Makale

Hac diriliştir

BAŞYAZI

Hac diriliştir

Hac, iman ve ibadet bilincinin kuvvet kazandığı, manevî heyecanın zirveye çıktığı, mahşer tablosunun yaşandığı müstesna bir ibadettir. Yaşattığı ruh hâli ve tecrübesiyle hac, ebediyete yöneliş ve Yüce Allah’a vuslattır. Hac, hacca niyetlenen kişinin, niyetlendiği andan itibaren bundan sonraki yaşantısını önemli ölçüde etkileyen, hayatına farklı bir anlam ve manevi bir diriliş kazandıran yeni bir başlangıçtır. Bu kutsal yolculukta mal-mülk, makam-mevki gibi dünyevi değerler bir tarafa bırakılarak, Bâkî olanın rızasına koşulur. Kul, kusurlarını, günahlarını itiraf eder, ilahi rahmete olan ihtiyacını ve Allah’ın emirlerine boyun büküşünü “lebbeyk!” nidalarıyla dile getirir. Mukaddes mekânlarda zikrini, şükrünü, hamd ve niyazını Allah’a arz etme şerefine ulaşır.

Hacı adayı dünyevi elbiselerinden sıyrılıp, giydiği ihram elbisesi ile insanları tarağın dişleri gibi eşit gören İslam’ın temel yaklaşımını ve mahşerde toplanmayı temsilî olarak yaşar. Yüce Allah’ın kutlu evi Kâbe’yi ilâhî rahmetin ve mağfiretin etrafında dönercesine tavaf eder, Arafat’ta vakfeye durup Allah’a verdiği sözünü yeniler, içindeki kötü duyguları atıp, düşünce ve amelde bütün manevî kirlerden temizlenir. Kazandığı istikamet ve güzel hasletlerle benlik ve bencillik duygusundan uzaklaşıp, olgun müminlerin vasıflarını elde eder. Tarihe doğru bir yolculuk yaparak, Hz. İbrahim (a.s.) ile oğlu Hz. İsmail (a.s.)’in hatıralarını yâd eder. Peygamberler zincirinin son halkası Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in risalet vazifesini ifa ettiği mekânları yakından tanıyarak, ona ümmet olmanın, dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman kardeşleriyle büyük bir İslam ailesinin ferdi olmanın hazzını yaşar.

Hac aynı zamanda Müslümanların birlik ve beraberliğini, kardeşlik ve eşitliğini sembolize eden bir ibadettir. Zira dilleri, renkleri, ırkları, ülkeleri, kültürleri, sosyal ve ekonomik durumları farklı, ancak duyguları ve gayeleri aynı milyonlarca Müslüman, Say’de, Arafat’ta, Mina ve Müzdelife’de ilâhî aşkla bir araya gelmekte, dualar, niyazlar, tevbe ve istiğfarlar hep birlikte Yüce Yaratıcı’ya arz edilmektedir. Böylece müminler benliklerinden uzaklaşıp “biz” olmanın ve çoklukta birliğe (vahdet) ermenin sırrını yaşarlar. Bu hâliyle hac, müminler için bir kaynaşma, dostluklar için bir fırsat ve hayat boyu unutulmayacak hatıralar demektir.

Müminler arasındaki dayanışma ve paylaşma ruhunu artıran bir başka ibadet de kurbandır. Kurban, Yüce Allah’a yakınlaşmanın, verdiği nimetlere şükretmenin, O’nun sevgisini bütün sevgilerin üstünde tutmanın ve Allah’ın emirlerine teslim olmanın bir göstergesidir. Bu yüzden kurban, Yüce Allah’a itaat ve teslimiyet duygumuzun artmasına, kemâl noktası olan ilâhî rızaya ulaşmaya ve sosyal hayatımız için de çok önemli olan kardeşlik, paylaşma ve dayanışma ruhunun güçlenmesine vesile olur. Kurbanın ve haccın sağlayacağı yardımlaşma ve kardeşlik ile hayata bakmak, insanlığın aradığı huzur ve mutluluğu da beraberinde getirecektir.
Bu vesileyle, hacca giden kardeşlerimizin bütün ibadetlerinin makbul olmasını, bol manevî kazançlar, sağlık ve huzurla yurtlarına ve yakınlarına dönmelerini diliyorum. Ayrıca bütün İslam âleminin Kurban Bayramını tebrik ediyor, bayramın bütün insanlığın barış, huzur ve mutluluğuna vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu