Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Yeni yayın hamleleri, dergimizin içerik zenginliği ve görsel tasarımıyla yenilenen yüzü ile büyük bir heyecanla başladığımız bir yılın daha sonuna geldik. Özgün gündem konularıyla, özenle hazırlamaya çalıştığımız dergi ekleriyle 2008 yılında dolu dolu bir yayın dönemi geçirdiğimizi söyleyebilirim. Umarım sizler de ele aldığımız konuları, sizler için açtığımız yeni başlıkları ve yenilediğimiz tasarımı beğenmişsinizdir. Sizlerin katkıları ve manevî destekleriyle, 2009 yılında da çalışmalarımız devam edecek.

Bu ayki gündem konumuz vakıflar. Vakıf, ahirete iman etmenin somut bir göstergesi, bencilliği yenmenin fiili ispatı, paylaşımın en güzel örneği ve Allah sevgisinin açık bir belirtisidir. Vakıf, aynı zamanda sadaka-i cariye olarak isimlendirilen, kesintisiz hayır işleme bilincinin pratiğe yansımasıdır. Bugün sosyal adaletsizliklerin, yoksulluğun, açlığın, evsizliğin ve yalnızlığın yaygın hale geldiği, zengin ile fakir arasındaki gelir adaletsizliğinin giderek arttığı bir dünya ile karşı karşıyayız. Hâlbuki yüce dinimiz İslâm, servetin belli insanlar arasında dolaşmayıp adil bir şekilde paylaşılmasını istemekte, infakta bulunmayı, iyilik ve hayırda yarışmayı teşvik etmektedir.

İslâm’ın toplumun temeline yerleştirmeye çalıştığı bu sosyal yardımlaşma ve dayanışma ruhu, vakıfların doğmasında da önemli bir etken olmuştur. Yardımlaşmayı kurumsallaştıran ve bu yolla toplumun her kesimine ulaşmayı mümkün kılan vakıf müessesesi, sosyal ve ekonomik yardımlaşmayla bir yandan fakirliği ve onun doğurduğu sosyal sıkıntıları asgariye indirmeye gayret ederken, bir yandan da sanat ve kültür değerlerinin gelişmesi ve korunmasından, ülkenin imar ve inşasına kadar birçok hayırlı hizmete öncülük etmiştir.

Müslümanlar, İslâm’ın birçok vesileyle teşvik edip özendirdiği yardımlaşma ve dayanışmayı vakıf kültürü ile tüm dünyaya yaymıştır. Bugün ecdadımızın insanlığı kazandırdığı vakıf eserlerini, sadece Anadolu’da değil, Balkanlar’da, Kafkaslar’da ve dünyanın pek çok yerinde görmek mümkündür. Sosyal yardımlaşma ve dayanışmada gösterilen bu hassasiyet ve duyarlılık ile okul, cami, hastane, han, hamam, kervansaray ve çeşmelerden kuş evlerine; sadaka taşları ve yoksul kızlara çeyiz hazırlamadan, yaralı göçmen kuşları tedavi etmeye ve fakir çocuklara bayramlık elbise almaya kadar çok zengin bir vakıf kültürümüz bulunmaktadır.

Tarihte vakıf ruhunu geliştirerek bir medeniyet bilincine dönüştüren ve vakıflar eliyle muhteşem hizmet örnekleri ortaya koyan bir kültürün varisleri olarak bizlere düşen görev, vakıf mallarını korumak ve bu güzel geleneğin etkin bir şekilde sürdürülmesini sağlamaktır. Zira vakıf ruhunun canlanması ve yaygınlaşması ile toplumdaki pek çok sosyal problemin çözüme kavuşacağı ve devletin de yükünün hafifleyeceği bir gerçektir.

Bu düşüncelerle hazırladığımız yılın son sayısını ilginize sunarken, Kurban Bayramınızı en içten duygularımla kutluyor, bayramın milletimizin birlik ve beraberliğine, bütün insanlığın barış, huzur ve mutluluğuna vesile olmasını diliyorum. 2009 yılında yeni konularla tekrar buluşmak dileğiyle.

Dr. Yüksel Salman