Makale

Editörden

Editörden

İslam filozofları devraldıkları felsefi mirası sadece şerh etmekle kalmamış, kaleme aldıkları özgün eserlerle felsefi düşüncenin ve İslam medeniyetinin gelişmesinde önemli katkılar sağlamışlardır. Felsefe geleneğini de bilen pek çok fakih ve müfessirin eserleri bizlere İslam düşüncesinin ufku yanında fikir ve özgürlüklerin geniş alanı konusunda da ipuçları vermektedir.
Felsefe tarihinin önemli simalarından olan ve 1126 tarihinde Kurtuba’da dünyaya gelen Ebu’l -Velid Muhammed b. Ahmed İbn Rüşd, İslam dünyasının yetiştirdiği en önemli filozof ve bilim adamlarından biridir. İslam dünyasında “şarih”, Batı dünyasında “commantator” olarak bilinen İbn Rüşd, mantık, tıp, astronomi, metafizik, siyaset ve ahlak alanlarında 125 eser kaleme almıştır. Ayrıca İslam dünyasında fakih kimliği ve siyaset alanında ileri sürdüğü görüşlerle dikkat çeken isimlerden biri olmuştur.
İbn Rüşd’ün eserleri arasında en dikkat çekici olanı Gazali’nin yirmi meselede filozofları eleştirdiği ve Tehafütü’l-Felasife isimli eserine cevap mahiyetinde kaleme aldığı Tehafüt’ü Tehafütü’l Felasife isimli eseridir. İbn Rüşd bu kitabında başta bedenlerin haşri, Allah’ın cüz’iyyatı bilmesi ve âlemin kıdemi konuları olmak üzere bazı felsefi meselelerde filozofları küfürle itham eden Gazali’yi eleştirmiştir. Farabi - İbn Sina ve Gazali arasında geçen bu tartışmalara Endülüs’ten katılan İbn Rüşd, Gazali’nin iddialarına yanıt verirken, Farabi ve İbn Sina’ya da ciddi eleştiriler yöneltmiştir. Farabi ve İbn Sina’yı özellikle Aristo’nun düşüncesine yeni Platoncu unsurları karıştırdıkları için tenkit etmiştir. Aristo’nun hiçbir eserinde yer almayan sudur teorisini zanni olarak niteleyen İbn Rüşd, gaye delili, varlığın zorunlu - zorunsuz ayrımı delili ve sebeblilik delilinde de filozofları eleştirmiştir.
Keşf an Menâhici’l - Edille ve Faslu’l - Makal isimli eserlerinde felsefe ve din ilişkilerine değinen İbn Rüşd’e göre, felsefenin ve dinin kendilerine özgü ilkeleri vardır. Bu minvalde dini meselelerin dini ilkeler doğrultusunda, felsefi meselelerin de felsefi ilkeler doğrultusunda ele alınması gerektiğini savunur. Bu ilkelerin birbirlerine karıştırılmaları durumunda ise birini diğerine tercih etmeye zorlayacak vahim sonuçların ortaya çıkacağına işaret eder.
İbn Rüşd’ün Batı’daki etkileri İslam dünyasından daha güçlü hissedilmiştir. Tehafüt’ü Tehafütü’l- Felasife, Faslu’l- Makal ve Kitabu’l - Külliyyat başta olmak üzere birçok eseri Latince, İbranice, İngilizce dillerine çevrilmiştir. İbn Rüşd’ün eserleri o kadar ilgi görmüştür ki düşünceleri (Averroizm) Batı’da bir akım haline gelmiştir. Brabantlı Siger, Dacialı Boetius, Dry Townlu John, Jondunlu John ve Padualı Marsilius bu akımı benimseyenler arasında yer alır. Bu yüzden 13. yüzyılda kilise İbn Rüşd akımını yasaklamış ve onun düşüncelerini savunanları aforoz etmiştir. Yine Leibniz, İbn Rüşd’ün Hristiyan inancına ciddi darbeler indirdiğini ifade etmiştir. İbn Rüşd’ün Batı düşünce tarihindeki belki en önemli etkisi "çifte hakikat teorisi" ile rönesansı başlatan fikirlerin tohumlarını Batı düşüncesine atmasıyla olmuştur. Thomas Aquinas, Montaigne, Descartes ve David Hume bu meyanda İbn Rüşd’den etkilenen düşünürler arasındadır.

Farabi - İbn Sina - Gazali ve İbn Rüşd üçgeninde gerçekleşen ve Batı’yı da etkileyen bu felsefi tartışmalar, İslam dünyasındaki zihin cevvaliyetinin, fikri inkişafın ve düşünce ufkunun genişliğini göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Bu yüzden sözü edilen tartışmaları olumsuz değerlendirmek yerine, İslam düşüncesinin bir zenginliği olarak kabul etmek gerekir. Nitekim Arapça felsefi eserler okuyan ve etrafındaki âlimlerle okuduklarını müzakere eden Fatih Sultan Mehmet, Hocazade ve Ali Tusi’ye Gazali’nin Tehafüt’ü tarzında bir kitap yazdırmak istemesi de onun İslam düşüncesini yeniden canlandırmayı amaçladığını göstermektedir.

Diyanet İlmi Derginin 2011 yılında neşredilen ve ilgiyle okunan Gazali ve Mehmet Akif özel sayılarından sonra 2012 yılında da İbn Rüşd özel sayısıyla okuyucularımızla yeniden buluşmanın sevincini yaşıyoruz. Yer verdiği araştırmalar/makalelerle dinin doğru bilgisini ilmi perspektifle ve akademik bir yaklaşımla insanımıza ulaştırmayı hedefleyen, her yeni sayısıyla okuyucusunun bilgi birikimine kıymetli katkılar sağlayan dergimizin bu sayısında, beğeniyle okuyacağınızı umduğumuz yazıları istifadenize sunuyoruz. Bu kapsamda kaleme alınan “İbn Rüşd’ün Yaşadığı Asırda Endülüs, İbn Rüşd ve Allah’ın Varlığının Kanıtları, İbn Rüşd Düşüncesinde Tanrı’nın Bilgisi, Endülüslü Fakih ve Filozof İbn Rüşd Düşüncesinde Ahiret Hayatı, İbn Rüşd’ün Eserlerindeki Bilimsel Tefsir Örnekleri, İbn Rüşd’ün Hadisçiliğine Genel Bir Bakış, İbn Rüşd’ün Projesi: Felsefe-Din Uzlaşımı, İbn Rüşd’de Din-Felsefe İlişkisi, İbn Rüşd Okumalarında Rasyonellik ve Kritiği, İbn Rüşd’de Heyulanî Aklın Birliği 13. Yüzyıl Latin İbn Rüşdcülüğü Çerçevesinde Bir Yanlış Anlamanın Düzeltilmesi, İslam Astronomi Tarihinde İbn Rüşd” başlıklı birbirinden değerli makaleleri ilginize sunuyor, gelecek sayımızda tekrar birlikte olmayı diliyorum.



Dr. Yüksel Salman