Makale

Meşîhat Makamına Bağlı Darü-l Hikmeti-l İslâmiye'nin Teşkili

Meşîhat Makamına Bağlı Darü-l Hikmeti-l İslâmiye’nin Teşkili

Veli ERTAN

Bu Müessesenin Kurulmasına Amil Olan Sebepler:

Son zamanlarda Osmanlı İmparatorluğumda ve gerek İslâm Âleminde ortaya çıkan bazı dîni meselelerin çözülmesinin ve İslam’a yapılan hücumlara cevap vermenin zamanı gelmişti. İşte.bu nedenle intisabı üe şeref duyduğumuz İslâm’ın âli fazilet ve hikmetlerini neşr ve ta ‘mim etmek, dini müesseseleri güzel bir tarz Veli ERTAN 309 da idare yolunu tutmak, medreseleri geçerli ve ıslah bakımından ileri hamleler yapmak için, meşihat dairesinin merkezde ve gerek taşrada lüzumlu teşkilâtın kurulması hususunda genel ve kesin bir kanunun hazırlanması kaçınılmaz bir ihtiyaçtı. Bu ihtiyacı karşılayacak bir dinî müessesenin kurulması lâzımdı.

Hazırlanan kanun bu lâyihanın birinci maddesi ile tesisi zarurî görülen, aynı zamanda, itikat, fıkıh ve ahlâk encümenlerini ihtiva edecek "Daru’l Hikmeti’l tslâmiye" Meşihat teşkilâtı içindedir. Ayrıca tekkelerin ve zaviyelerin âdâb-ı tarika muvafık bir surette idarelerini sağlamak, postnişinliklere liyakatli olanları seçmek ve tâyin etmek hususları da lâyihanın ikinci maddesinde açıklanmıştır. Meşihat makamının taşralarda temsile vasıta olacak; müftilerdir. Bunun için müftülerin maaşlarını ayarlamak suretiyle maddî yönlerinin tatmin cihetine gidilmesi düşünülmüştür. Gene bu lâyihada mucip sebeplerden biri de Daire-i Teşkilât hâricinde kalan fazilet erbabının durumu üzerinde durulmuş ve "te’- lifiye" olarak tahsisat ayrılmıştır. (1) İşte bu nedenlerle kanun tasarısı Meclis-i Meb’usan tarafından kabul edilmiştir. Takvim-i Vakayi’de neşredilen bu kanunun birinci maddesinde.

Daire-i Meşihatta Hakaik-i Dînîyye ve Meâli-i İslâmiyeyi neşr ve tamîm üe mükellef ve üç komisyona ayrılmış bir Daru’l Hikmeti’ltslâmiye tesis, olunmuştur. Dâru’l-Hikmeti’l-lslâmiye’nin bir Reis’i bulunur, a’zâsı bu veçhile kabul edilecek tahsisat dairesinde bi’ttedric tezyîd edilmek suretiyle dokuzdan az, yirmi birden fazla olamaz.

İkinci madde : Meclis-i Meşâyıh bir Reis ile yedi A’zâdan mürekkeptir.

Üçüncü madde : Dâru’l-Hikmet ile Meclis-i Meşâyıh’ın rüesâ ve âzâsıyla Hey’et-i Kalemiye ve kademesinin mikdârı maâşâtını mübeyyin cedvel işbu kanuna merbuttur.

Dördüncü madde : Dâru’l-Hikmet ve Meclis-i Meşâyıh rüesâ ve â’zâsmın vazâif ve evsâf-ı lâzimesi ve sûret-i intihâb ve ta’yînleri ile müftilerin terfi ve zamm-ı maaşa nâiliyetleri nizâmnâme ile ta’yîn edilir.

Beşinci madde : Vilâyet ve elviye merâkiziyle memâlik-i ecnebiyyede müstahdem müftîler birinci ve kaza merâkizindekiler ikinci sınıf olup bulundukları mevâki’in ehemmiyetine ve kendilerinin kıdem hizmetine göre birinci sınıfın maâş-ı şehrîsi bin kuruştan üç bin kuruşa ve ikinci sınıfın maaşı altıyüz kuruştan bin kuruşa kadardır. Maâşât-ı mev’ûdeye zamâim icrâsiyle hadd-i azâmiye iblâğı her sene bütçede fasl-ı mahsûsuna konulacak mebâlığın müsâid olmasma vabestedir.

Altıncı madde : İşbu kanunun hükmü binüçyüz otuzdört senej mâliyesi martından itibaren mer’iyyü’l-icrâdır.

Yedinci madde : îşbu kanunun icrasına Şeyhü’l-Islâm me’murdur.

Meclis-i Â’yân ve meblusânca kabul edilen işbu lâyihanın mer’iyyetini ve kavânîn-i devlete ilâvesini irâde eylerim. (2 )

5 Mart 1334 21 Cumade’1-Ülâ 1336

Sadr-ı A’zâm Şeyhu’l-îslâm imzâ îmzâ

Mehmed-Reşâd Mehmed-Tal’ât MûsâKâzım

Metn-i Kanunda Mezkûr Cedvel Sureti

Dâru’l-Hikmeti’l-îslâmiye

Aded: Memuriyet : Aylık:

1 Re’îs 100 lira

9 A’zâ 50 lira

1 Başkâtib 10 lira

3 Birinci sınıf kâtib 8 lira

3 İkinci sınıf kâtib 5 lira

3 Hademe

Meclis-i Meşâyıh

Aded Me’muriyet: Aylık :

1 Re’is 50 lira

7 A’sa 20 lira

Bu kanun ile ilgili 21 Cumadi’1-ûlâ İ336 ve 5 Mart 1334 tarihinde bir de nizâmnâme hazırlanmıştır.

Bu nizâmnâmenin birinci maddesinde, "Hakaik-i Diniyye ve Meali-yi Islâmiye’yi neşr ve tamim ile mükellef olan Daru’l-Hikmeti’1-îslâmiye Kelâm, Fıkıh ve Ahlâk nâmı ile üç encümene taksim olmuş, her encümen de lâ ekal üç a’zâdan mürekkep Dürül-Hikmeti’l-islâmiye icabına göre tâli encümenler teşkil olunabilir" denilmiştir.

İkinci maddesinde de : Dâru’l-Hikmeti’l-Felâhiye’nin ilmî ve amelî olmak üzere iki nev’i vazifesi vardır.

Üçüncü maddesine göre vazaif-i ilmiye şöyle izah olunmuştur :

Vahdet-i îslâmiye’nin ilmen te’yîdi için istihzarat-ı ilmiyede bulunmaktadır ki, başlıca üç mevzua taalluk eder :

1 — Hakâik-i ve Mabadi-i îslâmiye,

2 — Ahkâm ve Havâic-i îslâmiye,

3 — Fezâil ve Gâyât-ı Islâmiye’dir.

Bunlardan bütün teferruatıyla; Birincisi Kelâm,

İkincisi Fıkıh,

Üçüncüsü de Ahlâk encümenlerine aiddir.

Beşinci maddesinde de : Vezâif-i ameliye âid kısmında :

"Müslümanların terbiye-i diniyesine ve mezâyâ-yı fazile-i Islâmiyenin inkişâf ma çalışmaktır. Bu maksadı, devâir-i müteallıkası ve taşra müftî ve müderrisleri ile münâsebette bulunmak eimme ve hutabâ ile vaizinin tenvirlerine dâir mukarrerât ittihâz etmek, âsâr ve müellefât-ı nâfi’a neşrettirmek sûretleriyle ifâ eder" hususu belirtilmiştir.

Altıncı maddesinde de te’lif ve neşredilecek eserlerin başlıcaları şöyle sıralanmaktadır :

1 — Ahlâk-ı f âzıla-i îslâmiyeyi ta’mîm ve vicdân-ı ümmeti tasfiye ve tezyin edebilecek surette ale’d-derecât kıraat erbabı için 312 mevâiz-i âyât ve sünneti, hikem ve emsali nâfi ve ibret-âver vakayi-i tarihiyyeyi huteb ve eş’âr-ı cemileyi muhtevi resâ’il.

2 — Binâ-i İslâmı, ahkâm ve vezâ’if-i umûmiyye-i fevâid-i maddiye ve mâneviyyeleriyle halka sevdirecek ve kolayca belletetecek ilmihâller,

3— Mekâtibde tedris olunacak ulûm-ı dîniyye kitapları,

4 — Medâris için ulûm-ı I.slâmiyeye dâir kitaplar,

5 — Şuûnât ve havâic-i Islâmiyeyi gösterecek ihsâiyyât (istatistikler)

6 — Tarih ve Coğrafiyye-i İslâm,

7 — Hakâyık-ı îslâmiyenin mesâlik-i felsefiyye, edyân-ı şâire arasında kıymet-i ilmiyesini gösterecek mübahesât üe vahdet-i kelimeyi müeyyed kütüb-i hikemiye ve kelâmiyye,

8 — Ahkâm-ı şer.’iyye-i îslâmiyenin usûl-i furû’una mesâlik-i fıkhıyyenin tenkihât ve tahricâtma bunların ulûm-ı hukûkiyye ve felsefe-i ictimâ’iyye ile münasebete ve mukâyesâtına ictimâ’iyyat-ı İslâm’ın teşrîhât-ı hukûkiyye ve kemâlât-ı medeniyyesine, tarih ve esbâb-ı terakki ve tedenniyyesine dâir kitaplar,

9 — Terbiye ve tergibat-ı diniyeye dâir neşriyat,

10 — İlmî müdâfaât, Nizâmnâmenin 8, 9, 10 ve ll’nci maddelerinde reîs ve a’zâ (üyeler) ile BaşkâtibirTvasıflc’n belirtilmekte,"bilhassa a’zâdan"her birinde bir. cihet-i ihtisas istenmektedir.

12 nci maddede de tebarüz ettirildiği şeküde Dâru’l-Hikmet’in reis ve a’zâsı ve Başkâtibi Şeyhu’l-İslâm’ın intihâb ve arzı ile bi irâde-i seniyye tâ’yîn olunurlar.

Nizâmnâmenin 14 ncü maddesinde Dâru’l-Hikmet’in husûsî bir kütüphanesinin bulundurulacağına işaret olunmaktadır.

Nizâmnâmenin 15 nci maddesinde de "Dârü’l-Hikme"nin mukkarrarât ve neşriyatı Makâm-ı Meşihatça tasdik ve kabul edilmek lâzımdır. 17 nci maddesinde de bu nizâmnâmenin icrasına Şeyhu’l-İslâm memurdur, denilmektedir.

İşbu nizamnamenin mevki-i meriyyete vaz’ım ve nizamât-ı devlete ilâvesini irâde eyledim.

24 Receb 1336 6 Mayıs 1334

Mehmed Reşâd

Sadr-ı A’zâm ve Dâhiliyye Nâzın Mehmed Tal’ât

Şeyhu’l-îslâm ve Evkaf Nazırı Mûsâ Kâzım

Harbiye ve Bahriye Nazırı Vekili Enver

Mâliye ve Hâriciye Nazır Vekili Câvid

Nâfi’a ve Maarif Nazır Vekili Ali Münif

Ticâret ve Zirâat Nazırı ve Adliye Nazırı ve Şûrâ-yı Devlet Reisi Vekili Mustafa Şeref

Posta ve Telgraf ve Telefon Nâzın H. Hâşim.(3 )

Kanun ve nizâma göre kurulan Dâru’l-Hikmeti’l-îslâmiye nizâmnâmesinin gerekli nedenleri :

Dârü’l-Hikmeti’l-islâmiye ta’biri yani düşünülmüş bir tabir değildir. Bu tabir, tslâm âleminde yüzyıllardan beri üzerinde durulmuş, tefsir ve tesbiti zamanımıza kadar gelmiştir. Mânâ bakımından "İlim ve amel’7 diye mukarrer bulunduğu anlaşılınca "Dâru’1-Hikmeti’l-lslâmiye’nin hüviyeti unvanından kolayca istinbah olunmuş ve bu nedenle Dâru’l-Hikme, bir "Encümen-i Dâniş"tir. Öncelikle ve özellikle Din İşleri ile ilgilidir, zamanımızın bir akademisi mesabesindedir. (4 ) Zira kanunun birinci maddesinde görüldüğü veçhile "Hakâik-ı Diniyye ve meâli-i Islâmiye’nin neşr ve’tamîmi" tâbiri bu görüşe ışık tutmaktadır.

Darü’l-Hikmeti’l-islâmiye’nin Reisliği, vekâleten Fetva Emini Muğlalı Ali Rıza Efendi’nin uhdesine verilmiş, A’zâlıklara da Ders-i âmdan Medrese-i Süleymaniye Um-i Kelâm müderrisi Arapkirli Hüseyin Avni, Tefsir Müderrisi Ders-i âmdan Bergamalı Cevdet îlmü’n Nefs ve Ahlâk Müderrisi Ders-i âmdan Şevketi, Mantık Müderrisi Ders-i âmdan Hamdi, Haleb Meb’usu Şeyh Beşîr, Şam ulemâsından Şeyh Bedreddin, Senedât-ı Hakâniye-i Şer’i Me’muru Haydarî-zâde İbrahim (bilâhare Şeyhü’l-islâm makamını ihraz eden) Amasya Muftisi Mustafa Tevfik, Bedi’ü’z-Zaman Said Efendi ve Başkitâbete de Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye Medresesi Edebiyât-ı Türkiye müderrisi şâir Mehmed Akif Bey ta’yîn edilmişlerdir. İşte böylece gerekli ta’yînlerin yapılmasından sonra küşâd merasimi için gerekli hazırlıklara başlanılmıştı.

DARÜL HlKMETÎ’L-ÎSLAMİYE’NlN KÜŞAD MERASİMİ

Darü’l-Hikmeti’l-îslâmiye 12 Ağustos 1336 (24 Ağustos 1918) tarihinde küşâdı yapılmıştır. İşte bu küşâd nedeniyle Bâb-ı Fetvanın müştemilâtından olan eski Kazaskerlik ve Meclis-i Tedkikât-ı Şer’iyye Dairesi’nde devlet ricali ve meşihat erkânı, şâir zevat toplanmışlardı. Darü’l-Hikmeti’l îslâmiye Reis Vekili Fetva Emini Muğlalı Ali Rıza Efendi, (5 ) bu dini müessesenin ezası Arapkirli Hüseyin Avni(6 ), Bergamalı Ahmet Cevdet(7 ), ve Şevketi(8 ), Muhammed Hamdi(9), Haydarî zade İbrahim(10) ve Bediuzzaman Said(11) Efendiler makamlarına oturmuşlardı.

Sabah saat on buçukta Şeyhu’l-islâm’ın mezkûr daireye teşrifleri üzerine Meclis-i Tedkik-i Mesahif-i Şerife ve Mecallât-ı Şeri’iye A’zâsından Hafız Halil Efendi, Meşihat Dairesi İmamı Nâfız Tahsin Efendi, Müsevvid Hafız Vehbi Efendi tarafından birer asr-ı şerif tilâvet olunmuş ve sonra Meclis-i Meşâyih Reisi Safvet Efendi tarafından arabça bir hitabede bulunmuştur.

Bundan sonra, Şeyhu’l-lslâm Mûsâ Kâzım Efendi de bu yüksek Dîni müessese hakkında "Darü’l-Hikmeti’I-îslâmiyye’ nin tesisi iki senedenberi tasavvur olunuyordu. Bu babdaki kanun ve onu müteakib nizâmnâme irâde-i seniyeye iktiran etti. Tilâvet olunan âyât-ı kerîme ve kıraat olunan ed’iyye-i mübâreke üe teberrüken Darü’lHikmeti’l-îslâmiyeyi küşâd ettim. Cenab-ı Hak Tevfîkâtri Samedâniyesine mazhar buyursun" (12) demiştir.

Dârül-Hikmeti’l-İslâmiye’nin Başkâibetine ta’yin edilen Mehmed Akif Bey(13) bu defa Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiyeye a’zâ olmuştur. Bir müddet sonra azledilen Mehmed Âkif’den sonra Müellifât-ı Şer’iyye Meclisi a’zâsmdan Hafız İsmail Efendi tayin edilmiştir.

Yukarıda âkredüen Darü’l-Hikmeti’I-îslâmiyye a’zâlığma gelenlerden başka son güne kadar bu dinî müesseseye a’zâ olanlar şunlardır :

1 — Tokad Meb’usu sabıkı Mustafa Sabri Efendi,

2 — Medrese-i Süleymaniye müderrislerinden Seyyid Nasib Efendi,

3 — Darül-Hilâfeü’lrAliyye Medresesi müderrislerinden ders-i âm Râsim Efendi,

4 — Medrese-i Süleymaniye Fıkh-a Mâlim Müderrisi Mehmed Rebü Efendi,

5 — Ferid Bey (Vahdet-i Vücud müellifi).,

6 — Şerif Sa’deddin Paşa,

7 — İzmirli ismail Hakkı Bey,

8 — Mehmed Akif Bey,

13 Mart 1919 tarihinde Anadolu Kazaskeri Hoca Nasuh Efendizâde Âsim Efendi Reisliğe seçilmiştir. Mustafa Sabri Efendi’nin Şeymı’l-îslâm olması üzerine Dârül-Hikmeti’l-İslâmiye Reisliğinde tebeddülat olmuş ve Mustafa Âsim Efendi’nin yerine Elmalıjı Muhammed Hamdi Efendi getirilmiştir, Bir. müddet sonra Elmalüı’nin Reislikten çekilmesi nedeniyle yerine bu defa ArapkirÜ Hüseyin Avni Efendi vekâleten ve sonra da asaleten ta’yin olunmuştur.

Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye üyelerinden bazıları kısa bir zamanda mühim risale ve makaleler neşr etmişlerdir. Bilhassa Meşihat Makamının aylık olarak çıkarmış olduğu Ceride-i İlmiyye’nin 36. sayısından itibaren son 79. sayışma kadar olan sayılarında ilmî, dinî yazılar yazmışlardır.

Darii’l-Hikmeti’l-îslâmiye neşriyatı meyânmda tefrika halinde çıkan risaleler şunlardır :

1 — Kitabu’1-iftâ ve’1-kadâ :

Dârü’l-Hikmeti’l-Islâmiye a’zâsmdan izmirli İsmail Hakkı,

2 — Fıkh-ı Hanefî’nin esâsâtı ve kıyâs ve dine müteallik mes’ele:

Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye a’zâsından Seyyid Nesîb Efendi,

3 — İslâm âlimleri ve mütefekkirleri - Gazâlî, İzmirli İsmail Hakkı.

4 — Dindar ile dinsizin cem’iyyet-i beşeriyyedeki mevkileri.

5 — Dini İslâm - İzmirli İsmail Hakkı Bey,

6 — Dinî Dersler - Ahmed Rasim Avni Efendi,

7 — İlm-i Kelâm - Arapkirli Hüseyin Avni Efendi,

8 — Enfüsiyet ve İzafiyet - Şevketi Efendi.

9 — Din-i İslâm’da Milâdı İsâ Aleyhi’s-Salâtü ve’s-selâm meselesi - Seyyid Nesib,

10 — Ahlâk-ı Seciyye4 Risâletten Bir Nebze - Ferid Bey, 317

11 — Marifet Nazariyyesi - Şevketi Efendi,

12 — Pelsefe-i Din . Şevketi Efendi,

13 — Tevbe Ve Rucû’ - Mustafa Refik Efendi,

14 — Menâbi-i Zünüb - Mustafa Refik Efendi,

15 — Nakdi Rical - Mustafa Refik Efendi,

16 — Vazife-i İnsaniye - Cevdet Efendi,

17 — Hikmet-i Şer’iye veya Mehâsin-i Şerâyi - İzmirli İsmail Hakkı Bey,

18 — Din Nazarında Hayat - Eşref Efendi-zâde Şevketi Efendi,

19 — Siyâm-ı Şehr-i Ramazan - Seyyid Nesib Efendi,

20 — Orucun ve Ramazan’ın Faziletleri - Ferid Bey,

21 — Mu’cizâta Dair. - Ferid Bey,

22 — Keşfü’l-Hicâb - Seyyid Nesib Efendi,

23 — Emr-i bi’1-Maruf Nehy-i ani’l-münker - Mustafa Refik,

24 — Felsefe-i Din - Şevketi Efendi,

25 — Envâr-ı Şeriat - Ahmed Rasim Avni Efendi,

26 — Ma’rifet Nazariyyesi - Şevket Efendi,

27 — Ahlâk-ı Seniyye-i Risâletten Bir Nebze - Ferid Bey,

28 — İçtimaî Hayatımızda Günün Mevzuları, Konferansa Mukabil - Seyyid Nesib Efendi,

29 — Dârü’l-Hikmeti’l-lslâmiyyeye Vârid Olan Bazı Sualler ile Cevaplan - Rebiî Efendi.

Ayrıca;

Şeyhü’l-îslâmlann vermiş olduğu fetvalar öteden beri birer mecmua ahlinde toplanmıştır. Toplanan fetvalar arasında hukukçular tarafından muteber sayılanları şunlardır :

1 — Mecmuâ-i Cedide,

2 — Fetva-i Âli Efendi,

3 — Fetvâ-i Kaziye,

4— Behcetü’l-Fetevâ,

5 — Neticetü’l-Fetevâ,

6 — Ceride-i İlmiyye.

NİZAMNAME VE TALİMATNAMELER

Dâire-i Meşihat’ta bir Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’nin kurulması hakkındaki kanun nedeniyle gereğine göre nizâmnâme ve talimatname çıkarılmıştır.

Şeyhu’l-îslâm Mûsâ Kâzım Efendi’nin meşihatı sırasında 18 Temmuz 1334 mâlî yılında 3296 sayı ile Takvim-i Vekayi’de neşrolunan "Meclis-i Meşâyıh Nizâmnâmesi" üç fasıl ve 19 maddeden mürekkeptir.

Birinci fasıl Meclis-i Meşâyıh Reis ve a’zâsının intihâb ve tayinlerine dairdir.

İkinci fasıl, Meclis-i Meşâyıh ile encümenlerin vazife ve selâhiyetlerine dair.

Üçüncü fasıl ise Tekâya hakkındadır.

Bu nizamnamenin birinci maddesinde :

Meclis- Meşâyıh Reis ve a’zâlığına Makam-ı Meşihatın intihâb ve arzı ile beyne’l-meşâyıh ilim ve fazilet ve irfan ve basiret ı Ue maruf ve hisal-ı Hamide ile mevsuf zevat bi-irâde-i seniyye nasb ve tayin olunur." denilmiştir.

Üçüncü maddesinde de :

"Makam-ı Meşihatce tensib edilecek vüâyet ve liva ve kaza merkezlerinde müftülerin riyaseti altında iki a’zâdan mürekkeb birer Encümen-i Meşâyıh bulunur. Bu encümen a, zâsı müft inindir yâseti altında içtima eder..." tarzında tebarüz ettirilmiştir.

Bu nizâmnâmenin ne tarzda tatbik edileceğine dair, bir de Talimatname hazırlanmıştır.

Bu talimatname 4 fasıl ve 17 maddede müteşekkildir.

Bu talimatnamenin birinci faslı Reis ve A’zânın ifa-yı vazifeleri hakkında olup birinci maddesinde : "Meclis-i Meşâyıh Hey’et-i Eyyâm-ı Ta’tiliyyeden maada her gün Daire-i Meşihatte içtima ile ifâ-yı vazife eyler" denilmektedir. İkinci fasıl, Encümen ehlini mesaisi hakkındadır.

Üçüncü fasıl, Tekâyanın sunûf ve derecâta taksimine dair. Dördüncü fasıl ise, Meclisin Umûr-ı Tahririyesi (yazı işleri) hakkındadır. Ayrıca bir de 9 maddelik Merâkiz-i Tebâya Talimatnamesi ve Taşra Encümen-i Meşâyih Hey’etlerinin vazâifi hakkında Talimatname vardır. (14)

1912 yılında Akseki’nin Sadıklar köyünde doğmuştur. İlk ve orta tahsilini Antalya’da, yüksek tahsilini Ankara /Gazi Terbiye Enstitüsü Pedagoji şubesinde yapmıştır. Ayrıca Bağdat Külliyetü’l Âdap Vel’ulûm’da Arap dili ve. Edebiyatı tahsil etmiştir. Sivas Millî Eğitim Müdür Muavinliğinde ve öğretmen okulunda, Ankara İmam-Hatip Lisesi müdürlüğünde bulunmuştur. 1962 yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsü müdür ve Arapça öğretim üyeliğine tayin edilmiştir. 1974 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü öğretim. Üyeliğinden emekli olmuştur. Basılmış on beş kadar eseri vardır. Hocamız 6 Ağustos 1991 günü İstanbul’da toprağa verildi. Zamanımızda, İslâm Akademisi olarak adlandırılan Daru’l Hikmeti! îslâmiye, Beşinci Mehmed Reşad (1909-1918) devrinde Şeyh’ul islâm Musa Kâzım Efendi’nin meşihatı sırasında 26 Cemediyel ulâ 1336 (10 Mart 1334) tarihinde 3175 sayılı kanunla Meşihat Dairesine bağlı olarak kurulan yüksek dini bir müessesedir. Açılışı da 4 Zilkade 1336 h. (12 Ağustos 1334) (25 Ağustos 1918) tarihinde rastlayan Pazartesi günü yapılmıştır.

(l).Ceride-i ilmiyye, Sayı: 36, S. 1058-1060, Esbab-i Mucibe lâyihasından özetlenmişti

(2) Ceride-i Umiyye, 4. sene, Sayı: 36-

(3) Ceride-i îlmiyye — Sayı: 36, (Sayfa: 1061, 1063).

(4) Ceride-i Îlmiyye — Sayı: 36, (Sayfa: 1064’den özetlemiştir.) 314

(5) Muğlalı Ali Rızâ Efendi (1860-1943) 1227 Hicrî tarihinde Muğla’da doğmuştur. Köse Kadı-Zâdelerden Yûsuf Ziya Efendi’nin oğludur, flk ve Rüşdiye tahsilini memleketinde yapmış, sonra medreseye devam etmiş ve "İcazet" almıştır. İstanbul’a gelen Ali Rıza Efendi, zamanın ulemâsından Ders-i âm Mehmed Neş’et ve Abdülkerim efendilerden ders okumuş ve ikinci defa icazet almaya muvaffak olmuştur. 1303 tarihinde yapılan Ru’ûs imtihanını kazanmış, Fâtih Camiinde ders okutmaya başlamıştır. Daru’1-Hilâfeti’l-Âliyye medreselerinin teşkilinden sonra Sahn-ı Seman ve Süleymaniye medreselerinde~Fikih~ilmihi tedris "ethîigtifr Ali ’Rızâ Efendi, Fetvâ-hânedeki vazifesine devam ederek İ’lâmât-ı Şer’iyye Müdürlüğüne kadar yükselmiştir. Evkaf Mahkemesi kadılığında bulunmuş ve sonra da Tedkikât-ı Şer’iyye Meclisi A’zâlığina tayin olunmuştur. Bir sene sonra 1332 tarihinde Fetva Eminliği makamını ihraz etmiştir. Bu makamda üç sene kadar vazife gördükten sonra 1335 tarihinde teşkil edilen Daru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye Reis tâ’yin olunmuş ve Kazaskerlik rütbesi verilmiştir. 1943 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Üm-i Usûl-i Fıkıh adında bir eseri ve bazı te’lifâtı vardır.

(6) Arapkirli Hüseyin Avni Efendi (1280-1373/1864-1954). Arapkir’de doğmuş ve İstanbul’da vefat etmiştir. Medrese-i Süleymâniye İlm-i Kelâm Müderrisi iken Darü’l-Hikmeti’l-fslâmiyye’ye a’zam olmuştur.

(7) Ahmed Cevdet (1289-1344/1873-1928). Bergamalıdır. Ders-i âmdır. Tefsir-i şerif müderrisi iken Daru’l-Hikmeti’l-İslâmiyye’ye a’zâ olmuştur. İstanbul’da vefat etmiştir.

(8) M. Şevketi Efendi (1292-1350/1876-1934). İstanbul’da doğmuştur. 1934 tarihinde vefat etmiştir. Îlmü’n-Nefs ve Ahlâk müderrisi iken Daru’l-Hikmeti’l İslâmiyye’ye azâ olmuştur.

(9) Muhammed Hamdi Efendi (.1295-1354/1878-1947). Elmalı’da doğmuş, İstanbul’da —Erenköy’de— vefat etmiştir. Mantık müderrisi iken Darü’l-Hikmetil-İslâmiyyeye a’zâ olmuştur. Cumhuriyet devrinde dokuz ciltli tefsirini yazmıştır.

(10) Haydarî-zâde İbrahim Efendi (1863-1933). İkinci Meşrutiyet devrinde Mehmed Reşâd zamanının Şeyhu’l İslâmlanndandır. Erbil’de doğmuş, 1933 tarihinde Bağdad’da vefat etmiştir.

(11) Bedi’ü’z-Zaman Said Efendi (1873-1960), Kendine has bir usûl ile Kur’ân-ı Kerîm’i tefsir eden bir zattır.

(12) Ceride-i llmiyye, Sayı : 38, Sayfa: 1123-1125.

(13) Mehmed Akif Ersoy (1873-1936). Safahat nâzımı ve İstiklâl Marşı şâiri, Edebiyat tarihimizin mümtaz simasıdır. Şâir olduğu kadar içtimaiyatçı ve içtimaiyatçı olduğu kadar da vaiz vasfını hâizdir. Bu sıfatlan şahsında toplayan Akif, vatanperver, mütefekkir ve müdakkik bir zattır. 1873 tarihinde İstanbul’da Fâtih semtinde doğmuştur. Fâtih müderrislerinden İpekli Tahir Efendi’nin oğludur. Annesi Buharah. Emme Şerifa Hatun’dur. Çevresinde ilk tahsilini yapmış, babasından medrese ile ilgili ilimleri ta’lim etmiştir. Rüşdiye’de itibaren lisan derslerine önem vermiş; arapca, fransızca ve farscayı ana dili gibi öğrenmiştir. Akif, birarahk Mülkiye’nin üçüncü sınıfına kadar da devam ettiği bir sırada babasının vefatı ve evlerinin yanması üzerine hayata kısa yoldan atılmayı düşündü, mülkî Baytariyye Mektebi’ne girdi. Mezun olduktan sonra 1893’de ilk memuriyete tayin olundu. Birçok memuriyetlerde bulundu. 7 kitaptan müteşekkil Safahat’ını nazmetti. Millî mücâdele’de bütün varlığı ile çalıştı, vaazları ile halkı İstiklâl Mücadelesi’ne çağırdı. 27 Aralık 1936 yılında İstanbul’da Allah’ın rahmetine kavuştu. Mehmed Akif "Safahaf’ı için :

(14) Ceride-i ilmiyye. Sayı:

Ağlarım, ağlatamam, Hissederim, söyleyemem

Dili yok kalbimin, ondan nekadar bizarım!

Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa.

Oku, zira onu yazdım iki söz yazdımsa..

İmandır o cevher ki ilâhi ne büyüktür.

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.

Ölüler Dini değil, sen de bilirsin ki bu din

Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin.