Makale

Dini ve Sosyal Hayata Katılım Projesi Olarak Cami Dersleri

DİNÎ VE SOSYAL HAYATA KATILIM PROJESİ OLARAK CAMİ DERSLERİ

İrfan BAŞKURT*

Özet:
Bu makalede Pendik Müftülüğünün görev bölgesindeki hanımların katıldığı “Cami Dersleri” ile ilgili yapılan deneysel bir araştırma ve bu araştırmanın sonuçları üzerinde durulmaktadır. Makale, başta giriş olmak üzere, araştırmanın konusu, amacı, problemi, önemi ve metodolojisinin ele alındığı bölümler (I-II), cami derslerinin yasal dayanağı ve içeriği (III), bulgular ve yorum (IV) ile sonuç ve değerlendirme bölümlerinden oluşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Cami Dersleri, Kur’an Kursu Öğreticiliği, Temel Dinî Bilgiler, Türkçe Okuma-Yazma.

Mosque Classes:
“A Project On Participation To Religious And Social Life”
Abstract:
In this article, research about the “mosque lectures” which women in region of Pendik Muftiate attend and its results have been presented and examined. This article consists of; firstly the introduction part, the subject, object, problem, importance and methodology of the research (I-II), the legal basis of mosque classes and their contents (III), findings and comments (IV), and conclusion and assessment parts.
Key Words: Mosque Classes, Teaching in the Qur’an Courses, Basic religious Knowledge, Turkish Literacy.

Giriş:
Ülkemiz nüfusunun yarısı kadınlardan oluşmaktadır.1 Devlet İstatistik Enstitüsünün 2000 yılı araştırma sonuçlarına göre 6 yaş ve yukarısı okuma yazma bilmeyen hanımların oranı %19,36, ilkokul mezunu olanların oranı ise %37,22’dir. Lise mezunlarının yüzdesi 10,58 iken, üniversite mezunu olanların oranı sadece %3,92’dir. Erkek nüfusun okur-yazar oranı ise %93,85’tir. Okur-yazar olmayan 6 yaş ve üzeri erkeklerin oranı %6,15 iken, ilkokul mezunu olanların yüzdesi 36,85’tir. Erkek nüfus arasında lise mezunu olanların oranı %16,14, üniversite mezunu olanların yüzdesi ise 6,58’dir.2
İstanbul’da yaz Kur’an kurslarıyla ilgili aralarında Pendik ilçesinin de bulunduğu 11 ilçede yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre İstanbul’da okuma-yazma bilmeyenlerin oranı erkeklerde ortalama %3, kadınlarda ise %9’dur.3 Ancak Tablo II’de de görüleceği üzere, özel olarak ele alındığında Pendik ilçesinde cami derslerine katılan hanımlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranının çok yüksek olduğu görülmektedir.4 Pendik ilçesi özelinde ve ülkemiz genelinde okur-yazar olmayan nüfusun bu denli yüksek oluşu, eğitim düzeyinin ilköğretim seviyelerinde kalmış olması, özellikle son yıllarda dinî ve millî niteliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan sözel kültürün yerini yabancı ve yozlaşmış bir televizyon kültürünün almasıyla önemli bir problem haline gelmiştir. Bu durum, özellikle kız çocuklarını eğitmeyen toplumlar için çok daha ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Hiç şüphesiz bir toplumda eğitim düzeyinin yüksek olması bireysel ve sosyal problemlerin çözümü için tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte eğitim ve öğretimin içerik ve niteliği de ayrı bir önem taşımaktadır.
Ülkemizde kız çocuklarının okutulmaması yönündeki anlayış, son yıllarda önemli ölçüde değişmiştir. Ancak, geçtiğimiz son on yılda yürütülen okuma-yazma kampanyalarıyla ciddi aşamalar kaydedilmesine rağmen, hâlâ arzu edilen sonuçlara ulaşılamamıştır. Çocukların eğitimi ve hayata hazırlanmaları açısından erkeklerin de eğitimli olmaları, en az hanımlar kadar önemlidir. Ancak, ülkemizdeki yaygın olan geleneğe göre çocuklar genellikle annelerinin yanında kalmaktadırlar. Dolayısıyla hanımların sosyo-kültürel açıdan yeterli bir donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Bu çerçevede Pendik Müftülüğünün Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumayı öğretmek ve temel dinî bilgiler kazandırmak maksadıyla yetişkin hanımlar için açmış olduğu cami dersleri, önemli görevler icra etmektedir. Ayrıca dinî ve sosyal etkinliklerle birlikte Türkçe okuma-yazma öğretilmesi, cami derslerinin önemini daha da artırmaktadır.
I. ARAŞTIRMANIN KONUSU, AMACI, PROBLEMİ VE ÖNEMİ
Araştırma, İstanbul’un Pendik ilçesinde her yaştan hanıma yönelik olmak üzere açılan “Cami Dersleri”ni konu edinmektedir. Araştırmanın amacı, ilçe müftülüğünün gözetiminde hanımlara yönelik olarak başarıyla yürütülen cami dersleri ile ilgili faaliyetleri yerinde görmek, elde edilen sonuçları ilgili bilim çevreleri, konunun doğrudan muhatabı Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanlığa bağlı diğer birimlerle paylaşmaktır.
Giriş kısmında da belirtildiği gibi, Türkiye’de hanımların okur-yazar olma oranları erkeklere göre daha düşük seviyede kalmıştır. Bu durum genel eğitim açısından olduğu gibi, din eğitimi açısından da benzerlikler göstermektedir. Zira erkekler başta günlük namazlar olmak üzere, dinî gün ve geceler ile diğer dinî etkinliklerde cemaate katılmakta, yapılan çeşitli vaaz ve sohbetleri dinleyebilmektedir. Fakat yaygın uygulamalar gereği kadınlar bu etkinliklere çoğu defa katılamamakta ve kendilerini gereği gibi yetiştirip yenilemekten mahrum kalmaktadırlar. Bu durumu bir problem olarak ele alan araştırmamız, bu eksikliğin giderilmesinde cami derslerinin önemli roller üstlendiğini savunmaktadır.
Şehir hayatına katılan ve genellikle yeni yerleşim bölgeleri ile şehirlerin varoşları olarak tabir edilen dış mahallelerinde yerleşen ailelerin yeni ortamlarına alışmakta zorlandıkları sosyolojik bir vakıadır. Özellikle ev hanımlarının yeni yerleşim bölgelerinde kendilerini çok yalnız hissettikleri, şehir hayatına alışmakta zorlandıkları, gerek örf ve âdetler, gerekse şehir hayatının özel şartlarını kabullenme ve uyum sağlama konularında birçok sıkıntılarının olduğu araştırmamızın da tespitleri arasındadır. Diğer yandan, göç yoluyla şehire gelenlerin sosyal statü açısından -en azından bir kısmının- geldikleri yerlerde itibarlı bir konumda iken yeni yerleşim mekânlarında aniden itibarlarını kaybedip “öteki” konumuna düşmeleri kendilerinde itilmişlik psikolojisi geliştirmektedir. Bu durum onları kendi içlerine kapatmakta; dolayısıyla başkalarıyla iletişim kurmalarına engel olmaktadır. Bu sebeple birçok hanım gerilim yaşamakta ve depresyon rahatsızlığı çekmektedir. Bu göçmen aileler bazen kaybettikleri statü ve konumlarını çocukları üzerinden gerçekleştirmeye çalışmakta; onlara baskı yapmaktadırlar. Ayrıca okula devam eden ve sosyal çevresi genişleyen çocuklarıyla iletişim kurmakta sıkıntı yaşayan bazı ailelerin bu sebeple aile içi huzursuzluk yaşadıkları da bir gerçektir.
Göç edenler geldikleri yer ile şu an yaşadıkları yer arasında gelişmişlik düzeyi ve imkânlar açısından bir mukayese yaptıklarında pek fark görmemekle birlikte topluma katılmakta zorlanmaktadırlar. Fakat İstanbul gibi büyük bir şehirde doğup büyüyen, ancak hâlâ Anadolu’daki küçük bir yerleşim yerinden farksız ortamlarda yaşayan gençler, bu farkı rahatlıkla görebilmektedirler. Bu durum gençlerde aşağılık duygusu, gerilim ve hoşnutsuzluk meydana getirmektedir. İşte bu çalışma, bütün bu ve daha birçok sosyolojik sebepten dolayı kendilerini hapsoldukları evlerinden dışarı çıkartan, sosyal hayata katan ve birçok yeni arkadaşla iletişim kurmalarını sağlayan cami derslerine devam eden hanımların durumlarını ele almaktadır.
Pendik ilçesinde 2004 yılından beri “Cami Dersleri” adı altında yürütülen çalışmalarda, çok sayıda kadın, camilerde açılan kurslara katılmaktadır. Aşağıda “Bulgular ve Yorum” adlı başlık altında da ifade edileceği gibi, söz konusu dersler, bölgedeki 20-70 yaş arasındaki birçok hanımın psikolojik, sosyal ve ailevi hayatlarında büyük değişim ve dönüşüme yol açmıştır. Dolayısıyla söz konusu araştırma ve inceleme, alanında ilk olması bakımından önem arz etmektedir. Bu açıdan elde edilen bilgi ve bulguların, derslerin ülkemizin diğer bölgelerinde de uygulanıp yaygınlaştırılması halinde yol gösterici bir nitelik taşıyacağı düşünülmektedir.
II. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ
Araştırma, hanımlar için açılan cami dersleriyle sınırlı olup erkek vatandaşlar için aynı isimle açılan ve özellikle akşamları yapılan dersleri kapsamamaktadır. Araştırmanın evrenini söz konusu ilçede derslerin açıldığı camiler ve bu camilerde derslere katılan yetişkin hanım öğrenciler oluşturmaktadır. Bu manada Pendik müftülüğüne bağlı 34 camide “Cami Dersleri” adıyla “Kur’an Öğretimi ve Temel Dini Bilgiler Kursu” açılmıştır. Kurslara derslerin başladığı 2004-2005 Eğitim-Öğretim yılında fizikî şartların olumsuzluğu, din görevlisi temininde yaşanan sıkıntılar, ekonomik ve sosyal imkânların temini ile ilgili bir takım sıkıntılar yüzünden sadece 150 hanım öğrenci katılmıştır. Bu sayı, söz konusu noksanların giderilmesi sonucunda 2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında 1500, 2006-2007 yılında ise 1643 olmuştur. Bölgede artık yaygın hale gelen bu kursların öğrenci sayıları 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılında 2288 kişiye ulaşmıştır. Buna göre son dört yılda cami derslerine katılan hanım öğrencilerin sayısı 5550’dir. Diğer yandan derslere katılan her hanım derslerde öğrendiklerini evlerinde eşlerine, çocuklarına, komşu ve akrabalarına da anlatmaktadır. Buna göre, son dört yılda ortalama -anne ve baba dâhil- beş kişilik bir aileyi ele aldığımızda, cami dersleriyle verilen mesajın yaklaşık 15 bin kişiye ulaştığını söylemek mümkündür. Hal böyle olunca cami derslerinin ne denli önemli görevler ifa ettiği daha iyi anlaşılmaktadır.
Araştırmanın örneklemini yukarıda belirtilen camilerde 2007-2008 yıllarında açılan cami derslerine katılan ve tesadüfî örneklem yöntemine göre seçilen hanım öğrenciler, öğreticiler ve ilçe müftüsü oluşturmaktadır. Araştırmada alan araştırması yöntemlerinden biri olan birebir/yüz yüze konuşma tekniği kullanılmıştır. Bu çerçevede derslere katılan öğrenciler, din görevlileri ve derslerin birinci derecede sorumlusu olan ilçe müftüsü ile yüz yüze görüşülüp konuşulmuştur. Karşılıklı görüşmeye esas olan öğrencilerin sayısı 150, din görevlilerin sayısı ise 8 bayan ve 7 erkek öğretici olmak üzere 15’dir.
III. DERSLERİN YASAL DAYANAĞI VE İÇERİĞİ
Cami dersleri, Diyanet İşleri Başkanlığının “Kur’an Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliğinin ikinci kısım, yedinci bölümünde yer alan 33. maddeye dayanılarak açılmaktadır. “Camilerde Kur’an Eğitimi” başlığı altında yer alan söz konusu maddede “Kurs bulunmayan veya bulunup da ihtiyaca cevap veremeyen yerlerde il veya ilçe müftüsünün teklifi, il veya ilçe Milli Eğitim Müdürlüğünün uygun görüşü ve mülki amirin onayı ile camilerde Kur’an eğitimi verilebilir” denilmektedir. Maddede yer alan diğer hususlara göre, “Kur’an Eğitimi ve Temel Dini Bilgiler” almak isteyen şahıslar bir dilekçeyle müftülüklere başvuracaklardır. Durum, gerekli alt yapının hazır olması ve müftülüklerin uygun görmesi halinde mülkî amirin oluruna sunulmaktadır. Milli Eğitim Müdürlüklerinin eğitim ve öğretim verilebilmesi için gerekli fiziki ve sağlık şartlarının uygunluğu yönündeki olumlu raporu, derslerin açılabilmesi için ön şartlar arasında bulunmaktadır. Dersler, ilgili caminin resmî din görevlisinin nezaretinde gerekli şartları haiz bir görevli veya bizzat din görevlisi tarafından verilmektedir. Resmi din görevlisinin haricindeki görevlilerin, Diyanet İşleri Başkanlığının açmış olduğu sınavı kazanarak “Stajyer Kur’an Kursu Öğreticiliği Belgesi”ni almış olmaları gerekmektedir.5 Bu görevlilerin ücreti ve diğer sosyal hakları ilgili caminin derneği tarafından karşılanacaktır. Ders verecek olan görevlilerden ilgili camide açılan dersleri vermek istediğine dair bir dilekçe ile diploma sureti, nüfus cüzdanı örneği, sabıka kaydı ve ikametgâh ilmühaberi alınmaktadır. Haftada beş gün 09.00-11.00 saatleri arasında veya günün uygun görülen diğer saatlerinde verilen derslerin içeriğini Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okuma ve temel dinî bilgiler oluşturmaktadır. Ancak Pendik müftülüğü, bu derslere ilave olarak Türkçe okuma-yazma dersleri ile vaazlar, dinî sohbetler ve bölgede düzenlenen konferanslara katılmayı da programa almıştır.
Yukarıda atıfta bulunulan yönetmelik ve söz konusu yönetmeliğin çerçevesini çizdiği içerik dışında, aşağıda sıralanan konuların derslere ilave edilmesiyle programın içeriği daha da zenginleştirilmiştir:
• Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okuma ve temel dinî bilgiler,
• Namazı doğru kılabilmek için bazı sure, dua ve ayetlerin ezberlenmesi,
• İbadetlerin yerine getirilişi ile ilgili bilgiler vermek, konuyla ilgili pratikler yapmak,
• İman ve itikat esasları,
• Tecvit kuralları,
• Sure, ayet ve hadis mealleri okuma.
Ayet ve hadis meallerinin okunmasını çok faydalı bulan hanımlar, ayet ve hadislerin kendilerine davranışlarının örneğini ve ölçüsünü verdiğini; dolayısıyla onlara bakarak kendilerini düzelttiklerini söylemektedirler. Yanlış bir şey yaptıklarında ayet ve hadislerden öğrendikleri akıllarına gelmekte, hemen çirkin ve kötü işlerden vazgeçmektedirler. Hanımlar, “Kur’an meali ve hadislerden dinlerini kaynağından öğrendiklerini ve Allah’ın gönderdiği mesajı anlamış olduklarını” belirtmektedirler.6
• Ayet ve hadisler ışığında günlük hayata yönelik ahlaki konular,
• Hz. Peygamberin hayatı (siyer),
• Türkçe okuma-yazma.
Cami derslerine katılanlara Türkçe okuma-yazma dersleri verilmesi kursları çok daha cazip hale getirmekte ve böylece okuma yazma bilmeyenler bu yöndeki açıklarını da kapatmış olmaktadırlar.
• Vaaz ve sohbetler.
Vaaz ve sohbetlerde iman, ahlak, aile ilişkileri, anne-baba ve çocuk hakları, eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları, israf, tasarruf, çalışkanlık, şefkat, merhamet, af, bağışlama, hayır ve iyilik yapmak, akraba ziyaretleri, okumanın önemi, temizlik, dedi-kodu ve gıybet gibi fiillerin çirkinliği gibi alanlarda çok değişik konulara yer verilmektedir. Bu vaaz ve sohbetler hanımların yetişmeleri ve sosyal hayata katılmaları açısından çok önemli katkılar yapmaktadır. Cami derslerinin bu tür uygulamalarla desteklenmesi, derslerin hem amaçlanan hedeflerine ulaşılmasını, hem de çerçevesinin genişletilmesini sağlamaktadır.
• Hadis ezberleme, ilahi söyleme, şiir ve İstiklal Marşı okuma yarışmaları.
Ayet ve hadis meali okumanın dışında kursların açıldığı bazı camilerde çok değişik konuları içeren 70’e yakın hadis ezberletilmiş ve ezberleyenlere çeşitli ödüller verilmiştir. Ancak ezberletilen hadislerin listesine bakıldığında seçilen hadislerin büyük bir kısmının hanımların bireysel ve sosyal hayatına katkı yapacak, onları geliştirip yetiştirecek nitelikten uzak olduğu görülmektedir. Dolayısıyla hadislerin seçiminde bilinçli bir seçim yapılmadığı, ilgili ve ilgisiz bir takım hadislerin seçildiği anlaşılmaktadır.
• Dinî gün ve gecelerde çeşitli kutlamalara katılmak ve görev almak,
• Müftülük ve diğer sivil kuruluşlar tarafından düzenlenen çeşitli dinî ve sosyal içerikli konferanslara katılmak: Söz konusu konferanslarda dinî, tarihi ve sosyal içerikli konular başta olmak üzere milli ve manevi değerler, kandiller, gençlerle ilgili konular ve aile içi ilişkiler gibi çok değişik konulara yer verilmektedir.
• Sağlıkla ilgili bilgiler vermek: Hanımlar, doktor ve sağlık memurları kendilerine verilen genel sağlık bilgileri, ağız ve diş sağlığı, temizlik ve kadınların özel halleriyle ilgili bilgilerden çok memnun olduklarını ifade etmektedirler.
• Ev sohbetleri düzenlemek: Zaman zaman hocalarının da katıldığı ev sohbetlerinde hanımlar Kur’an okuyup ilahiler söylemekte, hadis kitapları okumakta ve ahirete intikal eden yakınlarına dualar okumaktadırlar.
• Çeşitli dinî kitaplar hediye etmek: Bu kitapları okuduklarını ve çok faydalı bulduklarını belirten hanımlar, bilmedikleri birçok hususu bu kitaplardan öğrendiklerini söylemektedirler.
• Çevredeki fakirleri belirleyip onlar için yardım kampanyaları düzenlemek.
• Kermesler düzenlemek: Hanımlar düzenledikleri kermeslerle evlerinden getirdikleri her çeşit eşya, çeyiz malzemeleri, bölgesel yemekler ve yardım severlerden aldıkları değişik eşyaları satarak elde ettikleri gelirleri muhtaçlara dağıtmaktadırlar. Bunlar arasında hastalar, yangın ve sel gibi felaketlere uğrayanlar, öğrenciler ve evlenecek olan fakir gençler de bulunmaktadır.
• Geziler düzenlemek: Cami derslerine katılan hanımlar din görevlilerinin önderliğinde başta Eyüp Sultan ve Hırka-i Şerif camileri olmak üzere Çanakkale şehitliği, Konya-Mevlana ve Edirne-Selimiye Camii gibi tarihi mekânları ziyaret etmektedirler. Bu ziyaretler hanımlarda hem tarih şuuru geliştirmekte, hem de manevi duygularını pekiştirmektedir.
• Piknik gezileri yapmak: Hanımlar bu tür gezileri eğlenceli ve aynı zamanda çok faydalı bulmaktadırlar. Çünkü bu gezilerde sadece yenilip-içilmemekte, bununla birlikte çeşitli konularda sohbetler de yapılmaktadır. Böylece hem yeni bilgiler elde edilmekte, hem de stres atılarak rahatlanmaktadır.
• Takdir ve teşekkür belgeleri ile yıl sonunda karne vermek.
Takdir ve teşekkür belgeleri yanında yıl sonunda karne ve değişik hediyeler almanın kendilerine yüce duygular yaşattığını belirten hanımlar, bu uygulamanın kendilerine ayrı bir sorumluluk yüklediğini ifade etmektedirler. Böylece hem geçmişte sahip olamadıkları diplomanın verdiği eziklikten kurtulmakta, hem de yaptıkları işin değerli olduğu sonucuna varmaktadırlar.
Bütün bu ve benzeri konular göstermektedir ki, cami derslerine katılan hanımlar sadece dinî konularda değil, sosyal ve sağlıkla ilgili diğer alanlarda da bilgilendirilmektedirler. Bunların da ötesinde cuma ve diğer günlük namazlarda cemaate katılarak namazlarını kılmakta, okunan Kur’an-ı ve bazı camilerde namaz öncesi ve sonrasında yapılan vaaz ve sohbetleri dinlemektedirler. Böylece hem eğitim yapmakta, hem de bu uygulamalar onlarda -kendi ifadeleriyle- “özgür bir birey olma, kendine güvenme ve sosyal hayata katılma bilinci” geliştirmektedir.
IV. BULGULAR VE YORUM
A. Din Görevlilerinin Eğitim Durumları
Pendik’te 34 camide açılan cami derslerine katılan din görevlilerinin çoğunluğunu İmam-Hatip Lisesi mezunları oluşturmaktadır (28 kişi). Bunun dışında kalan diğer din görevlilerinin 3’ü İlahiyat Fakültesi, diğer 3’ü ise İlahiyat Ön Lisans Programı mezunudur. Din görevlilerinin ifadelerinden ders verecek olan görevlilerin yüksek tahsil yapmış olmalarının gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Görevliler, özellikle Psikoloji, Din Psikolojisi, Gelişim Psikolojisi, Sosyoloji ve Din Sosyolojisi gibi alanlarda yetersiz olduklarını ifade etmişlerdir.
B. Derse Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri
1. Doğum Yerleri
Tablo I’de de görüleceği üzere, cami derslerine katılan hanımların %26,6’sı Pendik’te, %73,3’ü Pendik dışında doğmuştur. Pendik dışında doğanların ise neredeyse tamamının Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinden göç yoluyla Pendik’e geldikleri belirlenmiştir.
Tablo I: Cami Derslerine Katılanların Doğum Yerleri

Seçenekler S %
Pendik’te doğanlar 40 26,6
Pendik dışında doğanlar 110 73,3
Toplam 150 ~100

2. Yaş
Tablo II’nin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, cami derslerine 15-70 arası her yaştan hanım katılmaktadır. Derslere katılanların 26-65 yaş arasında yoğunlaştıkları görülmektedir. Söz konusu yaşlar arasında da 45-55 yaş arasındaki hanımların (%31,2) derslere daha fazla rağbet ettikleri anlaşılmaktadır.
Tablo II: Cami Derslerine Katılanların Yaş Durumları

Yaş S %
15-25 8 5,3
26-35 21 14
36-45 31 20,6
46-55 47 31,2
56-65 32 21,3
66-70 11 7,3
Toplam 150 ~100

3. Eğitim
Cami derslerine katılan hanımlar arasında okur-yazar olmayan hanımların fazla oluşu (%22,0) dikkat çekmektedir (Bkz. Tablo III). Kendileriyle yaptığımız görüşmeler sırasında bu hanımların okur-yazar olmamaktan büyük üzüntü duydukları anlaşılmıştır. “Okur-yazar olmamalarının kendi suçları olmadığı” yönündeki ifademiz üzerine görüş beyan eden birçok hanımın, kendilerini okutmayan büyüklerine teessüf ettikleri anlaşılmıştır. Ancak kendi deyimleriyle “sözlerin en güzeli ve en kıymetlisi olan Kur’an okumayı ve buna ilave olarak Türkçe okuma-yazmayı öğrenerek bu açıklarını kapattıklarını” belirten hanımlar, özellikle Kur’an kurslarında açılan cami dersleriyle birlikte kendilerine Türkçe öğretilmesinden ziyadesiyle memnun olduklarını dile getirmişlerdir. Bu şekilde hem Kur’an-ı hem de Türkçe okuma-yazma öğrenen hanımlar, üzerlerinde taşıdıkları ve kendilerini mahcup eden cahillik ezikliğinden kurtulduklarını; artık insanlar arasında daha emin ve alnı açık bir şekilde yürüdüklerini belirtmişlerdir.
Derslere katılan ve yaklaşık %16 oranında bir yekûn teşkil eden “okur-yazar” hanımların okuma yazmayı kendi gayretleri, cami dersleri ve Milli Eğitim Bakanlığının kampanyaları sırasında öğrendikleri anlaşılmıştır. Cami derslerine katılan hanımlar arasında ilkokul mezunu olanların oranı %44,6’dır7 (Bkz. Tablo III). Tablo III’ün incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, derslere katılan hanımların okur-yazar olmayanların dışında büyük çoğunluğunu ilkokul mezunu hanımlar oluşturmakta, ortaokul ve lise mezunlarının oranı ise oldukça düşük kalmaktadır. Derslere katılan hanımlar arasında %6,6 oranında üniversite mezunu hanımın olması ise dikkat çekmektedir.
Tablo III: Kursa Katılanların Eğitim Durumları

Eğitim Durumu S %
Okur-yazar değil 33 22,0
Okur-yazar (Okul dışı) 24 16,0
İlkokul 67 44,6
Ortaokul 8 5,3
Lise 6 4,0
2 yıllık yüksek okul 2 1,3
Üniversite 10 6,6
Toplam 150 ~100

4. Meslekî Durum
Cami derslerine katılanların mesleki durumlarıyla ilgili sorularımıza hanımların %92,3’ü “ev hanımı” cevabını vermiştir. Tablo IV’de de görüleceği üzere, derslere katılanlardan emekli (%6,0) ve serbest meslek sahibi (%2,0) olanların oranları oldukça düşük kalmaktadır. Bu durumda cami derslerine katılanların büyük bir çoğunluğunun ev hanımı ve yukarıda geçtiği üzere %82,6 nispetle ilkokul ve ilkokul mezunu olmayan hanımların oldukları anlaşılmaktadır. Buna göre cami dersleri sosyal çevresi en geniş anlamda evi ve mutfağı olan hanımları evlerinin dışına çıkartmakta, sosyal hayata katmakta ve ev işlerinin dışındaki faaliyetlerini çeşitlendirmektedir.
Tablo IV: Kursa Katılanların Mesleki Durumları

Meslekî Durum S %
Serbest Meslek 3 2,0
Emekli 9 6,0
Ev Hanımı 138 92,0
Toplam 150 ~100

5. Ekonomik Durum
Araştırma sonuçlarına göre cami derslerine katılanların geneli orta ve ortanın altında bir ekonomik gelire sahiptir. Tablo V’de de görüleceği üzere, hanımların % 80’i aylık gelirlerinin 0-750 YTL arasında olduğunu belirtirken, %15,3’ü 750-1.000 YTL arasında olduğunu söylemiştir. Derslere katılanlar arasında 1.000 YTL ve üzeri geliri olduğunu söyleyen katılımcıların oranı ise sadece %4,6’dır.
Buraya kadar ortaya konulan verilerden hareketle söylemek gerekirse, cami derslerine ağırlıklı olarak sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik durumları vasat ve vasatın altında bulunan hanımlar katılmaktadır. Bu açıdan cami derslerinin belirtilen düzeydeki hanımlara özellikle sosyo-kültürel açıdan önemli hizmetler götürdüğünü söylemek mümkündür.
Tablo V: Kursa Katılanların Ekonomik Durumları

Aylık Gelir (YTL) S %
0-750 120 80,0
750-1.000 23 15,3
1.000 YTL ve üzeri 7 4,6
Toplam 150 ~100

V. DERSLERE KATILAN ÖĞRETİCİ VE ÖĞRENCİLERİN GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ
1. İlçe Müftüsünün Görüş ve Düşünceleri
Derslerin verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için imkânlarını seferber eden ilçe müftü,8 hanımlara yönelik cami derslerinin başlatılması ve devam ettirilmesindeki hareket noktasını temelde iki sebebe bağlamaktadır. Bunlardan ilki, Diyanet İşleri Başkanlığının konuyla ilgili yönetmeliği, ikincisi ise Mutaffifin Suresidir. Ona göre, söz konusu surenin ilk üç ayeti, yalnız ticari ilişkilere değil, ama aynı zamanda herkesin maddi mal varlığı ile ilgili haklarını ve sorumluluklarını kapsayan hem pratik hem de idari ve ahlaki her çeşit sosyal ilişki türüne işaret etmektedir. Bu bağlamda ilgili yönetmelik, derslerin yasal dayanağını, bahis konusu sure ise manevi zeminini oluşturmaktadır. Buna göre, işaret edilen iki temel faktör, çok sayıdaki din hizmeti alanlarından sadece biri olan cami derslerinin özenle ve hassasiyetle yerine getirilmesini gerekli kılmaktadır.
2. Din Görevlilerinin Görüş ve Düşünceleri
Derslere ilk başlanması sırasında çeşitli zorluklar yaşadıklarını belirten din görevlileri, müftülüğün meseleyi sahiplenmesi ve kendilerini sürekli desteklemesi sonucunda başarılı olduklarını dile getirmektedirler. Her yerde; özellikle de yeni yerleşim bölgelerinde Kur’an-ın öğrenilmesine büyük talep olduğunu söyleyen öğreticiler, derslerin resmi niteliğe sahip olmasının kendilerini zan altında kalmaktan kurtardığını söylemektedirler.
Din görevlilerinin belirttiğine göre, görevliler sadece bir hoca değil, aynı zamanda birer psikolog, danışman ve rehberdirler. Çünkü hanımların başta aile içi iletişimsizlik olmak üzere çok değişik sıkıntıları ve çözüm bekleyen problemleri bulunmaktadır. Büyük bir çoğunluğu manevi boşluk yaşamaktadır. İnanmaktadırlar, ancak neye ve niçin inandıklarını bilmemektedirler. Çünkü inançlarının bir temeli bulunmamaktadır. Değil çevrelerinde, evlerinde bile yalnızlık çekmektedirler. Evlerinde kendilerini ne eşleri, ne de çocukları gereği gibi dinlemektedir. Dolayısıyla konuşup dertleşmeye ve hayatlarını paylaşmaya çok ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu konuda kendilerini tek dinleyen sadece hocalarıdır ve onlar hiç bıkmadan ve şikâyet etmeden bunu yapmaktadırlar. Hocalarının bu yaklaşımı onları çok rahatlatmaktadır. Hanımlar, aldıkları derslerden sonra artık neye ve niçin inanmak zorunda olduklarını, neden ibadet ettiklerini bilmekte ve bu konularda yorum yapabilmektedirler.
Cami dersleri sayesinde hanımlar dertlerini ötelemeyi ve büyütmemeyi öğrenmişlerdir. Camiler evlerindeki geçimsizlik ve kavgalardan kurtulmak isteyen hanımlar için birer terapi merkezi olmuştur. Onlar camilerde çok çeşitli dostluklar kurmuş, kardeşçe yaşamayı öğrenmişlerdir. Ruhları dinginleşmiş, huzura kavuşmuşlardır. Bu manada camiler hanım öğrenciler için birer ibadethane olma yanında tanışma, buluşma ve kaynaşma noktasıdır. Dersler, özellikle yeni göç etmiş olanlar için önemli görevler yerine getirmektedir. Mesela bazı mahallelerde hâlâ kız çocuklarını okula göndermeyen aileler bulunmaktadır. Hâlbuki bu kurslar vasıtasıyla bu ailelere ulaşmak ve kız çocuklarını okutmaları yönünde onları cesaretlendirmek mümkündür. Özellikle genç kızlara hizmet verecek kurslara şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.
Din görevlileri cami derslerinde Kur’an-ın öğrenilmesi ve diğer dinî bilgilerle birlikte güncel dinî ve sosyal konulara da yer verilmesinin önemi üzerinde durmaktadırlar. Hanımların özellikle çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda kaygıları bulunmaktadır. Uyuşturucu, sigara, alkol ve kötü arkadaşların çocuklarına zarar vereceğinden endişe etmektedirler. Ancak din görevlilerinin hazırlamış olduğu programlar, bireysel, sosyal ve dinî açıdan eksikleri bulunan hanımların problemlerini çözebilecek niteliklere sahip olmaktan çok uzak bulunmaktadır. Buna rağmen söz konusu ders programları, hanımların söz ve davranışları üzerinde önemli değişikliklere sebep olmuştur. Her şeyden önce kaba davranışlarının yerini ince ve nazik davranışlar almıştır.
3. Derslere Katılan Hanımların Görüş, Düşünce ve Duyguları
Hanım öğrencilerin belirttiklerine göre, cami dersleriyle yıllarca bütün dünyaları evleri olan; yemek pişirme, bulaşık yıkama, çocuk bakma ve gece yarılarına kadar televizyon izleyip ertesi sabah geç vakitlere kadar uyumaktan başka iş bilmeyen çok sayıda kadının dünyası değişmiştir. Sosyal çevreleri genişlemiştir. Kendilerinin deyimiyle “kimliklerinin ve bir değer ifade ettiklerinin farkına varmalarını” sağlayan bu dersler, hanımların dünyasında âdeta bir devrim meydana getirmiştir. “Hayatın anlamını kavradık” sözleriyle kıymetini ortaya koymaya çalıştıkları bu dersler yaygınlaştırılmalıdır. Hanımların, hayatın anlamını kavrama ile ilgili söyledikleri “derslere başladıktan önceki hayatımız, derslere başladıktan sonraki hayatımız” şeklindeki sözleri, gerçekten bu derslerin kendileri üzerinde ne denli etkili olduğunu, değişim ve dönüşüme yol açtığını göstermektedir. Buna göre cami derslerinin hanımlar için bir milat anlamı taşıdığını söylemek mümkündür.
Hanımlar, derslere katıldıktan sonra artık ibadetlerini daha bilinçli bir şekilde yaptıklarını ve ibadetlerinden zevk almaya başladıklarını belirtmektedirler. Camiler onlar için birer sığınak ve huzur yuvası olmuştur. Orada sağlıklarına kavuşmuşlardır. Evlerine huzur ve mutluluk gelmiştir. Artık eş ve çocuklarına nasıl davranacaklarını bilmektedirler. Eşlerine eskisi gibi bağırıp çağırmamakta, daha saygılı davranmaktadırlar. Çocuklarının büluğa erme ve ergenlik dönemi gibi özel dönemlerindeki psikolojik durumlarını bildiklerinden onlara anlayış göstermekte ve şefkatle yaklaşmaktadırlar. Artık gelinlerine katı ve sert davranmamakta, gelinleri de kendilerine saygı göstermektedir. Gelin-kaynana ilişkileri anne-evlat ilişkisine dönüşmüştür. Komşuluk ve akraba ilişkileri düzelmiştir. Dedi-kodudan kurtulmuşlardır. Çünkü ayet ve hadislerden bu tür davranışların çirkin olduğunu öğrenmişlerdir. Herhangi bir yanlış gördüklerinde düzeltmekte, yanlış bir iş, söz ve davranışa doğru gittiklerini hissettiklerinde hemen kendilerine çeki-düzen vermektedirler. Çünkü içlerinden bir ses onlara bu yaptıklarının öğrendikleriyle bağdaşmadığını haykırmaktadır. Helalin, haramın, doğru ve yanlışın ne olduğunu öğrenmişler ve hayatlarını ona göre düzenlemişlerdir. İkram etmeyi ve hayatı paylaşmayı bilmektedirler. Hayatları düzene girmiştir. Bu dersler ile şimdiye kadar çok şey kaybettiklerinin farkına varmışlar, hayatın önem ve anlamını kavramışlardır. Bu sebeple boşa harcayacak zamanları yoktur.
Cami dersleri sayesinde birçok arkadaş edindiklerini söyleyen hanımlar, bir birleriyle karşılaştıklarında hal ve hatır sorup dertleştiklerini, bunun ise kendilerini rahatlattığını belirtmektedirler. Çünkü bu arkadaşlık herhangi bir menfaate değil, Allah’ın rızasına dayanmaktadır. Bu ilişkiler onları yalnız kalmaktan kurtarmıştır. Zira çarşıda, pazar alışverişlerinde, hastanede; kısaca her yerde konuşup sohbet edecekleri bir arkadaş bulabilmektedirler.
Kendileriyle konuşulan hemen hemen bütün hanımlar, Kur’an’a ve Kur’an okumaya büyük bir aşk ve sevgi duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu aşk zaman içerisinde hasrete dönüşmüş ve rüyalarını süslemiştir. Birçoğu Kur’an-ı öğrenip okuyabilmek için sabah namazlarından sonra dua ettiğini ve sürekli ağladığını belirtmiştir. Kur’an-ı okumayı öğrenmeyle doğan huzurun akraba çevresine de yayıldığını ifade eden hanımların bazıları, başta eşleri olmak üzere akrabalarının bunu kutlamak maksadıyla kurbanlar keserek fakirlere dağıttıklarını söylemiştir.
Evlerinde âdeta bir Kur’an öğrenme seferberliği başladığını belirten hanımlar, kayınvalidelerinin çocuklarına baktığını ve böylece camilere geldiklerini ifade etmişlerdir. Mahalleye yeni taşınan bazı hanımlar ise yabancılık psikolojisinden cami dersleri sayesinde kurtulduklarını ve komşuluk ilişkilerini bu şekilde sağladıklarını dile getirmişlerdir. Hanımlar, Kur’an-ı ve diğer bilgileri öğrenmelerinde en büyük payın kendilerine sevgi, saygı, sabır, hoşgörü, tahammül ve gayretle yaklaşan hocalarının olduğu belirtmektedirler. Derslerin sona ermesinin kendilerini çok üzeceğini söyleyen hanımlar, derslerin devamlı olmasını, ev hanımlarına yönelik programların artırılmasını, eşlere, çocuklara, akrabalara ve komşulara nasıl davranmaları gerektiği hakkında daha çok bilgi istemektedirler. Bazı derslerde ayetlerin kelime kelime açıklanmasını ve ahlak hadislerine daha çok yer verilmesini isteyen hanımlar, ayrıca gezi programlarının artırılmasını, el becerilerine yönelik bilgiler verilmesini ve bununla ilgili kursların açılmasını da talep etmektedirler. Sınıflarının kalabalık oluşundan şikâyet eden hanım öğrenciler bunun öğrenmelerini zorlaştırdığını belirtmektedirler.
Genel bir fikir vermesi açısından hanım öğrencilerin cami derslerine başlamaları ile görüş ve düşüncelerinin bir kısmını aşağıya alıyoruz:
“Derslere başlamak bizi çok rahatlattı. Çok sevinçliyiz. Yeniden doğduk. Çoğumuzun eğitimi yok. Elif nedir bilmiyorduk. Allah bize bu günleri de gösterdi. Kur’an sevgisi hiçbir sevgiye benzemiyor. Allah’ın sözü huzur veriyor. Her sıkıntıdan uzaklaştırıyor. Allah’a çok dua ettik. O da duamızı kabul etti. Bu ne büyük bir lütuftur. Meğer hayat ne güzelmiş. Artık sadece ailemiz, akrabamız ve komşularımızla değil, Kur’an sayesinde geçmişlerimizle de ilişki kurabiliyoruz. Çünkü çoğumuzun anne ve babası ya çocukken veya daha sonra ölmüş. Onlara Kur’an okuyor, dualar yapıyoruz. Anne ve babamıza karşı hizmet etmek, onlara dua okumak bizde sonsuz bir huzur meydana getiriyor. Evde kaybettiğimiz huzuru camilerde bulduk. Artık eşimize ve çocuklarımıza nasıl davranacağımızı biliyoruz. Onlara eskiden olduğu gibi bağırıp çağırmıyoruz. Anne-babaya nasıl davranılacağını öğrendik. Derslerde sevgi ve saygıyı öğrendik. Hakları öğrendik. Aile içinde herkesin bir yerinin ve görevinin olduğunu öğrendik. Gençlere anlayışlı ve sabırla davranmayı öğrendik. Artık her attığımız adımı bilerek atıyoruz. Davranışlarımızı öğrendiklerimize göre yapıyoruz. Konuşmalarımız ve sözlerimizde dikkatli olmaya çalışıyoruz. Gelin ve kaynana ilişkilerimiz düzeldi. Harcamalarımız düzeldi. İsraftan kaçınıyoruz. Suyu ve elektriği dikkatli harcıyoruz. Psikolojimiz rahatladı. Hayattan zevk almaya başladık. Kur’an okuyoruz, dua ediyoruz ve rahatlıyoruz.
Evimize dirlik, düzen, bereket ve huzur geldi. Aile içi ilişkiler düzeldi. Dedi-kodu ve gıybetten kurtulduk. Artık boş işlerle uğraşmıyoruz. Eşlerimiz namaza başladı. Çocuklarımız bizi örnek alıyor. Okula giden çocuklarımız “annemiz bu yaşta camide başarılı oldu, biz de başarmalıyız” diyorlar. Evimize Kur’an’ın huzuru geldi. Sıkıntımız olduğunda hemen biraz Kur’an okuyoruz, dua edip namaz kılıyoruz, sıkıntımız ortadan kalkıyor.
Maneviyatı çok yüksek duygular yaşıyoruz. Bu duygular ifade edilemez, ancak yaşanır. Sürekli camiye gelmek istiyoruz. Camiler bizim huzur yuvamız ve mutluluğumuzun kaynağı oldu. Müftümüz ve hocalarımız bize bu imkânı verdi. Allah onlardan razı olsun. Sabahları erkenden ve heyecanla kalkıyoruz. Çocuklar gibi sevinçliyiz. Kursun bir senelik oluşu yeterli değil. Çok geç kaldık. Hep okuyup öğrensek yine de yetmez.
Evimizden derslere başladıktan sonra dışarı çıkmaya başladık. Hep evde duruyorduk. Hayatımız çok dardı. Dersler sayesinde çok arkadaşımız oldu. Kur’an bizi camide buluşturdu. Orası bizim artık ikinci evimiz. Orada Allah’ın misafirleriyiz. O’na misafir olmak ne büyük bahtiyarlıktır. Önceleri mukabeleye gitmek istemiyorduk. Çünkü okumayı bilmiyorduk. O yüzden Kur’an-ı elimize alamıyorduk. Herkesin elinde Kur’an var bizde yok, utanıyorduk. Şimdi ise biz de onlar gibiyiz. Önceleri elifi bile bilmezken şimdi kandillerde ve sene-i devriyelerde evlere hoca bile çağırmıyoruz, biz okuyoruz. Kur’an bize kişilik kattı, kimlik verdi. Kur’an okumak yağsız ve tuzsuz gibiydi, bu nedenle tecvit öğrendik. Rüyalarımız Kur’an ve dualarla süslendi. Bizlere değer verildiği için çok mutlu olduk.
Kur’an’la bağlantılı değildik, ama şimdi Kur’an’la bağlantılıyız. Kur’an bizi dine bağladı. Öğrendiklerimizi çocuklarımıza ve eşlerimize de öğretiyoruz. Bir topluma girdiğimizde öğrendiklerimizi başkalarına da anlatıyoruz. Başka insanları teşvik ediyoruz. Zamanımızı değerlendiriyoruz. Hayatımız anlam kazandı. İnsanlar, hocalar iyi öğretiyorlar mı, iyi davranıyorlar mı diye merak ediyorlar. Bazıları tanımadıkları için hocalardan çekiniyorlar. Ama biz onların korkularını gideriyoruz. Çünkü hocalarımız çok sabırlı, çok şefkatli ve tahammüllü insanlar. Burada doğru davranmayı öğrendik. İnançlı insan hiç kötü davranır mı? İşlerimize besmele ile başlar olduk. Çocuklara şefkatli davranmayı öğrendik. Sabrı öğrendik. Yanlış yaptığımızda “bu olmuyor, bu yanlış diyoruz. Hocamız böyle öğretmedi diyoruz.” Ruhumuz, bedenimiz rahatladı, sanki hastaydık ve Kur’an’la iyileştik. Depresyonumuz azaldı. Çocuklarımız buna çok seviniyor. Evimiz mutlulukla doldu.
Günlerimiz, ev işi, yemek, çamaşırla geçiyorken, şimdi daha anlamlı şeylerle değerlendiriyoruz. İyi ve kötüyü, güzel ve çirkini öğrendik. Hayatımızda boşluk vardı. Hayatımız anlam kazandı. Buraya gelince onu anladık. Kendimize güven geldi. Doğrusunu bulduk.
Sonuç ve Değerlendirme
Araştırmamızda ortaya çıkan sonuçlar, Diyanet İşleri Başkanlığının Cami Dersleri ile ilgili yönergesinin özellikle hanımlar için çok önemli bir değişim, dönüşüm ve sosyal hayata katılım projesi olduğunu ortaya koymaktadır. Derslere katılan hanımlar bu değişimi “derslerden önceki hayatımız ile derslerden sonraki hayatımız” şeklinde ifade ederek cami derslerinin hayatlarında bir milat olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu dersler, özellikle şehre yeni göç etmiş, sosyal çevresiyle iletişim kurmakta zorlanan, bütün dünyası evinden ibaret olan, eğitim düzeyi düşük, hatta okuma-yazma bilmeyen ve din eğitimi almamış hanımlar için çok önemli hizmetler sunmaktadır. Cami dersleri Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen bu insanların şehirde birbirine yakınlık kurmalarını ve hayata tutunmalarını sağlamaktadır. Derslerle müşterek değerlere dayalı yeni bir kültürel hayat inşa edilmektedir. Yeniden inşa edilen bu kültürel hayatta insanlar din bağı ile birbirlerine ve sosyal hayata bağlanmaktadırlar. Böylece yabancılık psikolojisinden kurtulmakta, aynı kültürün eşit parçaları haline gelmektedirler. İslam’ın çok önemsediği aile, akrabalık ve komşuluk ilişkileri güçlenmekte, gerilim yerine huzur, bireysellik yerine birlikte yaşama kültürü gelişmektedir. Aidiyet duygusu tatmin olmakta, yalnızlık ve yalnızlığın ürettiği huzursuzluklar ortadan kalkmaktadır. Böylece dersler şehirleşmeye önemli katkılar yapmaktadır. Bu bakımdan cami dersleri evlerinde âdeta atıl bir vaziyette duran beş binin üzerindeki hanımı sosyal hayata katmış ve üretken hale getirmiştir. Hanımlar sadece dinî ve sosyal hayata katılmakla kalmamış, psikolojik açıdan da rahatlamış, evlerine huzur gelmiştir. Derslerin etkisi derslere katılan hanımlarla sınırlı kalmamış, eşler, çocuklar, akraba ve komşulara kadar yayılmıştır. Bu anlamda cami ve din görevlilerinin eğitim, öğretim ve halkın aydınlatılmasındaki rol ve görevlerinin ne denli önemli olduğu bir defa daha ortaya çıkmıştır. Camilerin ibadethane olmaları yanında birer buluşma ve irtibat noktası oldukları; dolayısıyla camilerin bu fonksiyonel özelliklerinden faydalanılması gerektiği âşikârdır. Söz konusu derslerde din görevlilerinin sadece öğretici konumunda olmadıkları; bununla birlikte birer psikolojik danışmanlık ve rehberlik görevi de yaptıkları ispatlanmıştır. Derslerin resmi oluşu, müftülüğün bir dayanak olarak her an kendinî ortaya koyması ve derneklerin olayı sahiplenmeleri, dersleri oldukça başarılı kılmıştır. Kur’an-ı yüzünden okuma ve temel dinî bilgilerin kazandırılması yanında başta Türkçe okuma-yazma olmak üzere her türlü dinî, kültürel ve sosyal etkinliklerle desteklenmesi dersleri çok daha cazip hale getirmiştir. Cami dersleri bölgedeki sosyal bütünleşmeye önemli katkı sağlamıştır.
Bütün bu olumlu sonuçlarına rağmen söz konusu derslerin daha başarılı ve etkili olabilmesi için aşağıda sıralanan şu önerilerimizi de dile getirmekte fayda görmekteyiz:
1. Hanımlar ve buna bağlı olarak aile, akraba ve komşulara kadar çok olumlu katkıları tespit edilen cami derslerinin tüm müftülük bölgelerinde yaygınlaştırılması, özellikle hanımlar açısından önem arz etmektedir.
2. Halkımızda üst seviyelerde bulunan din sevgisi, Kur’an okuma aşkı ve camilerin dinî ve sosyal alanlardaki fonksiyonel yapısı göz önünde bulundurularak bundan yararlanma cihetine gidilmelidir.
3. Dersler her türlü dinî, sosyal ve kültürel faaliyetlerle zenginleştirilmelidir.
4. Diyanet İşleri Başkanlığı ve buna bağlı alt birimler olarak müftüler ilgili yönetmeliğe işlerlik kazandırmalı ve bu derslere sahip çıkmalıdırlar.
5. Fiziki şartların iyileştirilmesi ve derslerle ilgili giderlerin karşılanması konusunda gerekli tedbirler alınmalıdır.
6. Din görevlilerinin yüksek tahsilli olmaları tercih edilmelidir. Söz konusu görevliler dinî konular yanında, Psikolojik Gelişim, Psikolojisi, Din Psikolojisi, Sosyoloji, Din Sosyolojisi, Danışmanlık ve Rehberlik gibi alanlarda seminerlere tabi tutulmalıdır.
7. Teşvik ve cesaretlendirme açısından derslere katılanlara çeşitli vesilelerle başta başarı belgesi ve karne olmak üzere çeşitli ödüller verilmelidir.
8. Derslerle ilgili yol gösterici bir program hazırlanmalıdır.

SPOTLAR

* Doç. Dr., İÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, İÜ Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölüm Başkanı
1 DİE’nin 2007 sonuçlarına göre Türkiye’nin nüfusunun %50,12’si erkek, %49,88’i kadınlardan meydana gelmektedir.
2 http://www.die.gov.tr/istatistikler.html
3 Bkz. İrfan Başkurt, Din Eğitimi Açısından Kur’an Öğretimi ve Yaz Kur’an Kursları, Dem Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2007, s. 158-159.
4 2008 yılı verilerine göre Pendik ilçesinin nüfusu 507,424’tür. Pendik’te okuma bilmeyenlerin oranı %4,74 (22,266) iken, okur-yazar olanların oranı %18,10, ilkokul %37,66, ortaokul %5,47, lise %15,17 ve yüksek öğretim mezunu olanların oranı ise %12,70’tir. (Sonuçlar Pendik Belediyesinin “Pendik Verileri-Faaliyetler” adlı dosyasından alınmıştır).
5 Söz konusu belge, Kur’an kursu öğreticiliği niteliği taşıyanlardan KPSS sınavını kazanarak ÖSYM tarafından yerleştirilenlerin veya daha önce devlet memuru olup da ilk defa Kur’an kursu öğreticisi olarak atanacakların atanma işlemlerinde kullanılmaktadır.
6 Bu konuda bazı genç bayanlar şunları söylemiştir: “Namazlarımızda birçok eksik olduğunu gördük. Okuduğumuz ayetler ve hadisler ufkumuzu açtı. Artık dünyaya ve olaylara daha farklı açılardan bakıp değerlendirebiliyoruz. Mesela bir hocamızın rehberliğinde okuduğumuz Hadid Suresi bizim dünyaya, çevreye ve gök cisimlerine bakışımızı değiştirdi. Okuduğumuz diğer ayet ve hadisler sonucunda komşularımızla ilişkilerimiz düzeldi, birbirimize bağlandık. Konuşmalarımızla davranışlarımız birbiriyle uyumlu ve anlamlı oldu. Eşimiz ve çocuklarımız namaza başladı.” Bir başka hanım ise: “Eşimin zoruyla geldim, şimdi ise ayrılmak istemiyorum. Depresyonum vardı, iyileştim ve huzur buldum” demektedir.
7 Bu oran Pendik Belediyesinin tespitlerine göre %37,7’dir.
8 Dr. Süleyman Aktaş.