Makale

İslam'da Aile

İslam’da Aile

Abdullah ŞAHİN

Allah (c. c) insanı yeryüzünde kendisine halife olarak seçmiştir. Akıl ve nefis olguları ikisi bir arada en mükemmel şekliyle insanda oluşturulmuştur. Ayrıca insana konuşma, muhakeme, mukayese, tefekkür, tecrübe gibi yetenekler de verilmiştir. Dolayısıyla emanet ve teklif gibi çok ağır mesuliyetler yüklenmiştir. (1) Diğer canlı grupları ile olan müşterek vasfı ise insan da doğar, çoğalır, yaşam mücadelesi verir ve ölür, diğer canlılar da. (2)
Canlıların sınıflandırılarak yaratılması, kendi aralarında erkek ve dişi olarak gruplandırılması gibi çok özel ayrıcalıklar, İlahi tasnifin neticesidir. Bu gibi hususlarda İlahi iradeye sual sorma imkanı söz konusu değildir. (3) Ayrıca erkek ve dişi gruplarının birbirlerine karşı olan temayülleri de fıtri yani yaratılıştandır. Bunda amaçlanan nesillerin korunması yani üreme ve çoğalmadır. (4) Buna insan sınıfında en müsait ortam ise aile müessesesi olarak kaşımıza çıkmaktadır.
İslam’da Aile Müessesesi
Karı, koca, ana, baba ve çocuklardan meydana gelen en küçük insan topluluğuna aile denir. Dinimiz aile konusuna büyük değer vermiştir. Nitekim bu hususta fıkıh kitaplarında detaylı bilgilere yer verilmiştir. Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere hadis kitaplarında da konu ile ilgili olarak pek çok mesaj verildiği görülmektedir. Kur’an’da: “Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (5) buyurul- muştur.
Dikkat edersek ayette aile yapısının sağlam temellere oturtulması için, önce sevgi ve merhamet gibi unsurlara yer verildiğini görürüz. Bu hususlar, birlikteliğin, kaynaşmanın ve huzurun temini için oldukça önemlidir.
Cinslerin birbirlerine bağlanmasına etki eden bir başka önemli unsur da, onlara üreme, bir başka deyimle çoğalma kuvvet ve yeteneğinin verilmiş olmasıdır. İnsan neslinin korunması için, bu his ve kuvvet çok önemlidir. Ancak ilahi irade bu ihtiyacı meşru bir yolla kayıtlamıştır ki, o da nikahtır. Bu ihtiyacın meşru olmayan yollardan temininin ise zina olarak tanımlanmış, zina ve ona sebep olan herşey kesinlikle yasaklanmıştır.
Fertlerin birbirlerine meşru yoldan bağlanması yani nikah akdi ile de toplumun çekirdeğini oluşturan aile kurumu meydana gelmiştir.
Ailelerden büyük toplumlar teşekkül etmiş, bu toplumlardan kuvvetli devletler meydana gelmiş, daha da ötesinde imparatorluklar kurulmuştur.
Ancak evlilik akdi beraberinde bir takım sorumluluklar da getirmektedir. Bu sorumlulukları eşler karşılıklı olarak yüklenme ve kabullenmek durumundadır. Tabiatiyle bu işin nimetlerinin yanında külfetlerini de beraberce paylaşmak sözkonusudur. Aksi takdirde bu işi yürütmek zorlaşır, hatta imkansızlaşır. Eğer meseleye, bu iş fazla yürümez niyetiyle yaklaşarak, bir kaç günlük ya da aylık birleşmeler yapılırsa, buna aile denemeyeceği de herkesçe malumdur.
Bu şekildeki birleşmelere, ancak zevk ve ihtiyaçların geçici olarak karşılıklı tatmini denebilir. Bu yaklaşımlar ise toplum için karanlık bir istikbal vadeden
İslam’da Evlilik (Nikah)
Evlenecek çiftin karşılıklı olarak birbirlerini tanıyıp, beğenip kendi rızaları ile birleşmeyi uygun gördükleri zaman evlilik için ilk adım atılmış olur. Nikah akdinin yapılması ile de evlilik olayı gerçekleşir.
Nikah
Nikahın rüknü, icab ve kabulden ibarettir. İki şahit huzurunda tarafların bu işi kabul ettiklerini beyan etmeleriyle, nikah akdi gerçekleşmiş olur.
Nikahın Sıhhatinin Şartları:
1- Nikah yapılırken şahitlerin bulunması,
2- Şahitlerin, tarafların sözlerini işitip anlamaları,
3- Tarafların evlenme iradelerini sözle ifade etmeleri,
4- Evlenmeye ehil olmaları, bu işe mani hallerinin bulunmaması,
5- Nikahın geçici olarak yapılmaması.
Ayrıca şahitlerin hür, akil ve büluğ çağında olmaları gerekir.
Mehir
Erkeğin kadına; kadının durumuna uygun bir mal taahhüt etmesidir. Nikahın şartı olmamakla beraber kadının hakkıdır. (Kadına ziynet olarak da verilen takılar mehir olarak değerlendirilebilir.)
Ailenin Korunması
Yüce dinimiz, dünyanın imarı ve ondaki nimetlerin meşru yoldan paylaşımı için, ailenin huzur ve güven içinde korunmasının ve insan neslinin sağlıklı bir şekilde devamını istemektedir. Binaenaleyh bu kurumu iç ve dış tehlikelere karşı koruma zorunluluğu vardır.
Evliliği sebebsiz yere istemeyenlerin çoğunlukta olduğu ve evlenenlerin sayısının azaldığı toplumlarda, doğal olarak evlilik dışı birleşmelerin yani fu- huşun artacağı bir gerçektir. Bunun acı neticesi olarak aile müessesesi zayıflamakta, toplum temelden sarsılmaktadır. O halde aile kurumu korunmalı ve ona sahip çıkılmalıdır.
Dinimiz sırf ibadet anlayışı ile evlenmemeyi hoş görmemiştir. Hz. Peygamber (S.A.S) ashaptan sadece Allah rızası için evlenmeyi nefislerine yasaklamak isteyenler hakkında; “Yemin ederim ki, içinizde Allah’tan en çok korkan ve O’na karşı gelmekten en fazla sakınan benim, böyle iken bazen oruç tutuyorum, bazen tutmuyorum (nafile), gecenin bir kısmında namaz kılıyor, bir kısmında da uyuyorum ve kadınlarla da evleniyorum, işte benim sünnetim budur; kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o kişi benim yolum üzere değildir.” (6) buyurmuştur.
Evliliği Kolaylaştırma
İslam Dini, evliliği fıtri ve gerekli kabul edmekle yetinmemiş, onu kolaylaştıran tedbirler de getirmiştir. Bu hususta Hz. Peygamber (S.A.S): “Nikahın hayırlısı, kolay olanıdır.” (7) buyurmuştur. Ayet-i Kerimede ise: “Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (herşeyi) bilendir.” (8) buyurmuştur. Görüldüğü üzere daha yuva yapılırken onu, israf ve lüzumsuz şeylerle sarsmamak, aileyi sıkıntılara sokmamak gibi hususlara dikkat çekilerek, tarafların durumlarına uygun bir evliliğin gerçekleşmesi hedeflenmektedir. İlan ve düğün tertibinde de bu hususa riayet edilmelidir. Netice olarak evliliğin her aşamasında dinimizin “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” (9) öğüt ve prensibi esas alınmalıdır.
Ailevi Görevler
Ailenin her ferdinin birbirlerine karşı görev ve sorumlulukları vardır. Aile fertleri de bu sorumluluğun idraki içerisinde olmalıdır. Peygamber (S.A.S.): “Dikkat ediniz, sizin kadınlannız üzerinde, onların da sizin üzerinizde haklan vardır..." (10) buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifte: “Mü’minlerin iman yönünden en mükemmeli ahlakça en güzel olanıdır. Sizin en hayırlınız kadınlara karşı en iyi davrananınızda.’’ (11) buyurmuştur. Bir başka hadislerinde ise Peygamber (S.A.S.): “Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, kendisine: Hangi kapısından istersen cennete gir denir.” (12) buyurmuştur.
Eşler iyi ve kötü günlerinde birbirlerine destek olup, eksikliklerini kaşılıklı olarak tamamlamalıdırlar. Çünkü Kur’an’ da erkek ve kadın bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Şöyle ki: “Onlar (Kadınlar) sizin için birer elbise siz de (Erkekler) onlar için birer elbisesiniz” (13) buyurulmuştur. Her türlü beşeri ihtiyaçların karşılanmasında, eksikliklerin imkanlar ölçüsünde giderilmesinde, ailevi sırların korunmasında ve benzeri faaliyetlerde erkek kadın ayrımı yapılmamaktadır. Ancak Kur’an, ailenin yöneticilik ve koruyuculuk görevlerini erkeğe yüklemiştir. (14) Bu da erkeğin fiziksel ve ruhsal yapısının doğal sonucudur. Dünyadaki uygulama da, -istisnai durumlar dışında- bu şekilde cereyan etmektedir, Bu hususta eşitsizliğin ya da her hangi bir hakkın gasbı söz konusu değildir. Meseleyi adalet, karşılıklı anlayış, istişare ve dayanışmaya açık tutulma esasları ile pekiştirmek esastır. Genel uygulamada da bu esaslar hakimdir. (15)
Ailede Çocukların Yeri
Qocuk, ailede mutluluk ve neşe kaynağıdır. Aynı zamanda ailenin devamı ve iürekliliği için de gereklidir. Bilhassa müslüman toplumlarda herhangi bir zorunlu engel yoksa her aile çocuk sahibidir. Ancak çocukların yetiştirilmesi, eğitimi ve bir meslek edinmelerini sağlayarak topluma kazandırmak, anne babaya düşen en önemli görevdir. Unutulmamalı ki her ana-baba da aynı dönemleri yaşamışlardır.
Ana-babanın yaşadığı zaman ve ortamla çocukların yaşayacağı ve mücadele edeceği ortamın farklı olacağı bir gerçektir. Bu hususa da ayrıca dikkat edilmelidir. Çocukların kötü alışkanlıklar edinmemesi için gerekli titizliğin gösterilmesi de çok önemlidir. Bilhassa gençlik yıllarında onları başıboş bırakarak ihmal etmek çok tehlikeli bir davranıştır. Böyle bir çocuğa servet, mal-mülk bırakmakta iyi bir netice vermiyecektir. Onlara verilecek en büyük servet, onları iyi bir eğitim ve terbiyeden geçirmek, doğruluk, dürüstlük ve güzel ahlakla süslemektir. Dinimiz de bunu sağlık vermektedir. Peygamber (S.A.S.); “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulun- mamıştır.’’(16) buyurmuştur. Çocuklara sevgide, harcamada belli bir dengeyi gözetmek de anne-babanın görevlerindendir.
Çocukların Anne ve Babalarına Karşı Görevleri
Çocuklar anne ve babalarına itaat göstererek sözlerini, isteklerini yerine getirmelidiır Hiçbir zaman onlara karşı gelerek gönüllerini incitmemelidirler. Ana-babaya iyilik ve ihsanda bulunmanın ve onlara karşı gelmemenin Allah’ın emri (17) olduğunu bilmelidir. Peygamber (S.A.S.) : “Allah’ın en sevdiği amel vaktinde kılınan namaz ile ana-babaya iyilik yapmaktır.”(18) “Allah’ın kıyamet gününde yüzlerine bakmayacağı kimselerden biri de ana-babaya asi olandır.”(19) “Allah, bütün günahlardan dilediklerinin cezasını kıyamet gününe tehir eder, yalnız an-babaya yapılan isyanın cezasını Allah- sahibine ölmeden önce verecektir.” (20) buyurmuşlardır. Bu nedenle ana-baba hizmete ve bakıma muhtaç duruma geldiklerinde onlara hizmet etme ve bu işi seve seve yapmak çocukların asli görevlerindendir. Acı bir gerçek ki, zamanımızda aile küçülmeye ya da dağılmaya başlamış, ana-babalar ise yalnızlığa itilmişlerdir. Birçokları huzur evlerinde ya da yaşlılar barınaklarında hayatlarını sürdürme ve ölümlerini bekleme durumuna bırakılmışlardır. Bu yerlerin bulunması sosyal bir ihtiyaç olmakla beraber, aile hayatı bu istikamette yönlendirilmemelidir.
Çocukların bir başka görevi de anne ve babaları vefat ettiğinde, onları rahmetle anmaları, onların vasiyetlerini yerine getirmeleri, onların dostlarına da iyilikte bulunmaları ve onlar hakkında kötü söz söylenmesine se- beb olmamalarıdır. Bu nitelikte ve şahsiyetli çocuklar yetiştirmekte ana- babaya düşmektedir. Bu hususa bazı ayetlerin meali ile ışık tutalım: “Ey insanlar! Sizi bir fek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şübhesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (21)
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şübhesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (22)
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(23) İlk iki ayette evlilikle meydana gelen akrabalık sorumluluklarına gerekli ehemmiyet ve itinanın gösterilmesine dikkat çekilmiş, fertler arasında en seçkin mevkide yer almaya ise, her türlü yasaklardan ve kötülüklerden sakınma vasıflarına sahip olmakla ulaşılacağı vurgulanmıştır.
Örnek olarak sunduğumuz üçüncü ayette ise asıl hedeflenen nitelikli ve şahsiyetli insan vasıfları, bir bütün olarak sıralanıp bildirilmiştir. Dikkat edilirse ayetteki ilk üç husus herkesin yapmakla yükümlü olduğu şeylerdir. Diğer üç husus ise sakınmakla yükümlü olduğu şeylerdir. Bu vasıflara haiz insanların çokluğu bir toplum için iftihar vesilesidir. Böyle seviyeli insanlardan oluşan toplumlar, dünyadaki saygın yerlerini daima korumuşlardır. Yüce dinimiz, mensuplarından böyle bir toplum oluşturmayı ister ve böylece bütün insanlığa örnek olunmayı hedefler. Bununla beraber hiç kimseyi de kaldıra- mıyacağı yükün altına sokmaz. (24)
Sonuç
İnsanlığın var olduğu günden beri aile hayatı da vardır. Ayrıca aile kurumu semavi dinlerin hepsinde layık olduğu mümtaz yeri almıştır. Beşer hayatının sonuna kadar da bu yerini koruyacaktır. Binaenaleyh Yüce Dinimiz aile müessesesini çok ciddi bir mesele olarak ele almış ve onu bir zevk ve eğlence işi olarak görmemiştir.
Bu konuda ABD eski Cumhurbaşkanı yardımcılarından Dan Quayle’nin acı bir olay (X) nedeniyle verdiği beyanat da oldukça çarpıcıdır. Bu ibret verici beyanatta: Amerikan toplumunda aile yapısının çöküşü, gayrı meşru ilişkilerin, uyuşturucu kullanmanın yaygın olduğunu...sıraladıktan sonra ailenin önemi; çocukların babalara, annelere, onların gözetim ve denetimlerine, disiplin, şefkat ve sevgilerine çok ihtiyacı olduğunu, devletin verdiği işsizlik çeki’nin hiçbir zaman kocanın yerini dolduramayacağını... vurgulamıştır.(25)
Bu bakımdan dinimiz, evliliği bir çok görev ve sorumluluklar getiren kutsal bir sözleşme olarak kabul etmiştir. Evlilik bağı o kadar sağlam temellere oturtulmuş ki bu iki hayat ortağının bibirlerine duydukları sevgi ve saygı, kendi öz akrabalarına karşı duymuş oldukları sevgi ve saygıya eşdeğer olmakta ve hatta daha da ileri gitmektedir. Bu nedenledir ki eşler, bir hayat boyu bütün sorunlarına beraberce göğüs germektedir. Bir çok sıkıntıları aldıkları dini terbiye neticesi sabır, metanet ve özveri ile karşılarlar. Bütün- bunlar gözönünde bulundurularak şu sonuç çıkarılabilir: En kuvvetli ve en sağlam evlilikler, dini inanç ve geleneklere dayanılarak meydana getirilmiş evliliklerdir. Bu hususu, dini inançları kuvvetli olan herkes anlar ve takdir eder. Netice olarak evlenmeye aday olanlar, evliliğin getireceği görev ve sorumlulukları bilecekler, maddi ve manevi ona hazırlıklı olacaklar, evliliğin gereklerini de tam olarak yerine getireceklerdir. Böylece hem kendileri, hem de çocukları mutlu bir aile olarak toplum içindeki yerlerini en güzel bir şekilde almış olacaklardır. “Şübhe yok ki kadınla ya dini, ya soyu, ya malı veya güzelliği için evlenilir; sen dindar kadından şaşma ki mes’ud olasın.” (26)
(X) Olay: Roney King adında bir siyahı öldürürcesine döğen Los Angeles polisinin 1992 Mayıs ayı içerisinde mahkemece suçsuz bulunarak salıverilmesi üzerine, bölgedeki siyahlar ayaklanmış, bu yüzden 58 kişi ölmüş, 4000 kişi yaralanmış, 12.000 kişi gözaltına alınmış, yapılan hasar 1 milyar dolar olarak tesbit edilmiştir. ... Aynı yazının devamında, kadınlı erkekli 13.000 eşcinsel Amerikan ordusundan ihraç edildiği belirtilmiştir.

1- Ahzab 72 Mü’minun 62. Bakara 286
2- AH imran 185, Ankebut 57
3-Enbiya 23
4- Nisa 1
5- Rum 21, (Bu yazımızda geçen ayetlerin meali İçin, Türkiye Diyanet Vakfınca hazırlanan mealden yararlanılmıştır.)
6- Buharı, Nikah 1786; Müslim, Nikah 5
7- Keşfü’l-hafa, H.NO:1239
8-Nur 32
P- Buharl Tecrid-i Sarih Tere. l/Ha.NO:63, Hac 78, Bakara 186
10- Riyazü’s-Sallhin Tere. 1/318
11- Riyazü’s-Salihln Tere. 1/320 ,
12- 250 Hadis, s. 186
13- Bakara 187
14-Nisa 34
15- İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler. Prof. Dr. Servet ARMAĞAN, S. 60-68; Islamda Sosyal Güvenlik, Dr. Faruk BAŞER s. 27-29
16- Temel Dini Bilgiler’ s, 172, (Camlu’s-Sağlr’den naklen)
17- Nisa 36, Isra 23
18-Riyazu’s-SallhlnTerc., 1/347
19- Et-Terglb Ve’t-Terhib, 3/327
20- Seçme Hadisler, S.58
21- Nisa 1
22- Hucurat 13
23- Nahl 90
24- Bakara 286
25- Dr. Abdülbaki KESKİN, 1. Din Şurası Tebliği 1993
26- Sünen-i Ebi Davud, 1 /472; et- Tirmizi, 4/306