Makale

Hafızlık Eğitimi: Alâzığ-Harput Hamdi Başaran Kur'an Kursu Örneği

HAFIZLIK EĞİTİMİ: ELAZIĞ-HARPUT HAMDİ BAŞARAN KUR’AN KURSU ÖRNEĞİ

Cemil ORUÇ *

Özet:
Hafızlık, Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberlemeye yönelik bir eğitim faaliyetidir. Çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilen bu eğitim, İslam’ın ilk günlerinden itibaren günümüze kadar adeta gelenekselleşerek devam etmektedir. İslam’ın ilk dönemlerinde bu eğitim, okuma, anlama, uygulama ve ezberlemeye dayalı iken, günümüzde gelinen süreçte sadece ezberlemeye dayalı bir alana kaymıştır. Bunun dışında hafızlığın yapılma şekli, hafızlığa başlama yaşı, sadece Arapça metne bağlı kalıp anlamını öğrenememe gibi bazı problemlerle günümüzde bu kurum, varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu çalışma, Kur’an eğitimi alanında bölgede hizmet eden Harput Hamdi Başaran Kur’an Kursu öğrenci ve öğreticilerinin bu konularla ilgili fikir ve düşüncelerini öğrenmeye yönelik bir alan araştırmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Din Eğitimi, Kur’an kursu, hafızlık, Kur’an eğitimi.

The Education of Memorizing the Whole Qur’an: the Case of Elazığ-Harput Hamdi Başaran Qur’an Course
Abstract:
Memorizing of the Qur’an is an educational action for the purpose of memorizing the whole Qur’an. This education carried out with different methods have continued as a tradition from the early days of Islam up to now. While this education, in the early days of Islam, was based on reading, understanding, putting into practice and memorizing, recently this activity have been consisting of only reading and memorizing. This structure goes on in spite of the difficulties such as the method of memorizing the whole Qur’an, the starting ages for the education of Qur’an and learning the Arabic language in our country. This study is a field research concerning the thought of the teachers and the students of Harput Hamdi Başaran Qur’an Course which served in the realm of education of the Qur’an in the region.
Key Words: Religious education, Qur’an course, memorizing the whole Qur’an, education of the Qur’an.

Giriş:
İslam eğitiminin hareket noktasını asırlar boyunca Kur’an oluşturmuştur. Bu sebeple, İslam’ın ilk günlerinden itibaren Kur’an-ın öğrenilmesi, öğretilmesi, ezberlenmesi ve diğer Kur’an ilimlerinin tahsili ile ilgili gayretler, süreklilik göstermiştir.1 Çünkü İslam’ın, kendisinden hem ilim hem de amelin prensiplerinin çıkarıldığı yegâne kaynağı Kur’an’dır. Kur’an ve onun açıklayıcısı konumundaki Sünnet, hangi alanla ilgili olursa olsunlar, İslami olan her şeyin kaynağıdırlar. Kur’an-ın bu yönü, yani bir dinîn temel prensibi olması, çağlar boyunca ilim öğrenme konusunda Müslümanların zihni yapısını şekillendirmesinin yanı sıra, onlar için hem bilgi hem de ilham kaynağı olmuştur.2
Bu öneminden dolayı din eğitimi çerçevesinde şekillenen Kur’an eğitimi, İslam’ın ilk günlerinden itibaren uygulamaya konmuştur. Dönemin zor ve sıkıntılı Mekke şartları düşünüldüğünde, aynı zamanda devletleşme sürecindeki Medine şartları birlikte değerlendirildiğinde Kur’an eğitiminden asla vazgeçilmediği görülmektedir. Bunda, Kur’an-ın İslam dinînin temel ilkelerini içermesi, Kur’an-ın yine bizzat kendisine atıfta bulunması, Peygamberimiz’in Kur’an öğrenim ve öğretimine dikkat çeken Hadis-i Şerifleri, Kur’an-ın sadece okunmasının bile ibadet olarak algılanması gibi faktörler etkili olmuştur.3 Peygamberimiz’in hayatının tamamı neredeyse, Kur’an eğitimiyle geçmiş ve âdeta yaşayan bir Kur’an rolü üstlenmiştir. Bunun yanı sıra, ashabını Kur’an’la eğitmiş ve eğitiminin temel yönünü Kur’an belirlemiştir.
Peygamberimizin hayatı incelendiği vakit, Kur’an öğrenme ve öğretmeyle ilgili olarak sayısız Hadis-i Şerifine rastlamak mümkündür. Bunlar içerisinde özellikle de insanları Kur’an-ı ezberlemeye sevk eden; içerisinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kimsenin harap bir ev gibi olması, sözün en hayırlısının Allah’ın Kitabı oluşu, kendisine uyulduğu vakit Allah’a ulaştıran bir araç olması ve yine insanların en hayırlılarının O’nu öğrenen ve öğretenlerin olması4 gibi övgü ve teşvikler, İslam eğitim tarihi boyunca Kur’an-ı ve onun eğitimini merkezi bir konuma ulaştırmıştır. Bu eğitim sürecini, ’İslam eğitimi, bir Kur’an eğitimidir’ şeklinde özetlemek mümkündür.5
İlk dönemlerden itibaren bu çerçeve içerisinde gerçekleşen Kur’an eğitimi, okuma, anlama, uygulama ve ezberleme gibi süreçlerden oluşmaktaydı. Bu anlamda Kur’an-ın ilk hafızı, Peygamberimiz’dir. Çünkü Kıyame Suresi’nin 16-18. ayetleri, buna işaret etmektedir: “Vahyi ezberlemek için dilini acele kıpırdatma. Şüphesiz onu kalbinde toplamak ve sana okutturmak yalnızca bize aittir. Biz onu okuttuğumuz zaman, onun okunuşunu takip et.”6
Görüldüğü gibi, Kur’an ayetlerinin tamamı, Peygamberimiz’in kalbine indirilip orada koruma altına alınmıştır. Bu anlamda Kur’an-ı ezberleme ve onu yaşama noktasında ilk ve temel örnek, Peygamberimiz’dir. Peygamberliğinin her aşamasında Kur’an, hayati bir rol oynamaktadır. Çünkü daha ilk dönemlerden itibaren, Daru’l-Erkam’da başlayan Kur’an eğitimi, birçok sahabenin evinde devam etmiş ve Medine döneminde Suffa’nın açılmasıyla sistemleşmiştir. Bu dönemde, özellikle Daru’l-Kurra gibi Kur’an okulları, yaygınlaşarak örgün ve yaygın eğitim faaliyetleri büyük bir hız kazanmıştır. Bütün bu eğitim uygulamalarının sonucu olarak, Kur’an-ı ezberleyen hafızların Asr-ı Saadet’te büyük bir sayı oluşturduğu bilinmektedir.
Peygamberimiz dönemindeki uygulamalar, onun vefatından sonra gittikçe yaygınlaşmış ve sistemleşmiştir. Ebu Musa el-Eş’ari, Basra valisi iken Hz. Ömer’e yazdığı mektupta Basra’da pek çok kimsenin Kur’an-ı ezberlediğini bildirmiş, halife de onlara maaş bağlanmasını emretmişti.7
Selçuklular ve Osmanlılar dönemine gelindiğinde hafızlık, camilerin yanı sıra medrese, daru’l-huffaz, daru’l-hadis, ribat ve türbeler gibi diğer örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yapılmaya başlanmıştır. Özellikle Osmanlılar döneminde kıraat ilminde büyük bir gelişme yaşanmış ve binlerce hafız yetişmiştir. Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre, Amasya’da dokuz daru’l-kurra vardı ve bunlardan sadece Sultan Beyazıd Darulkurrası’nda 300’den fazla hafız bulunmaktaydı.8 Ayrıca Osmanlı devletinde açılan ilk daru’l-kurraya döneminin kıraat âlimi İmam Cezeri, Şam’dan çağrılmış ve burada ders vermesi sağlanmıştır.
Cumhuriyet döneminde Daru’l-kurra’lar, 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı “Tevhid-i Tedrisat Kanunu”nun 2. Maddesi gereğince bütün diğer okullar gibi Eğitim Bakanlığı’na bağlanmak istenmiş ise de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi’nin, bu kurumların birer ihtisas okulu olduğu için “Diyanet İşleri Başkanlığı”na bağlı olarak öğretime devam etmesi gerektiği yolundaki ısrarları sonucu, “Kur’an Kursları”na dönüşerek varlıklarını devam ettirme imkânı elde etmiştir.9 Doğrudan doğruya kanuni bir dayanağı olmadığı halde, Kur’an kursları Cumhuriyet tarihi boyunca hiç kapatılmamış, öğrenimlerine bazı kısıtlamalarla beraber devam etmişlerdir.10 Bu süreç içerisinde bu kurslarla ilgili en yoğun tartışmalar 1980-1998 yılları arasında yaşanmıştır. Çünkü Kur’an Kursları’nın hem örgün eğitim hem de yaygın eğitimi ilgilendiren yönlerinin bulunması ve bunların, açılış, program, denetleme gibi süreçlerinin varlığı, bu kursların hem Diyanet İşleri Başkanlığı hem de Milli Eğitim Bakanlığı’nı ilgilendiren yönlerini tartışmaya açmıştır.
Günümüze gelindiğinde Kur’an Kursları, bazı konularda problemlerle karşı karşıyadırlar. Bunlardan en önemlileri bu kursların yasal statüsü ve öğrenci kabulünde uygulanan yaş sınırıdır. Çünkü 1997 yılına kadar ilkokulu bitiren 12-13 yaşlarındaki öğrencilerin kabulü mümkünken, bu tarihten sonra uygulanan sekiz yıllık kesintisiz eğitim, bu yaş sınırını 15-16 gibi ileri bir döneme uzatmıştır. Bu durum Kur’an ve özellikle de hafızlık eğitimini ciddi anlamda etkilemiştir.
Bu çerçevede günümüzde Kur’an Kurslarının tamamı Başkanlığa bağlanarak, yaygın din eğitimi ve hafızlık eğitimi Başkanlık tarafından yürütülmektedir. Bu kursların temel görevleri ’Kur’an Kursları Yönetmeliği’nde şu şekilde sıralanmıştır: (a) Kur’an-ı Kerim’i usulüne uygun olarak yüzünden okumayı öğretmek, (b) Kur’an-ı Kerim’i doğru bir şekilde okumayı sağlayıcı bilgileri (tecvid, tashih-i huruf ve talim) uygulamalı olarak öğretmek, (c) İbadetler için gerekli sûre, âyet ve duâları doğru olarak ezberletmek ve bunların meallerini öğretmek, (d) Hafızlık yaptırmak, (e) İslâm dinînin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile Peygamberimiz’in hayatı ve örnek ahlâkı (sireti) hakkında bilgiler vermektir.11
Kur’an Kursları Yönetmeliği’ne göre (Madde: 17-21) uzun süreli kurslardaki eğitim iki aşamadan oluşmaktadır. Bunlar, yüzüne okuma ve hafızlık eğitimidir. Yüzüne okuma programı sekiz aylık bir süreyi kapsamaktadır. Bu sürenin ardından temel ölçünün ’Kur’an-ı Kerim’i yüzünden işlek olarak okuma ve ezber kabiliyeti’ olduğu bir sınav yapılır ve bu sınavda başarılı olanlar iki yıllık hafızlık eğitimine tabi tutulur. Bu süre içerisinde haftada 24 saatlik bir program uygulanır. Bu programda 20 saat Kur’an-ı Kerim, 1 saat itikat, 1 saat ibadet, 1 saat siyer ve 1 saat de ahlak dersi yer alır. Bu dersler, Kur’an-ı Kerim dışında Başkanlığın hazırlamış olduğu kitaplarla işlenmektedir.
Hafızlık eğitimini tamamlayanların durumuna bakıldığında yukarıda değindiğimiz faktörlerin de etkisiyle yıllara göre farklılık göstermektedir. 2000 yılında Türkiye genelinde toplam 4292 kişi hafızlık belgesi alırken, bu rakam 2003 yılında 1417’ye düşmüş, 2007 yılında ise 2074 sayısına ulaşmıştır.12 Son yıllarda Başkanlığın aldığı bazı tedbirler sayesinde Kur’an kurslarına talep artmaya başlamıştır.
Yöntem:
Bu çalışma, hafızlık eğitimi konusunda öğrenci ve öğreticilerin karşılaştıkları problemlerle ilgili olarak Elazığ’da bulunan Harput Hamdi Başaran Kur’an Kursu öğretici ve öğrencilerini konu almaktadır. Bu Kur’an Kursu, uzun süredir hafızlık eğitimi yapmakta olup aynı zamanda Kur’an eğitimi konusunda bölgede büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Çalışmamız anket ve görüşme yöntemine dayanmaktadır. Bu doğrultuda, 2008-2009 eğitim ve öğretim yılında burada bulunan 8 öğretici ve 80 öğrenci ile yapılan anket ve yüz yüze görüşmeler sonucunda, Harput Kur’an Kursu’nda, hafızlık eğitiminde karşılaşılan problemleri ve bunların çözüm önerilerini belirlemeye çalıştık.
Çalışmamızın konusu olan Kur’an Kursu, Kur’an-ı yüzüne okumayı iyice pekiştirdikten sonra, her cüzün son sayfasından başlayarak birer sayfa ezberlemeyi (ham), bu şekilde otuz cüzün son sayfasını ezberledikten sonra, başa dönüp eski ezberlediği son sayfayı (has) ve bir önceki (ham) sayfayı ezberleyerek bu şekilde bir ile iki yıl arasında Kur’an-ın tamamını ezberletmeyi yöntem olarak benimsemektedir.
Bulgular ve Yorumlar:
Uygulanan anket ve uzun süreli görüşmeler sonucunda, öğretici ve öğrencilerin konuyla ilgili problemleri ve beklentileri, memnuniyet dereceleri, kendileri ile ilgili değerlendirmeleri gibi konular birinci ağızdan dinlendi. Elde edilen veriler, benzer çalışmalarla karşılaştırılarak, tarihi süreç içerisinde Kur’an eğitiminin geçirdiği aşamalar da incelenerek günümüz şartlarına göre değerlendirilmeye çalışıldı.
1. Öğrencilerin Durumları
a. Öğrencilerin Yaşları
Hafızlığa devam eden öğrencilerin çoğunluğu, 16-17 yaş grubunda yer almaktadır ve bu durum, hafızlık eğitiminin en büyük problemlerinden biridir. Çünkü mevcut yönetmeliğe göre, öğrencilerin hafızlığa başlayabilmeleri için ilköğretimi tamamlamış olmaları gerekir. Öğrencilerin zorunlu sekiz yıllık eğitimi tamamlamaları yaklaşık olarak 15 yaşına kadar sürer. Tablo: 1’de görüldüğü gibi öğrencilerin % 43,75’i 16-17 yaşlarında bulunmaktadır. Sekiz yıllık zorunlu eğitim, hafızlık eğitimini bu yönüyle etkilemiş ve bütün öğreticilerin üzerinde fikir birliği ettikleri 12-13 yaşları, yaklaşık olarak dört yıllık bir gecikmeyle, hafızlık eğitim yaşını daha ileri bir döneme atmış, bu da beraberinde bazı problemleri getirmiştir. Bu yaştaki öğrencilerin motivasyon ve kontrolleri, kurs ortamına uyumları ve bazı değişik problemler, hafızlığı zorlaştıran etkenler arasında sayılmaktadır. Ayrıca öğrencilerin % 18,75’inin lise mezunu olduğu düşünüldüğünde bu yaş sınırı beklenenin de üzerine çıkmış durumdadır.
b. Takip Edilen Programlar

Tablo 1: Öğrencilerin Yaş Durumları
Öğrencilerin Yaşları f %
14-15 arası 25 31,25
16-17 arası 35 43,75
18-19 arası 14 17,50
19 ve üzeri 6 7,50

Hafızlık programına devam eden öğrencilerin %68,75’i açık öğretim İmam-Hatip Lisesi’ne de devam etmektedir. Bunun dışında herhangi bir programa devam etmeyenler ise lise mezunları veya takip eden yılda bir programa devam edecek olanlardır. Bu durum, öğrenciler için büyük bir kazanç olmaktadır. Çünkü yaklaşık olarak üç yıl süren hafızlık eğitimi boyunca aynı zamanda açık öğretim şeklinde herhangi bir liseden mezun olma imkânı oluşmaktadır. Yani hafızlık eğitiminin bitmesiyle, beraberinde bir ortaöğretim programı da tamamlanmış olmaktadır. Ayrıca lise mezunu olup ’Önlisans İlahiyat’ programına devam eden öğrenciler de bu süre içerisinde, iki yıllık bir programdan mezun olmaktadırlar. Bu, hafızlık eğitimini özendiren bir durum olarak değerlendirilebilir. Hafızlık eğitimi süresince öğrenciler, başka bir eğitim programından da mezun olma imkânına kavuşmaktadırlar. Böylece yaklaşık üç yıllık bir eğitim süreci gerektiren hafızlık eğitiminin tamamlanmasıyla bir süre kaybı söz konusu olmadan aynı zamanda bir ortaöğretim veya önlisans programından mezun olunabilmektedir.
c. Öğrenci Velilerinin Meslekleri
Tablo 2: Öğrencilerin Hafızlık Dışında Takip Ettikleri Diğer Öğretim Programları

Öğretim Programı f %
Açık İmam-Hatip Lisesi 55 68,75
İlahiyat Önlisans 8 10,00
Herhangi Bir Programa Devam Etmeyenler 17 21,25

Hafızlığa devam eden öğrencilerin büyük çoğunluğu, toplumun gelir seviyesi bakımından düşük gelir grubundandır. Çünkü aylık gelirleri ile ilgili soruya öğrencilerin % 46,5’i 500 TL ve altı olarak cevaplamışlardır. 1.000 TL ve üzeri gelir grubunu ise öğrencilerin % 10’u işaretlemişlerdir. İstanbul bölgesinde 2006 yılında yapılan bir araştırmanın verileri incelendiğinde13 hafızlık eğitimine devam eden öğrencilerin hangi bölge olursa olsun aynı gelir seviyelerinden geldiklerini göstermektedir. Bu araştırmada da öğrencilerin büyük çoğunluğunun (% 89,7) aylık gelirleri 1.000 TL altındadır. Öğrenci velilerinin meslekleri incelendiğinde, bu durum açıkça ortaya çıkmaktadır. Serbest meslek, işçi ve çiftçilerin toplamı % 75’tir. Ayrıca sanılanın aksine hafızlığa devam eden öğrencilerin velileri dinî eğitim almış insanlar değildirler. Öğrenciler içerisinde velileri din görevlisi olanların oranı (%3,75) oldukça düşüktür.

Tablo 3: Öğrenci Velilerinin Mesleki Durumları

Öğrenci Velilerinin Meslekleri f %
İşçi 18 22,50
Memur 6 7,50
Din Görevlisi 3 3,75
Çiftçi 20 25,00
Emekli 6 7,50
Serbest Meslek 22 27,50
Vefat 5 6,25

2. Öğreticilerin Durumları
a. Öğreticilerin Yaşları ve Eğitimleri
Kurs öğreticilerinin çoğunluğu (% 62,5) 36-45 yaş aralığındadırlar. Bu, kurs öğreticilerinin dinamik ve tecrübeli bir yapıda olduklarını göstermektedir ki, eğitim açısından olumlu bir durumdur. Kurs öğreticilerinin neredeyse tamamının bir imam-hatiplik tecrübesinden sonra bu göreve başlamaları da eğitim açısından iyi bir gelişmedir. Çünkü bu alanda elde ettikleri tecrübelerini, öğreticilikte kullanma imkânı elde edebilirler.

Tablo 4: Kurs Öğreticilerinin Yaşları

Öğretici Yaşları f %
25-35 --- ---
36-45 5 62,50
46 ve üzeri 3 37,50

Öğreticilerin yaşlarındaki bu dinamiklik aynı şekilde kendisini eğitim seviyelerinde de göstermektedir. Kurs öğreticilerinin % 75’i önlisans ilahiyat programından mezun olup kalan % 25’i ise dört yıllık bir fakülte mezunudur.

Tablo 5: Kurs Öğreticilerinin Eğitim Durumları

En Son Mezun Olunan Okul f %
İmam-Hatip Lisesi --- ---
İlahiyat Önlisans 6 75,00
Dört Yıllık Fakülte 2 25,00
Diğer --- ---

Eğitim kalitesi açısından öğreticilerin öğrenim durumları, oldukça iyi bir gelişme olmakla beraber, öğreticilerin hiçbiri pedagojik formasyon derslerine yönelik bir eğitim almamışlardır. Bu durumu kendileri de açık bir şekilde ifade etmektedirler. En fazla eksiklik hissedilen konular içerisinde öğreticilerin tamamı, formasyon bilgilerinin yetersizliğini dile getirmişlerdir.

Tablo 6: Kurs Öğreticilerinin Eksiklik Duyduğu Konular

En Çok Eksiklik Duyulan Konular f %
Meslek Bilgisi
Formasyon Bilgisi 8 100,00
Genel Kültür
Meslek Sevgisi

Bu durum, Kur’an kursu öğreticiliğinde, formasyon bilgisinin önemli bir yere sahip olduğunu da göstermektedir. Çünkü yaptıkları görevler aynı olmasına rağmen, öğreticilerin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan öğretmenlerden farklı bir anlayışla karşı karşıya kalmaları düşündürücüdür. Bu nedenle kurs öğreticilerine öğretmenliğe kaynaklık eden kurumlardan mezun olma şartı getirilmeli ya da göreve başlamadan önce uzun süreli, formasyon bilgisi ağırlıklı kurslara katılımları sağlanmalıdır. Yine konuyla ilgili olarak öğrencilerin % 66’sı öğreticilerde, ders anlatabilme ve kendilerine değer verme gibi temel formasyon bilgilerinin varlığını görmek istediklerini belirtmişlerdir.
b. Öğreticilerin Mesleki Memnuniyetleri
Bir eğitim programının başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden biri, çalışanların mesleki memnuniyetleridir. Çünkü yaptığı işten memnun olmayan insanların, daha doğrusu işini sevmeyen insanların başarılı olmaları söz konusu değildir. Öğreticilerin çoğunluğu (% 75) yapmış oldukları görevlerinden tamamen veya kısmen memnun görünmektedirler. Memnuniyetsizlik sebepleri ise genellikle (% 62,5) idari sıkıntılar, yani müftülüklerin tutumlarıdır. Öğreticilerle yapılan birebir görüşmelerde bu tür sıkıntılar; müftülüklerin keyfi uygulamaları, kendilerine gerekli desteğin verilmemesi, moral ve motivasyonlarının sıradan sebeplerle kırılması, yapılan iş ve işlemlerde gerekli desteği görememe şeklinde belirtilmiştir. Bu tür idari sıkıntılar dışında öğreticilerde yüksek derecede meslek sevgisi gözlemlenmiştir.

Tablo 7: Kurs Öğreticilerinin Mesleki Memnuniyetleri

Mesleğinizden Memnun musunuz? f %
Memnunum 3 37,50
Kısmen Memnunum 3 37,50
Memnun Değilim 2 25,00

3. Kursta Hafızlık Eğitimi ve Öğrencilerin Değerlendirmeleri
a. Kursa Geliş Durumu
Eğitimde başarının temel faktörlerinden biri, hedef kitle olan öğrencilerin gönüllülükleridir. Bu nedenle öğrencilerin kursa gelişlerinde etkili olan faktörler önem kazanmaktadır. Öğrencilerin büyük çoğunluğu (% 90) kursa tamamen kendi isteğiyle ve gönüllü olarak gelmektedirler. Bunun dışında kendilerini kursa yönlendiren etkenler incelendiğinde yine yarıya yakını (% 45) hiçbir telkine bağlı olmadan kursa geldiklerini belirtmişlerdir. Ailenin isteği de aynı şekilde büyük bir oran (% 43,75) oluşturmaktadır. Arkadaş ve öğretmen tavsiyesi % 11,25’lik bir oranla öğrencilerin kursa gelişlerini etkilemiştir. Bu durum, öğrencilerin büyük çoğunluğunun gönüllü bir şekilde kursa geldiklerini göstermektedir. İleriki bölümlerde de görüleceği gibi öğrencilerdeki bu gönüllülük, birçok yönden iyi gelişmelere de sebep olmuştur.

Tablo 8: Kur’an Kursuna Gelmede Kimin Etkili Olduğu

Öğrencinin Gelişini Etkileyen Faktörler f %
Kendi İsteği 36 45,00
Aile İsteği 35 43,75
Arkadaş Tavsiyesi 5 6,25
Öğretmen Tavsiyesi 4 5,00

b. Kursa Geliş Amacı
Öğrencilerin büyük çoğunluğu (% 90) tamamen kendi istekleriyle ve bilinçli olarak kursa geldikleri için, önceden belirlenmiş hedefleri de hafızlık eğitimini tamamlamak şeklinde olmaktadır. Öğrencilerin % 75’i kursa hafızlık eğitimini tamamlamak gibi bir hedefle gelmektedir. Bunun dışında öğrencilerin % 21,25’i, Kur’an-ı doğru bir şeklinde öğrenme amacını taşımaktadır. Fakat bu amaçlarla eğitime başlayan öğrencilerin çoğu, programın yoğun ve yorucu olması, zihinsel kapasitelerinin yetersizliği, ailevi sıkıntılar, arkadaşları ve öğreticilerine uyum sağlayamama gibi bazı sebeplerden ötürü hafızlıklarını tamamlayamamaktadır. Öğreticilerden elde edilen bilgilere göre kursa kayıt yapan öğrencilerin yaklaşık olarak % 10-15’i hafızlık belgesi alıp mezun olmaktadır. Bunun dışındaki öğrenciler ya yüzüne programını bitirdikten sonra kurstan ayrılmakta, ya da hafızlık sürecinde kursu bırakmaktadırlar. Hatta 15 sayfa gibi ileri bir seviyedeyken bile kursu saydığımız bu sebeplerden dolayı bırakan öğrenciler bulunmaktadır.

Tablo 9: Kur’an Kursuna Gelme Amacı

Kursa Geliş Amacı f %
Kur’an-ı doğru bir şekilde öğrenmek 17 21,25
Temel dinî ve ahlaki bilgileri öğrenmek 2 2,50
İleride alacağım görevlere hazırlık yapmak 1 1,25
Hafızlık yapmak 60 75,00

c. Hafızlıktan Sonra Düşünülen Programlar
Hafızlık programına devam eden öğrencilerin çoğunluğu, sanılanın aksine, gelecek hayatlarında bu eğitimle ilgili alanların dışında çalışmak istemektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda kur’an kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin kayyum olarak görev almayı düşünenlerin oranı % 45’i geçmemektedir. % 18,75 gibi kayda değer bir oran Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak çalışmayı hedeflemekte ve bu yönde çalışmaktadır. Öğrencilerin % 35’i her iki alanın da dışında ticaret yapma, aile mesleğini sürdürme, akademik çalışmalar yapma gibi hedefler belirlemişlerdir.

Tablo 10: Mezuniyetten Sonra Hedeflenen Meslekler

Hedef Meslekler f %
İmam-hatip 18 22,50
Kur’an Kursu Öğreticisi 9 11,25
Müezzin-Kayyum 10 12,50
Din Kültürü Öğretmeni 15 18,75
Diğer 28 35,00

Öğrencilerin % 57,5’i hedef meslekler doğrultusunda hafızlık eğitimini tamamladıktan sonra üniversite eğitimlerine devam etmek istemektedir. Bunların dışındaki öğrenciler ise, hafızlık eğitimini tamamlayıp imam-hatip lisesinden sonra herhangi bir yüksek öğretim programı düşünmemekte, çoğunluğu da lise eğitiminden sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nda İmam-Hatip olarak görev almayı arzulamaktadır. Öğrencilerin çoğunluğunun hafızlık eğitiminden sonra bir üniversiteye yerleşmeyi arzulamaları, özellikle de öğreticiler açısından bir başarı kabul edilebilir. Çünkü hafızlıklarını tamamlayıp imam-hatip lisesini de bitiren öğrenciler hiç zorlanmadan İmam-hatip olarak atanabilmektedirler. Buna ek olarak öğrencilerin büyük çoğunluğunun yüksek öğrenimi düşünmeleri, hem motivasyonlarının yüksek oluşunun, hem de öğreticilerin kendilerine olumlu yönde rehberlik ettiklerinin bir göstergesidir. Çünkü öğreticilerin % 75’i iki yıllık yüksek okul, % 25’i dört yıllık fakülte mezunudur. Bu durum öğrenciler üzerinde de etkili olmuş görünmektedir. Bu nedenle Kur’an kursu öğreticiliğine atanmada Başkanlığın yüksekokul ya da dört yıllık bir fakülteden mezun olma şartı getirmesi, hem eğitim kalitesi hem de öğrenci-öğretici memnuniyeti açısından olumlu sonuçlara yol açabilir.

Tablo 11: Hafızlık Eğitiminden Sonra Düşünülen Öğretim Programı

Öğretim Programı f %
İlahiyat Fakültesi 30 37,50
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği 16 20,00
Diğer 34 42,50

d. Öğrencilerin Kurstan ve Öğreticilerden Memnuniyetleri
Öğrencilerin çoğunluğu (% 90’ a yakını) tamamen kendi isteğiyle gönüllü olarak kursta bulunmaktadırlar. Bu çerçevede öğrencilerin kurs ortamından memnuniyet durumları, eğer varsa memnuniyetsizlik sebepleri önem kazanmaktadır. Öğrencilerden isteyerek gelen ve kurs ortamından memnun olanların oranı % 63,75’tir. Ayrıca istemeyerek gelen fakat kurstan memnun olanların oranı ise % 18,75’tir. Böyle olunca, öğrencilerin % 81,5’i kurs ortamından memnun görünmektedir ki, bu oran hem öğrenciler için hem de öğreticiler için iyi bir gelişme olarak kabul edilebilir. Öğreticilerle yapılan kişisel görüşmelerde, kursa devam eden öğrencilerin birçok yönden toplumun ileri hayat standartlarına sahip sosyal tabakadan gelmediği görünmektedir. Özellikle de kırsal bölgede, okuyamamış, okumamış, okuldan terk olarak gelmiş problemli öğrenciler, büyük bir oran oluşturmaktadırlar. Böyle olunca öğrencilerin % 81,5’inin uygulanan programdan memnun olmaları büyük bir başarıdır. Ayrıca anketin yapıldığı dönemde (2008-2009) öğrencilerin yaş seviyelerinin düşük olması (% 74’u 17 yaşın altında) ve gönüllü olarak kursa katılanların sayısının fazla olması, hafızlık eğitimi açısından olumlu gelişmeler olarak kabul edilebilir.

Tablo 12: Öğrencilerin Kurstan Memnuniyet Durumları

Memnuniyet Durumları f %
İsteyerek geldim ve memnunum 51 63,75
İsteyerek geldim ama memnun değilim 12 15,00
İstemeyerek geldim ama memnunum 15 18,75
İstemeyerek geldim ve memnun değilim 2 2,50

Kurs öğrencilerinin öğreticilerden memnuniyet durumları kurstan memnuniyetleriyle aynı oranda görünmektedir. Öğrencilerin % 75’i kurs öğreticilerinden memnunken, % 16,25’i hiç memnun değildir. Öğrencilerin öğreticilerden memnuniyetsizlik sebepleri, kurstan memnuniyetsizlik sebepleriyle aynı görünmektedir. Bunda da belli bazı problemli ve önyargılı öğrencilerin tutumları etkili olmaktadır. Öğreticilerle yapılan görüşmelerde, kurstan memnun olmayan öğrencilerin, genellikle kendi arkadaşları tarafından da dışlandığı saptanmıştır. Yine kurs öğreticileriyle problem yaşayan bu az sayıdaki öğrenciler, kendi arkadaşları tarafından da destek görememektedirler. Bunlarla yapılan görüşmelerde edinîlen izlenim, bu tür öğrencilerin genellikle ailevi problemler yaşadıklarıdır. Aileleri ya kendilerine karşı aşırı ilgisiz, ya da gereğinden fazla baskıcıdırlar. Bu öğrencilerin küçüklükten beri aile ortamında problemler yaşamaları, aynı problemleri kurs ortamına taşımalarına sebep olmaktadır. Kurs öğreticilerinin verdiği bilgilere göre, üç yıl boyunca hafızlık yapan birçok öğrenci velisi hiçbir şekilde kursa gelmemekte ve çocuklarının durumlarını sormamaktadır.

Tablo 13: Öğrencilerin Kurs Öğreticilerinden Memnuniyet Durumları

Memnuniyet durumları f %
Çok memnunum 20 25,00
Memnunum 40 50,00
Memnun değilim 7 8,75
Hiç memnun değilim 13 16,25

Kurs öğrencileri büyük oranda kursta uygulanan program ve eğitim ortamından memnun görünmektedir. Öğrenciler, bu memnuniyet konularını da temel olarak, Tablo: 14’te görüldüğü gibi, Kur’an öğrenme ve dinî bilgilerinin artması şeklinde açıklamaktadırlar. Öğrencilerin % 51,25’i kursta uygulanan Kur’an dersleri ve temel dinî bilgiler programından memnun kaldıklarını belirtmektedir. Öğrencilerde davranış değişimi sağlama açısından düşünüldüğünde kurs programı, büyük oranda başarılı kabul edilebilir. Çünkü öğrencilerin % 21,25’i kurs sayesinde ibadet hayatlarının bir düzene girdiğini belirtmektedirler. Bunun dışında öğrencilerin kendi aralarında kurduğu olumlu ilişkiler de (% 18,75) diğer memnuniyet sebeplerindendir.

Tablo 14: Öğrencilerin Kursta En Fazla Hoşlandıkları Konular

Hoşlanılan Konular f %
Kur’an okumayı öğrenmek ve dinî bilgimi geliştirmek 41 51,25
İbadet hayatımın düzene girmesi 17 21,25
Arkadaşlarımla kurduğum olumlu ortam 15 18,75
Diğer 7 8,75

e. Ders Kitaplarının ve Yöntemlerinin Yeterlilikleri
Diyanet İşleri Başkanlığı, günün imkân ve koşulları çerçevesinde, temelleri Peygamberimiz (sav) dönemine kadar uzanan ve gelenekselleşen hafızlık eğitiminin daha etkili ve verimli olması için bazı çalışmalar başlatmıştır. Bu çerçevede, diğer Kur’an kursu programları gibi bir Hafızlık Eğitim Programını, çağdaş eğitim bilimlerinin verilerinden yararlanarak hazırlayacak bir komisyon oluşturulmuştur. Yine bu çalışmalar çerçevesinde Kur’an kurslarında takip edilmek üzere hazırlanan ve uygulamaya konulan öğretim programına uygun olarak “İnancım, İbadetim, Peygamberim, Ahlakım” adlı ders kitapları hazırlanmış, basımları yapılmış ve tüm Kur’an kurslarına ücretsiz dağıtımları gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan bu kitaplar bütün Kur’an kurslarında ders kitabı olarak okutulmakta ve Kur’an-ı Kerim dersi dışındaki bütün dersler bu kitaplardan takip edilmektedir.
Başkanlığın yayınladığı kitaplar öğrenciler açısından büyük oranda faydalı görülmüştür. Öğrencilerin % 31,25’i bu kitapları yeterli, % 41,25’i ise kısmen yeterli görmektedirler. Yetersiz görenlerin oranı % 22,5’tir. Bu durumda öğrencilerin yaklaşık % 72,5’i Başkanlığın yayınlamış olduğu bu eserleri yeterli görmektedir. Bu da Başkanlığın bu yöndeki çalışmasının büyük oranda amacına hizmet ettiğini göstermektedir.
Öğreticiler, Kur’an dersleri ve ezber dinleme dışındaki dersleri Başkanlığın hazırlamış olduğu bu eserlerden takip etmektedirler. Fakat hafızlık eğitimi konusunda Başkanlığın hazırladığı bir program bulunmamaktadır. Öğreticilerin büyük çoğunluğu (% 87,5), böyle bir programa ihtiyaç duyulmadığını belirtmişlerdir. Bu anlamda bağlayıcı olmayan sadece yol gösterici kısmi bir programın hazırlanabileceğini belirtmişlerdir.

Tablo 15: Öğrencilerin Başkanlıkça Hazırlanan ’Peygamberim, Kitabım, Ahlakım, İnancım’ Kitaplarından Memnuniyetleri

Ders Kitaplarının Yeterliliği f %
Kitaplar yeterlidir ve ihtiyacımı karşılıyor 25 31,25
Kısmen yeterli 33 41,25
Yetersiz 18 22,50
Başka kaynaklara başvurma ihtiyacı duyuyorum 4 5,00

Öğrencilerin ders kitaplarından memnuniyetinin en önemli göstergelerinden biri de öğreticilerin ders anlatım yöntemleridir. Çünkü ders kitapları ne kadar iyi ve seviyeli olursa olsun, öğreticiler tarafından uygun yöntemlerle desteklenmediği sürece amacına hizmet edemez. Öğrencilerin % 72,5’i öğreticilerin dersleri kendileriyle beraber katılımlı bir şekilde işlediklerini belirtmişlerdir. Bu, yine Başkanlığın eğitimin işlevleri konusunda belirledikleri hedeflere uygunluk göstermektedir. Çünkü modern eğitim anlayışı, öğrenci merkezli bir yaklaşımı gerekli görmektedir. Öğreticilerin çoğunun derslerini öğrencilerin katılımıyla işlemeleri, hem eğitim kalitesi hem de öğrencilerin iyi yetişmesi açısından olumlu gelişmelerdir. Bunun dışında hala klasik eğitim anlayışını (hocanın anlatıp öğrencinin dinlediği) sürdüren öğreticilerin de var olduğu (% 22,5) görülmektedir.
Resmi ders programı dışında öğreticilerin tamamı (% 100) ezberlettikleri sûrelerin anlamlarını genellikle öğrencilere anlattıklarını belirtmişlerdir. Öğreticilerin genel kanaati, programa bir ’Kur’an Meali’ dersinin eklenmesi yönündedir. Ayrıca öğrencilerin de bu yönde talepleri bulunmaktadır.

Tablo 16: Öğrencilerin Ders İşleniş Yöntemlerine Bakışı

Ders İşleniş Yöntemleri f %
Hoca anlatıp biz dinliyoruz 18 22,50
Dersi hocayla beraber katılımlı bir şekilde işliyoruz 58 72,50
Dersi destekleyen gezi programları düzenleniyor --- ---
Dersi desteklemek için Cd, video vs. kullanılıyor 1 1,25
Diğer 3 3,75

4. Kursta Öğretmen-Öğrenci İlişkileri
a. Öğrencilerin İdeal Öğretici Yaklaşımları
Kurs öğrencilerinin öğreticilerden beklentileri ve onlardan hangi yeterlilikleri görmek istedikleri eğitimin genel konularından biridir. Öğreticilerin, öğrencilerin bu yöndeki beklentilerini karşılayabilme dereceleri, eğitim programında başarıyı da beraberinde getirir. Bu anlamda bir öğretici, öğrencinin zihninde oluşturduğu örnek öğreticiye uyma derecesinde başarılı olur. Öğrencilerin ideal öğretici portresinde, en öncelikli kriterleri ’öğrenciyi sevme ve değer verme’dir. Bu % 42,5’lik bir oranla öğrencilerin en fazla arzuladıkları öğretici portresidir. Öğrenciler diğer kriterleri, bilgili olma (% 28,75), söz ve davranışlar arasında tutarlılık (% 15) ve anlatma-öğretme yeteneği (% 13,75) şeklinde sıralamışlardır. Öğrencilerin bu değerlendirmeleri, daha önce de değindiğimiz, öğreticilerin formasyon ihtiyaçlarına işaret etmektedir. Çünkü öğrencilerin sadece % 28,75’i öğreticilerden bilgili olmayı birinci öncelik olarak belirtmişlerdir. Diğer öğrencilerin tamamı (% 71,25) öğreticilerden formasyonel yeterlilik görmek istemektedirler.

Tablo 17: Öğrencilere Göre İdeal Bir Öğrenci Nasıl Olmalıdır?

Öğretici Özellikleri f %
Bilgili olmalı 23 28,75
Öğrenciyi sevmeli ve değer vermeli 34 42,50
Söz ve davranışlar arasında tutarlılık 12 15,00
Anlatma ve öğretme yeteneği 11 13,75

b. Öğreticilerin Hatalı Davranışlara Karşı Tavırları
Hafızlık Kur’an kursları, sadece Kur’an-ın ezberletildiği yerler değil, aynı zamanda dinî ve ahlaki eğitimin yapıldığı kurumlardır. Bu nedenle öğrencilerde görülen hatalı davranışlara karşı öğreticilerin tavırları ve problemleri çözme yöntemleri, öğrencilerin gelişimlerinde önemli bir yere sahiptir. Bu çerçevede öğreticilerin tamamı (% 100) öğrencilerle rahat diyalog kurduklarını belirtmişlerdir. Yine öğreticilerin büyük çoğunluğu (% 75) öğrencileri sevgi, ilgi ve takdir gibi manevi ödüllerle ödüllendirdiklerini belirtmişlerdir.

Tablo 18: Kurs Öğreticilerinin Öğrencileri Motive Etmeleri

Motivasyonda Kullanılan Yöntemler f %
Sevgi, ilgi, takdir gibi manevi ödüller veririm 6 75,00
Amaçlanan davranışa ikna etmeye çalışırım 1 12,50
Maddi değeri olan ödülleri veririm 1 12,25
Dayak cezası veririm --- ---

Öğrencilerin vermiş oldukları cevaplar, öğreticilerin ifadelerini doğrulamaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu (% 81,25) öğreticilerin hatalı davranışları, olumlu tepkilerle karşıladıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin % 31,25’i isim verilmeden genel öğüt verildiğini, % 28,75’i nazikçe uyarıldıklarını, % 21,25’i ise özel görüşmelerle ikna edildiklerini belirtmişlerdir. Bu olumlu durum, büyük oranda öğreticilerin kendi alanlarında deneyimli olmaları ve hayat tecrübelerinden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra bazı öğrenciler, hatalı davranışlar karşısında öğreticilerin kendilerine karşı geliştirdikleri tavırları beğenmemektedirler. Bu anlamda öğrencilerin % 18,75’i öğreticilerin kendilerini arkadaşlarının huzurunda azarlandıklarını ifade etmişlerdir.

Tablo 19: Öğrencilere Göre Kursta Hatalı Davranışta Bulunan Öğrenciye Yaklaşım

Yaklaşım Çeşitleri f %
İsim verilmeden genel öğüt veriliyor 25 31,25
Nazikçe uyarılıyor 23 28,75
Özel görüşme ile ikna ediliyor 17 21,25
Arkadaşlar huzurunda azarlanıyor 15 18,75

Öğrencilerin genelinin öğreticilerin disiplin anlayışlarından memnun olduğu görülmektedir. Bunda öğreticilerin öğrencilerle geliştirmiş oldukları ilişki etkili olmaktadır. Öğrencilerin % 82,5’i bir problemleri olduğunda kolaylıkla öğreticilere başvurduklarını belirtmişlerdir. Yine yüz yüze yapılan görüşmelerde, öğreticilerin % 50’si kurs dışında sürekli, kalan % 50’si ise genellikle öğrencileriyle ilgilendiklerini belirtmişlerdir. Bu veriler birlikte düşünüldüğünde, kurs ortamında sağlanan olumlu ilişkilerin, kurs dışında da sürdürüldüğü söylenebilir.
c. Kursun ve Öğreticilerin Öğrenci Davranışlarına Etkileri
Kursun öğrencilerin davranışları üzerindeki etkisi oldukça olumlu görünmektedir. Öğrencilerin kendilerinin verdikleri bilgilere göre, özellikle de ibadet hayatları üzerinde büyük değişiklikler olmuştur. Öğrencilerin % 76,25’i kursa geldikten sonra ibadet hayatlarının düzene girdiğini ve ibadet anlayışlarının güçlendiğini belirtmişlerdir. Bunda kursta ibadetlerin topluca ve belirli saatlerde yapılması, öğreticilerin bu konudaki telkinleri ve derslerde öğrendikleri bilgiler etkili olmuştur. Özellikle ibadetlerin belirli vakitlerde toplu yapılması, bu tür davranış eğitimi süreçlerini olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca öğrencilerin % 40’ı kursta kendilerini memnun eden en önemli konuların, Tablo: 14’te geçtiği gibi, ibadet hayatlarının düzene girmesi ve arkadaşlarıyla kurdukları olumlu ilişkiler olduğunu belirtmişlerdir.

Tablo 20: Kursun, Öğrencilerin İbadet Hayatı Üzerindeki Etkisi

Kursun Öğrencilerin İbadet Hayatını Etkileme Derecesi f %
Kuvvetlendirdi 61 76,25
Değiştirmedi 16 20,00
Zayıflattı 3 3,75

Öğreticilerin öğrencilerin davranış eğitimindeki başarılarından biri de zararlı ve kötü alışkanlıklarını gidermede kendisini göstermektedir. Öğrencilerin sigara kullanımlarına bakıldığında bu gerçek açığa çıkmaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu (% 72,50) sigara kullanmazken, % 18,75’i kursa geldikten sonra bu alışkanlıklarından vazgeçmişlerdir. Öğrencilerin % 3,75’i sigara kullanmakta fakat bırakmak için çaba sarf etmektedir. % 5’lik bir kesim ise bu alışkanlıklarını sürdüreceğini belirtmektedir. Bu oranlar ışığında, kurs öğrencilerinin hiçbirinin alkol kullanmadığı, % 8,75’inin sigara kullandığı ve bunların da bir kısmının bırakmaya çalıştığı düşünülürse, Kur’an kurslarının bu yönde toplumda büyük bir eğitici rol oynadıkları sonucuna varılabilir.

Tablo 21: Öğrencilerin Sigara Alışkanlığı

Öğrencilerin Sigara Kullanım Durumları f %
Hayır hiç kullanmıyorum 58 72,50
Önceleri kullanıyordum, kursa geldikten sonra bıraktım 15 18,75
Kullanıyorum fakat bırakmaya çalışıyorum 3 3,75
Kullanıyorum ve böyle devam edeceğim 4 5,00

d. Öğrencilerin Kendilerini Tanımlayışları
Eğitim uygulamalarının hedef kitlesi olan öğrencilerin bu eğitim süreci içerisinde kendilerini nasıl algıladıkları ve çevrelerinde gerçekleşen olumlu ve olumsuz koşullar içerisinde kendilerini konumlandırmaları önemli bir meseledir. Bu çerçevede öğrencilerin kendilerini konumlandırmaları, objektif görünmektedir. Çünkü öğrencilerin % 77,5 gibi büyük çoğunluğu hataları olmakla beraber iyi öğrenciler olduklarını belirtmişlerdir. Bu konumlandırma, öğrencilerin kendilerini tanımada olumlu yönde yol aldıklarını göstermektedir. Hem hatalı hem de iyi davranışlarının bulunduğunu ifade etmeleri, bilimsel anlamda objektif ve kendileriyle barışık bir yöntem geliştirdiklerini göstermektedir. Bunların dışında öğrencilerin % 20’si kendilerinin oldukça iyi öğrenciler olduklarını, geriye kalan % 2,5’lik bir kısım öğrenci ise iyi öğrenci olmadıklarını belirtmişlerdir.

Tablo 22: Öğrencilerin Kendi Algıları

Öğrencilerin Kendilerini Algılayış Şekilleri f %
Kesinlikle iyi ve örnek bir öğrenciyim 16 20,00
Hatalarım olmakla beraber iyi bir öğrenciyim 62 77,50
İyi bir öğrenci değilim 2 2,50

Bütün eğitim uygulamaları, bir şekilde insanların huzuru ve mutluluğunu hedefler. Bu amaca meşru bir şekilde ulaşan eğitim sistemleri, başarılı kabul edilir. İslam din eğitimi de aynı şekilde inananlarının hem dünya hem de ahiret mutluluğunu hedefler. İnsanların dünyadaki mutluluğu, kendilerini tanımaları, olumlu bir benlik anlayışı geliştirme ve bu sayede Yaratıcısıyla sağlıklı bir iletişim kurmasıyla mümkündür. Bu çerçevede hafızlık eğitimine devam eden öğrencilerin kendi değerlendirmeleri önem kazanır. Öğrencilerin % 52,5’i bazı sorunları olmasına rağmen mutlu olduklarını belirtmişlerdir. Çok mutlu ve huzurlu olanların oranı % 17,5’tir. Bu durumda öğrencilerin % 70’i kendilerini huzurlu ve mutlu olarak konumlandırmışlardır. Diğer öğrencilerin % 13,75’i kendilerini yalnız hissetmekte, % 7,5’i kendilerini kimsenin anlamadığını belirtmekte, % 6,25’i sıkıntı ve bunalım içinde olduklarını ifade etmekte ve % 2,5’i gelecek endişesi taşıdığını söylemektedir.

Tablo 23: Öğrencilerin Kendilerini Tanımlayışları

Öğrencilerin Kendi Konumlandırmaları f %
Çok mutlu ve huzurluyum 14 17,50
Bazı sorunlarım olmakla beraber mutluyum 42 52,50
Kendimi yalnız hissediyorum 11 13,75
Sıkıntı ve bunalım içerisindeyim 5 6,25
Kimse beni anlamıyor 6 7,50
Geleceğimden ümitsizim 2 2,50

Bu tabloda, kurs ortamında öğrencilerin genelinin (% 70) bazı problemleriyle beraber huzurlu oldukları gözlemlenmektedir. Bunda hem kurs ortamının hem öğreticilerin çalışmalarının hem de öğrencilerin beklentilerinin karşılanmasının etkili olduğu söylenebilir. Çünkü diğer sorulara verilen cevaplara bakıldığında öğrencilerin genelinin memnuniyetini görmekteyiz.

Sonuç ve Öneriler
Yaptığımız bu çalışma, Elazığ-Harput Hamdi Başaran Kur’an Kursu’nun eğitim sürecini, bu sürecin iyi işleyen ve aksayan yönlerini ve temel problemlerini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu çalışma neticesinde, Kursun öğrenci ve öğreticilerinin görüşleri doğrultusunda şu değerlendirmelerde bulunulabilir:
1. Öğreticilerin çoğunluğu hafızlığa başlama yaşı olarak 12-13 yaş grubunu önermektedirler. Fakat kursta mevcut öğrencilerin geneli 16-17 yaş grubundadır. Bu durum hafızlık eğitiminde ciddi bir problem oluşturmaktadır. Çünkü bu yaştaki öğrenciler, hayatlarının en coşkulu dönemlerini yaşamaktadırlar ve hafızlık gibi yoğun çalışma ve motivasyon gerektiren bir eğitimde istenilen düzeyde verim elde edememektedir. Bu nedenle kanuni düzenlemeler yoluyla öğrencilerin isteği doğrultusunda 12-13 yaş döneminde bulunan ilköğretim 6-8. sınıf öğrencileri, açık öğretim yoluyla sekiz yıllık zorunlu eğitimlerini tamamlarken, aynı zamanda bu süre içerisinde hafızlık eğitimini de yürütebilmelidir. Bunun sağlanabilmesi için, Kur’an kurslarına ilköğretim beşinci sınıfı tamamlayan öğrencilerin kayıtlarını mümkün kılan, aynı zamanda bu üç yıllık dönemi açık öğretim şeklinde tamamlayabilecek kanuni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu durum sağlandığı takdirde, hafızlık eğitiminde temel problemlerden biri olan eğitime başlama yaşı konusu çözülmüş olur.
2. Öğreticilerin tamamı pedagojik-formasyon eksikliklerinin olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca öğrencilerin de büyük çoğunluğu, aşırı derecede bilgili bir öğretici değil, anlatma ve öğretme yeteneği olan, aynı zamanda öğrencinin halinden anlayacak öğretici istemektedir. Bu nedenle öncelikli olarak Kur’an kursu öğreticiliğine atanacak eğitimcilerin, dinî bir yüksek okul veya fakülte mezunu olması gerekmektedir. Bunun sağlanması durumunda, bu yöndeki problemler belirli düzeyde çözülmüş olur. Bunun için kanuni düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Kur’an kursu öğreticiliğine atama koşullarına üniversite mezunu olma şartını getirmesi yeterlidir. Buna ek olarak öğreticiliğe atanacak kişilerin henüz görevlerinin başlangıcında en az altı aylık ’Tashih-i Huruf’ kurslarına tabi tutulması zorunlu bir ihtiyaçtır. Çünkü özellikle de Kur’an eğitiminde okul yılları boyunca farkında olunmadan birçok yanlış okuyuş yerleşmekte ve bunları yalnız başına düzeltme imkânı olmamaktadır. Ayrıca günümüzde uygulanan imam-hatip ve ilahiyat programı Kur’an-ı gerektiği gibi öğrenme ve anlamaktan oldukça uzaktır. Uygulanacak bu kurslar sayesinde, hem eksiklikler tamamlanacak hem de daha iyi öğrenme ve öğretme yöntemleri geliştirilebilecektir.
3. Hafızlık eğitiminin yoğun çalışma temposu, öğrencilerin sosyal faaliyetlerine büyük oranda izin vermemektedir. Bu nedenle bütün öğrencilerin katılımlarının sağlanacağı etkinlikler düzenlenebilir ve bu etkinlikler birer motive aracı olarak kullanılabilir. Bu çerçevede aylık ve yıllık toplu etkinlikler (gezi, tenis yada futbol turnuvaları vb.) düzenlenerek öğrencilerin motivasyonları canlı tutulabilir.
4. Hafızlık eğitiminden sonra herhangi bir üniversiteye devam etme düşüncesi, araştırmamızın yapıldığı kursta oldukça yüksek bir düzeydedir. Bu hedefi daha da yükseltmek için, öğrencilere ve öğreticilere yönelik rehberlik faaliyetleri düzenlemede fayda görünmektedir. Bu anlamda belirli dönemler içerisinde eğitim ve rehberlik uzmanları tarafından bilgilendirici ve yönlendirici seminer ve konferanslar düzenlenebilir.
5. Hafızlık eğitimi 2-3 yıl gibi uzun bir süreyi gerektirmektedir ve bu dönemin büyük bölümü, hafızlığa yönelik ezber faaliyetleriyle geçmektedir. Kurs öğrencilerinin özellikle de dinî bilgilerini arttırma ve ibadet hayatlarını düzene koyma gibi yönlerde gelişme sağladıkları gözlemlenmektedir. Bir arada geçirilen bu uzun süre, hafızlık eğitiminin yanı sıra etkili bir davranış eğitimi süreciyle desteklenebilir. Bunun için ders programlarında Kur’an-ı Kerim dışındaki diğer dersler saat olarak arttırılabilir. Buna ek olarak Başkanlığın hazırladığı eğitim materyallerinin de yeniden gözden geçirilerek içerikleri zenginleştirilebilir ve bu eserler öğrencilerin gelişim seviyelerine uygun bir şekilde düzenlenebilirler.
6. Kur’an kurslarında uygulanan program üzerinde bazı kısmi değişiklikler yapılarak bu program daha verimli hale getirilebilir. Ayrıca kurs öğreticilerinin çoğunluğu tamamen bağlayıcı bir hafızlık programının olmayacağını belirtmişler ve yol gösterici kısmi bir programın hazırlanabileceğini söylemişlerdir. Bu çerçevede Başkanlığın, tavsiye niteliğinde bir ’Hafızlık Eğitim Programı’ hazırlaması, hafızlık eğitimi açısından faydalı görünmektedir. Bu programa diğer temel derslerin dışında mutlaka ’Kur’an Meali’ dersi konmalı ve öğrencinin ezbere başlamadan önce mutlaka Kur’an-ın tamamının mealini okuması sağlanmalıdır.


SPOTLAR

* Yrd. Doç. Dr., Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi

1 Başkurt, İrfan, Din Eğitimi Açısından Kur’an Öğretimi ve Yaz Kur’an Kursları, Dem Yay., İstanbul 2007, s.23.
2 Nasr, S.Hüseyin, Islamic Science: an Illustrated Study (İslam ve Bilim) (çev. İlhan Kutluer) İstanbul 2006, s.5; Attas, Nakıb, İslam ve Sekülerizm (çev. Selahattin Ayaz), Pınar Yay., İstanbul 1994, s.99.
3 Peygamberimize ilk vahiy, Kur’an-ı okumayla ilgilidir. ’Oku’ emri, Kur’an-ı ve Kur’an-ın yol gösterdiklerini okumakla ilgilidir. Yüce Allah, bizlere üç kitap sunmuş ve bu üç kitabın okunmasını, öğrenilmesini ve araştırılmasını istemiştir. Bu kitaplardan biri tabiat kitabı, diğeri insan kitabı bir diğeri de Kur’an-ın bizzat kendisi olmaktadır. Bkz., Bayraklı, Bayraktar, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, Bayraklı Yay., (2. baskı), İstanbul 2007, C.21, s.231; Said Cevdet, Oku Kerem Sahibi Rabbinin Adıyla (çev. Abdullah Kahraman), (2. baskı), Pınar Yay., İstanbul 2002, s.30-33; Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Selam Yay., Konya 1988, s.17-18.
4 Buhari, Edeb, 70; Fedailu’l-Kur’an, 21; İbn Mace, Mukaddime, 16; Menasik, 86; Ebu Davud, Fedailu’l-Kur’an, 2; Menasik, 56; Darimi, Mukaddime, Fedailu’l-Kur’an, 1.
5 Öymen, R.; Dağ, M., İslam Eğitim Tarihi, Meb. Yay., Ankara 1974, s.5; Ayrıca bkz., Bilgin, Beyza, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Gün Yay., Ankara 1998, s.12.
6 “Bundan böyle sana Kur’an okutacağız da sen unutmayacaksın.”, A’la, 87/6: Zamehşeri, bu ayetin yorumunda, Peygamberimizin inen ayetleri hızlıca okuduğu ve bunun üzerine Allah-u Teala’nın hızlı okumaması gerektiğini, çünkü onu hafızasına yerleştirmenin kendi işi olduğunu ifade eder., Zamehşeri, Muhammed b. Ömer, el-Keşşaf (thk. Muhammed Muavvid), Riyad, 1998, VI, s.367.
7 Bozkurt, Nebi, “Hafız” Mad., Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1997, XV, s.76; Komisyon, Kuruluşundan Günümüze Diyanet İşleri Başkanlığı, s.637; ayrıca bkz., Şibli, Mevlana, Büyük İslam Tarihi (çev. Ömer Rıza Doğrul), Eser Neşriyat, İstanbul 1977, C.I, s.157.
8 Bozkurt, agm., s.76.
9 Kazıcı, Ziya, Osmanlı’da Eğitim Öğretim, Bilge Yay., İstanbul 2004, s.134
10 Ayhan, Halis, Türkiye’de Din Eğitimi, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Yay., İstanbul 1999, s.474.
11 Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Kursları İle Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği ve Kur’an Kursları Yönergesi, Ankara 2002, s.4. Aydın, M. Şevki, “Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülen Eğitim Hizmetlerini Yeniden Düşünmek”, Yarınlar İçin Düşünce Platformu ’Türk Milli Eğitim Sisteminde Din Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu’, Ankara 2-3 Mart 2005, 42-43; Ayrıca Kur’an Kursları, hedef kitlesine, Kur’an-ı Kerimi yüzünden okumayı öğretme ve temel dinî bilgileri vermenin yanında milli birlik ve beraberliği kazandırıcı, sevgi, saygı ve dostluk bağlarını güçlendirici, vatan, millet, bayrak, sancak, şehitlik gazilik gibi milli değerleri kazandırıcı, bir arada yaşama ve sorumluluk bilinci oluşmasına katkıda bulunan kurumlardır. Bkz., Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Kursları Öğretim Programı, Ankara 2004, s.1; Buyrukçu, Ramazan, Din Görevlisinin Mesleği Temsil Gücü, Dib. Yay., Ankara 1995, s.73-76.
12 http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dinegitimi/dinegitimi.asp., (10.12.2008)
13 Cebeci, Suat; Ünsal, Bilal, Hafızlık Eğitimi ve Sorunları, Değerler Eğitim Dergisi, (4) 11, İstanbul 2006, s.32.