Makale

Beraber sallandık, beraber sarsıldık, beraber ağladık

Beraber sallandık, beraber sarsıldık, beraber ağladık
Bülent Acun

D eğerli Vanlı kardeşlerim! Sözlerime başlarken hepinizi “selamet kaynağı” olan yüce Allah (c.c.)’ın selamı ile selamlıyorum.

İnsanlık tarihi boyunca, kendisine yürekten inananları her türlü buhran ve bunalımdan “Selam” ismi şerifiyle selamete çıkaran yüceler yücesinden niyazım odur ki, siz depremzede kardeşlerimi de elemden saadete, kederden selamete çıkarsın.

Güzel bir pazar günüydü 23 Ekim tarihi. Ta ki Van ve Erciş’ten o acı haber gelinceye kadar… Artık her 23 Ekim bundan böyle acı ve hüznün yıl dönümü olacak. İzlediğimiz haberlerden gözümüze yaş düştü, okuduğumuz gazetelerden yüreğimize ateş düştü. “Van 7.2’yle sallandı” diyorlardı. Van 7.2 ile sallanmıştı.
Peki ya yüreklerdeki sallantı ve sarsıntının şiddeti kaçtı acaba?
“Deprem Van’daydı, ülkem gamdaydı;
Deprem Van’daydı hüznü âlem-i İslam’daydı.”

Biz bin yıl etle tırnak gibi bir arada yaşamış büyük bir milletiz. Yani biz kardeşiz. İşte bundan dolayı o acı deprem felaketinde birlikte sallandık, birlikte sarsıldık, birlikte ağladık.

Depremde sizin evleriniz yıkıldı. İnanın bizim de âdeta dünyamız yıkıldı. Siz yıkılan evlerinizin enkazı başında endişe ve umutla yakınlarınızı beklerken, biz de ekran başında sizden gelecek hayırlı bir haber bekledik durduk. Siz “annem, babam, çocuğum sağ salim kurtulsun” diye dua ederken biz de sizin duanıza yürekten “amin” dedik.

Sizi enkaz başında ya da çadırda donduran soğuk hava bizi de sıcacık evlerimizde dondurdu. Siz enkaz altında kaybolan çocuklarınızı ararken, biz çocuklarımızı kucağımıza alamadık bir türlü… Siz bize yiyecek içecek sıkıntısı var deyince biz yedik fakat doyamadık, içtik lakin kanamadık.

Deprem nedeniyle kaybettiğiniz yakınlarınıza Allah rahmet eylesin, makamlarını cennet eylesin. Allah Teala sabrınızı ve metanetinizi arttırsın. Yüce Allah yaralılarınıza acil şifalar ihsan eylesin. Rabbim bütün insanlığı her türlü afet ve felaketlerden muhafaza eylesin.

Hepimiz her an sınavdayız…

Namazsız ezanla başlayıp, ezansız namazla sona eren hayatımız bizim için her anıyla bir imtihandır. İşte bundan dolayı hepimiz her an sınavdayız. Şartlar ne olursa olsun dersimiz “kulluk.”

Kimimizi varlık ile kimimizi darlık ile kimimizi gençlik ile kimimizi ihtiyarlık ile kimimizi nimetlerle, kimimizi de musibetlerle imtihan eden sonsuz kudret sahibi sizi de deprem ile imtihan etmiştir. Siz hamd olsun büyük bir sabır ve metanet örneği göstererek bu sınavı kazanma noktasında önemli bir adım attınız. Deprem acı bir afet, bu doğru; fakat bundan daha doğru olan bir şey daha var: “sabrın sonu selamet.”

Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz…

Evet deprem birçok binayı yerle bir etti; lakin demiri inanç, çimentosu sevgi, tuğlası hoşgörü ve saygı olan “bin yıllık kardeşlik binamıza” zerre kadar zarar veremedi.

Deprem haberini duyar duymaz devlet büyüklerimizin, siyasi partilerimizin liderlerinin, Diyanet İşleri Başkanımız, kanaat önderlerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızın yöneticilerinin acınızı paylaşmak ve yaralarınızı sarmak gayesi ile Van ve Erciş’e gitmek için yarışmaları ne muhteşem bir tablo…

Bir kitaplık muhtevaya sahip bu güzel tabloyu bir cümleyle özetlemek gerekirse, zannediyorum buna en uygun cümle şu olabilir. “Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz.”

Depremden destan çıktı…

Depremden sadece acı ve gözyaşı değil, umudumuzu yeşerten büyük insanlık destanları da çıktı. Siz depremzede kardeşlerimize canlı yayında yardım toplamak için 19 tv kanalının el ele vererek ortak yayına geçmesi ne müthiş bir güzellikti.

Siz kardeşlerimizi misafir etmek için halkımızın âdeta birbiriyle yarışması doğrusu bize insanlık tarihinin en büyük kardeşlik destanı olan “ensar- muhacir” kardeşliğini yeniden hatırlattı. Hele kendisine gönderilen yardım içerisinde bulduğu 5 bin TL’yi onca sıkıntısına rağmen sahibine iade eden o erdemli duruşu bilmem nasıl ve ne kadar alkışlamalı…