Makale

Editörden...

Editörden...


İslamiyet’in ilk dönemlerinden günümüze kadar Hz. Peygamberin ailesi ve en geniş anlamıyla soyunu ifade etmek üzere özel ad olarak kullanılan Ehl-i Beyt, milletimizin gönlünde ayrı bir yere sahiptir. Yüce Allah, Hz. Peygamber’in hanımlarına hitaben "Allah sizden günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzab, 33) buyurmuş, sevgili Peygamberimiz de Hz. Fatıma, Hz. Haşan, Hz. Hüseyin ve Hz. Ali hakkında "Allah’ım onları günahlardan temizle" (Tirmizi, Menakıb, 32) diyerek onlara dua etmiştir. Bu yüzden Ehl-i Beyt, tarih boyunca kültürümüzde önemli bir yere sahip olmuş ve bu çerçevede özel bir sevgi oluşmuştur. Ehl-i Beyt sevgisi, milletimizin gönlünde kök salan ve toplum olarak bizleri birleştiren bir havzadır. Unutulmamalı ki bunu besleyen Allah’ın Rasulünün sevgisidir.
Ehl-i Beyt sevgisi milletimizin ortak paydasıdır. Edebiyatımızdan sanatımıza kadar pek çok alanda Ehl-i Beyt sevgisi damgasını vurmuştur. Osmanlı döneminde, "Na- kibü’l-Eşraf Dairesi" tarafından Osmanlıda ne kadar sey- yid ailesi varsa, onların kayıtlı defterleri tutulmuş ve bazı ayrıcalıkları olmuştur. Nakibü’l-Eşraflar yönetim içerisinde de önemli bir yer işgal etmiştir.
Muharrem ayını da dikkate alarak, bu sayımızda farklı yönleriyle Ehl-i Beyt’i ele aldık. Doç. Dr. Osman Eğri "Kültürümüzde Ehl-i Beyt Sevgisi"ni ele alıyor. Prof. Dr. Ahmet Yaman da Ehl-i Beyt konseptine fıkhî açıdan yaklaşarak "Ehl-i Beyt Hukuku"nun profilini çiziyor. Seyid Ali Topal, ilmin kapısı olan Hz. Ali’nin yönetim anlayışını; Abdurrahman Akbaş ise Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evliliğinden hareketle "mutlu yuva mutlu beraberlik" konusunu işliyor. Dr. Ömer Menekşe, Kâinatın Efendisi’nin, "cennet çocuklarının efendileri" diyerek övdüğü ve dua ettiği sevgili torunu Hz. Hüseyin’in şehadetini anlatıyor. S. Emin Arvas ise "Osmanlılarda Ehl-i Beyt sevgisi"ni irdeliyor.
Bu sayımızda ayrıca AB süreci ve değişen şartlara göre farklı bir ivme kazanan Başkanlığımız hizmetleri hakkında Doç. Dr. Fikret Karaman’la "Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluşunun 81. Yıl Dönümü Üzerine" bir söyleşiyi, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan’ın "tebliğ hicreti doğurmuş; hicret tebliği yoğurmuştur" sözleriyle özetleyebileceğimiz "Hicret-Tebliğ ilişkisi" konulu bir değerlendirmesini ve Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hadi Adanalı’nın "Dinde Farklılaşma" üzerine bir analizini bulacaksınız.
Gelecek sayıda buluşmak umuduyla...
Yüksel Salman