize namaz kıldığımız mabetlerimizdir.
Üzüntülerimizi giderdiğimiz, moralimizi müspet anlamda düzelttiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz-yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mabetlerdir. Kâmil manada insan olmanın yollarını ve esaslarını, camilerimizde yapılan telkin ve nasihatlardan öğrenmekteyiz.
Hocam; biraz da camilerin tarihimizde üstlendiği misyondan söz eder misiniz?
Camilerimiz tarih boyunca büyük fonksiyonlar ifa etmiştir. Asr-ı Saadet’te Mescid-i Nebevî; hem toplantı, hem de toplu ibadet etme yeri, “Suffe” diye anılan mahal de eğitim-öğretim yeri; kadınlar için irşad hizmetlerinin yapıldığı yer, din ve devlet işlerinin bir arada yürütüldüğü yer, savaş yaralılarının tedavi edildiği mekan olarak hizmet etmiştir.
Tarih boyunca, her dönem ve devirde büyük hizmetler veren camilerin; günümüzde fonksiyonu daha da artmaktadır. İnsanları aynı safta birleştiren, belirli ideal ve gayeler etrafında bütünleştiren, acılarımızı, sevinçlerimizi paylaştıran; sevginin saygının, hak ve adalet duygularının kazanıldığı müesseselerimiz camilerimizdir.
Hocam; son günlerin en önemli gündem maddelerinden birisini “Marmara Depreminin oluşturduğu malûmunuzdur. Bu depremde bazı cami ve minarelerin de hasar görmüş olması sebebiyle sormak istiyorum; camilerimizin daha sağlam, mimari üslûp ve estetiğe daha uygun bir şekilde inşa edilmesi için yeni projeleriniz var mı? Veya bu konuyla ilgili ne gibi statik standartlar getirilebilir?
Maalesef Marmara deprem bölgesinde birçok cami ve minarelerimiz yıkılmıştır. Bir kısmı da hasar görmüştür. Bunların yeni inşa edilen cami ve minarelerimizin olduğunu görmekteyiz. Eski camilerimiz pek hasar görmemiştir. Bu da onların çok sağlam ve deprem şartlarına uygun inşa edildiğini göstermektedir. Bundan ders alarak bölgelere göre ayrı ayrı mimari ve statik projeler üretmemiz gerekir. Deprem bölgeleri için statik projenin ve hesapların dikkatle gözden geçirilmesi ve uygulanması gerekir. Eski tip projelerin uygulanmaması için ilgililere yazılı talimat verilmiştir. Bundan sonra çizdirilecek plan ve projelerde deprem kuşağında kullanılacaklar için özel itina gösterilecektir.
Hocam; son alarak şöyle bir soru sormak istiyorum. Başkanlığımızın programında bu yıl “Camiler Haftası” ile ilgili ne gibi etkinlikler yapılması düşünülmektedir?
Her yıl Ekim ayının birinci haftasının “Camiler Haftası” olarak kabul edildiği ve ilgili genelgede belirtildiği şekliyle “Camiler Haftasının geçmiş yıllardan edinilen tecrübe ile, her yıl bir önceki yıla göre ilginin artmasını sağlayacak yeni projelerle, daha canlı tutularak kutlandığı ve kutlanması için gayret gösterildiği bilinen bir gerçektir.
Bu itibarla, geçmiş yıllarda olduğu gibi, bu yıl da hafta boyunca; vaizler vaazlarında, hatipler hutbelerinde; “Dinimizde Cami ve Cemaatin Önemi”, “Toplu İbadetlerin Kardeşliğimizi, Birlik ve Beraberliğimizi Pekiştirmedeki Yeri” , “Camilerin Kültür Hayatımızın Gelişmesine Katkıları”, “Camilerin Fert ve Sosyal Hayattaki Önemi”, “İslâm’da Çevre Düzenlemesi, Temizlik ve Ağaç Dikimi” konularına ağırlık verilecektir. Bundan böyle:
01 Ekim 1999 Cuma günü saat 10.00’da Kocatepe Camii Konferans Salonu’nda Camiler Haftası açılış merasimi düzenlenecektir.
Cumhuriyet döneminde yapılan örnek camilerin sergisi Diyanet Vakfı Konferans Salonu’n- da açılacaktır. (Yurtiçi ve Yuıtdışındaki camiler)
Akademik kariyer sahibi din görevlilirine plaket verilecektir.
Camiler Haftası ile ilgili olarak bez afişler yaptırılacak ve Diyanet Vakfı’nın giriş kapılarının üzerine asılacaktır.
Taşrada ise;
Camiler Haftasında yapılacak sosyal ve kültürel etkinliklerin bez afiş ve pankartlarla halka duyurulmasına, ayrıca mahallî basın ve yayın organlarında yer almasına çalışılacaktır.
Cami, Lojman ve Kur’an Kursu gibi hayırlı hizmetlerin temel atma ve açılış merasimlerinin imkanlar nispetinde Camiler Haftası’nda yapılmasına çalışılacaktır.
Cami çevresindeki hasta, muhtaç kişi ve aileler araştırılacak ve kendilerine yardımcı olunmaya çalışılacaktır.
Hafta boyunca halkın, mahallî vakıf ve derneklerin de katkısıyla camilerin onarım, temizlik ve bakımı için kampanya açılacak ve bu kuruluşların Camiler Haftası çalışmalarına iştirakleri sağlanacaktır.
Hafta münasebetiyle, bütün camilerimizde başta Başkanlık ve Türkiye Diyanet Vakfı yayınlarından olmak üzere bir kitaplık oluşturulacak ve cemaatin hizmetine sunulacaktır.
Müftülüklerimiz il ve ilçelerinde görev yapmakta iken yıl içinde emekliye ayrılan; müftü, vaiz, Kur’an kursu öğretmeni, müftülük personeli, imam-hatim ve müezzin-kavyımlar ile çevrelerinde mukim emekli personelimiz yapılacak merasimlere davet edilerek katılımları sağlanacak, hal ve hatırları sorularak gönülleri alınacak, imkanlar ölçüsünde her konuda kendilerine yardımcı olunacağı bildirilecek ve vakıf şubesi imkanlarından yararlanarak çeşitli ödüller ile taltif edilmesi cihetine gidilecektir.
Camiler haftası ile ona tekaddüm eden bir hafta için (her yıl, o yılın Eylül ayının 25’inden itibaren 15 gün süre ile) kanuni mazeretler ve zorunlu durumlar hariç, hiçbir görevliye izin verilmeyecek, verilen izinler iptal edilecek, bütün görevlilerin görevleri başında bulunmaları sağlanacaktır.
1995/1 nolu genelge ile talimat gereği, hafta münasebetiyle yapılan etkinlikleri içeren faaliyetleri; ilçe müftülükleri il müftülüklerine bildirecekler, il müftülükleri, ilçelerden gelen faaliyetleri kendi faaliyetleriyle birleştirmek suretiyle, il genelindeki bilgiler tek bir rapor haline getirilerek bir üst yazıyla herhangi bir te’kide mahal bırakılmaksızın en geç Kasım ayının ilk haftasında Başkanlığımız Din Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’na gönderilecektir. İlçelerden gelen bilgi ve yazıları, il müftülükleri dosyalarında muhafaza edecek ve bu uygulama her yıl muntazaman uygulanacaktır.
Hocam; vermiş olduğunuz kıymetli bilgiler için teşekkürler ederim Ben de teşekkür ederim.