Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN


Dr. Yüksel Salman

Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem, Sevgili Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin gerçekleştiği, hem cahiliye Arap toplumu hem de Müslümanlar tarafından savaşın ve kan dökmenin yasaklandığı, saygı duyulması istenen dört aydan biridir. Muharrem Hz. Peygamber’in ifadesiyle “Şehrullah”tır, yani Allah’ın ayıdır. İslam tarihinde Muharrem, Hz. Adem’den itibaren, Hz. Nuh, Hz. Yusuf, Hz. İbrahim, Hz. Musa (aleyhimüsselam) gibi pek çok peygamberin sıkıntılarından kurtulduğu bir kurtuluş günü olarak anılması yanında, İslam dünyasını büyük bir acı ve üzüntüye boğan müessif bir hadisenin vuku bulduğu bir ay olarak zihinlerde yer etmiştir. Ne yazık ki, Hz. Peygamber’in torunu, ciğerparesi, reyhanı olan Hz. Hüseyin ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu yetmişten fazla kişi siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da 10 Muharrem’de hunharca katledilmiştir. Bu tarihten sonra Muharrem, Müslümanlar arasındaki ortak acı ve kederin de tarihi olmuştur.

Bu müessif olayın yansımaları da güçlü olmuştur. Nitekim Kerbela olayı sonrasında birtakım mezhep ve meşrep ayrılıkları ortaya çıktığı gibi, Hz. Hüseyin’in şehadeti sebebiyle ona olan sevgi şiirlere, mersiyelere, maktellere yansımış ve edebiyatımızda pek çok mümtaz eser vücuda getirilmiştir. Ancak Müslümanlar bu acıyı bir ibret ve ders almaya dönüştürebilmişlerdir. Kerbela’daki asil duruşu ve haksızlıklar karşısındaki onurlu mücadelesiyle Hz. Hüseyin’e ve Ehl-i Beyt’e duyulan sevgi ve saygı katlanıp artarken, ona bu haksızlığı ve zulmü reva görenler hem tarihin sayfalarında hem de Müslümanların vicdan terazilerinde mahkûm olmuşlardır. Bugün pek çoğumuzun evinde Hasan’lar, Hüseyin’ler, Fatıma’lar, Ali’ler Peygamber Efendimize ve Ehl-i Beyt’ine duyulan sevgi ve saygının bir nişanesi olarak hanelerimizi süslemeye devam etmektedir.

10 Muharrem’de Kerbela’da gönüllere düşen od, hâlâ Müslümanların ciğerini dağlamaya devam etmektedir. Ancak bu yürek yakan hadise (vak’ai dilsuz), İslam kardeşliğini zedeleyecek bir yangına dönüşmemeli, bilakis Müslümanlar arasındaki iman ateşini tutuşturmalı, kardeşlik bağlarını güçlendirmeli, hak/adalet arzumuzu kamçılamalı... Yaşanan acılar başka acılara, ayrılıklar başka ayrılıklara, yapılan hatalar yeni hatalara mesnet olmamalıdır.

Bu duygu ve düşünce yoğunluğuyla, Muharrem’i, Kerbela’yı, Aşureyi toplumumuzun bütün kesimleriyle birlikte anlama niyetiyle yola koyulduk. Sonuçta Prof. Dr. Himmet Konur’un “İslam Kültüründe Muharrem”, Prof. Dr. Hüseyin Algül’ün “Kerbela’da Neler Oldu?”, Doç. Dr. İlyas Üzüm’ün “Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın Reyhanı Hz. Hüseyin”, Prof. Dr. Bilal Kemikli’nin “Osmanlı’da Muharrem Matemi”, Prof. Dr. Ramazan Altıntaş’ın “Çoklukta Birliğin Sembolü: Aşure”, Dr. Necdet Subaşı’nın “Kerbela ah Kerbela!” ve Dr. Cenksu Üçer’in “Muharrem, Aşure, Kerbela ve Tezahürleri”, başlıklı makalelerinden ve konuyla ilgili olarak Fethi Erdoğan ile yapılan bir söyleşiden oluşan dolu dolu bir dosyayla huzurunuza çıktık.

Tarihimizi okuma, kendimizi tanıma ve birbirimizi anlamada bize katkı sağlaması ümidiyle dosyamızı istifadenize sunuyoruz.