Makale

Hizmet Sunumunda Ahlâkîlik: İHSAN

Hizmet Sunumunda
Ahlâkîlik:
İHSAN
Muhammet Ali Asar
Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı

Günlük işlerden ibadetlere kadar uzanan ve çeşitlenen faaliyet, hizmet ve davranışlarımızın tümünde aranan kalite ve seviyeyi, dinimiz “ihsan” terimi ile ifade etmiştir. Bu hususu Rasûlüllah’ın şu sözlerinde müşahede etmekteyiz: “Muhakkak ki Allah her konuda ihsanı emretmiştir.” (Müslim, Sayd, 57; Ebu Davud, Edahi, 11; Tirmizî, Diyat, 14; Nesaî, Dahaya, 22)

Aslında “ihsan” iyilik etmek, başkalarına haklarından daha fazlasını vermek anla mına gelen bir ahlâk terimidir. İhsan kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 12 yerde geçmekte, hadislerde de sıkça kullanılmakta ve genel olarak iyilik etmek anlamlarına gelmektedir. Hz. Peygamber, kendisiyle Cebrail arasındaki bir konuşmayı içeren ve bu yüzden “Cibril hadisi” diye adlandırılan bir hadisinde bu kavramı; “İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir; çünkü her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da, O seni görmektedir” şeklinde açıklamıştır. (Buharî, İman, 37) Bu açıklamada ihsan kavramı; “ibadeti en iyi şekilde yapma” anlamında özel bir terim olarak kullanılmıştır. Bu, kul–rab ilişkisinde kulluk standardı demektir. Yani kullukta ihsan kalitesidir. Ancak terim daha genel manada bütün işlerin en güzel ve en hayırlısını yapma anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de işlerini ihsanla yapanlar “muhsinler” diye övülmüştür. Bu ayetlerde genellikle en doğru inanca sahip olanlardan, ibadetlerini en iyi şekilde yapan ve tüm faaliyetlerinde ahlâklı ve erdemli davrananlardan söz edilerek, Allah’ın bunlardan hoşnut olduğu, onların iyiliklerinin dünyada ve ahirette mutlak ödüllendirileceği anlatılır.

Hizmet ahlâkının temeli ve en önde gelen edebi de hiç şüphesiz, o hizmetin ihsanla ifasına bağlıdır. Çünkü hizmet alanında ihsan: Hizmeti iyi yapmak, iyiliği iyi yapmak, güzel yapmak, kaliteli ve seviyeli yapmak, kısacası standartlara uygun olarak yapmak anlamına gelir. Nitekim şu ayet ihsanı bu çerçevede dikkatlerimize sunmaktadır: “Allah yolunda infak ediniz. Kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayınız. İyilik yapınız. (İyiliği iyi yapınız) Zira Allah iyilik yapanları sever.” (Bakara, 195) “Mutlak kemaline masruftur” kaidesince, bu ayetlerdeki ihsan her konuda aranacak ve yakalanmaya çalışılacak kaliteyi anlatmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de ifade edilen; “rızk-ı hasen” (Hud, 88); “ecr-i hasen” (Kehf, 2); “karz-ı hasen” (Bakara, 245) vb. ayetler hep aynı gerçeği ifade eder. Aynı şekilde hüsnü’l-İslâm, hüsnü’l-belâ, hüsnü’l-huluk, hüsnü’l-kelâm, hüsnü’s-savt gibi, hadislerde geçen ifadeler de hep ihsan kalitesinin anlatımlarıdır. Diğer taraftan yüce yaratıcı bizzat kendisi, “her şeyi çok güzel yarattığını” (Secde, 7), “insanı da en güzel yaratılışa sahip kıldığını” (Tin, 4), “iyi iş yapanları, yaptığını iyi yapanları sevdiğini” (Bakara, 195) bildirmiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir sözlerinde; “Allah, yaptığı işi sağlam, mükemmel yapanı sever” buyurmuştur. (Münavî, Feyzü’l-Kadir, II, 286) Buna ilâve olarak, “kurban kesiminin güzel yapılması” (Ebu Davud, Edahi, 11), “kefeni güzel yapmak gerektiği” (Nesaî, Cenaiz, 37), “hatta ölüye hiçbir faydasının olmadığı bilinmesine rağmen, dirilerin göz zevkini bozmaması için mezar toprağının bile iyice düzeltilmesini tavsiye etmesi” (Münavî, Feyzü’l-Kadir, II, 287) onun her şeyde ihsan kalitesini aradığının en güzel örnekleridir. Bu ilâhî mesajları rehber edinen bir Müslüman’ın, hizmette kaliteden ödün vermesi elbette düşünülemez.

Müslüman’ın sunduğu hizmetin ihsan seviyesine ulaşması, temelde inanç ve davranış olarak en güzelini ortaya koyma niyet ve gayretine bağlıdır. Bu da hiçbir işi baştan savma, oluruna, rastgele, kolayına kaçarak yapmak gibi, tembel ve kolay bir tercih ile değil, her şeye hakkını verme, güzel yapma, en mükemmelini ortaya koyma disiplin ve sorumluluğuyla mümkündür. Müslüman sürekli mükemmeli arayacak, mükemmeli ortaya koymaya çalışacak ve bunun Allah katındaki sevimliliği ile doğru orantılı olduğunu bilerek hareket edecektir. Zira, “ihsanın karşılığı ihsandan başka bir şey değildir.” (Rahman, 60)

Hizmette ihsanın, yani kaliteli hizmet sunabilmenin ana unsurları şunlardır:
Hasbîlik

Her türlü iyiliğin, güzelliğin, hayrın temelindeki ana unsurdur. Bütün işlerin rüknüdür. Hizmetin Allah katında yankı bulabilmesinin, hizmeti sunanın, O’nun rızasına ulaşabilmesinin tek yoludur. Hizmet sunarken dünyevî çıkar duygularından benliği arındırmak, dünyevî hiçbir menfaat beklememek, kısaca hizmeti “Allah rızası için yapmak” demektir. Hiç kimseden bir şey beklemeden faydayı topluma yöneltmektir. Tıpkı: “Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir teşekkür ve karşılık beklemiyoruz.” (İnsan, 9) ayeti kerimesinde ifade edildiği gibi.

Diğer taraftan hizmette hasbîlik, sunulan hizmetin sevgiyle yoğrulmasını gerektirir. Zira sevmek ve sevdirmekten yoksun olan bir hizmet hem insanların teveccühünü hem de Allah’ın rızasını celbetmekten uzaktır. Peygamberimizin hayatı; sevgi, merhamet, af ve müsamaha manzaralarının eşsiz örnekleri ile doludur. İslâm’ın dünya tarihindeki eşi görülmemiş terakkisinde hep bu insanî duygular rol oynamıştır. Şu hâdise bunun canlı bir misalidir: Bir keresinde sahabeden birisi: “Ya Rasûlallah! filânca bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki, âdeta namazı terk edecek oluyorum.” diye şikâyette bulunur. Ravi: “Rasûlüllahı hiç bu kadar gazaplı görmedim.” kaydını düştükten sonra, Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu bildirir. “Ey insanlar! Sizde tenfir hasleti var! İçinizden halka namaz kıldıran olursa hafif tutsun. Çünkü cemaatte hastası vardır, zaifi vardır, iş güç sahibi olanı vardır.” (Buhari, İlim, 28) Diyanet İşleri Başkanımız da bir söyleşide din hizmetinin birinci ayağının insan sevgisi olduğunu zikretmiştir. (Diyanet Aylık Dergi, Mart-2008, 24) Şüphesiz bu durum yalnızca din hizmeti için değil, tüm hizmet sahalarının temel gereğidir.

Süreklilik
Her işte ve sahada olduğu gibi, hizmette başarılı olunmasının şartlarından birisi de hizmette devamlılıktır. Peygamberimizin şu hadisi bunun en güzel göstergesidir: “İnsan ölünce üçü dışında bütün amelleri sona erer; sadaka-i cariye, yararlanılan ilim, kendisine hayır dua eden çocuk.” Hadiste sözü edilen “sadaka-i cariye” insanlığın, hatta mahlukatın yararına olan bütün sürekli hizmetleri kapsamaktadır.

Zamanlama
Sunulacak hizmette hizmet yapma niyeti kadar, o hizmetin en acil ihtiyacı karşılama vasfı da hizmetin “hayır” olmasında önemlidir. Hz. Peygamber hizmet sunarken bu hususa çok dikkat etmiş hatta Müslümanların su sıkıntısı çektikleri bir dönemde Hz. Osman’dan kendisine ait olan Rûme kuyusunu Müslümanlara vakfetmesini istemiştir. (Köksal, İslâm Tarihi, I, 193) İbn Mesud’tan nakledilen şu hadiste Peygamberimiz’in hizmette zamanlamaya ne kadar dikkat ettiğinin en açık göstergesidir: “Rasûlüllah vaaz ve nasihat konusunda bize bıkkınlık gelmesin diye hâlimize bakıp, ona göre gün ve saat kollardı.” (Buharî, İlim, 12) Ecdadımızda mahlukata hizmet için vakıflar kurarken şu kuralı vaz’ etmişlerdir: “Vakfın efdali, nâsın kendüye eşeddi ihtiyaç ile muhtaç olduğu bir şeyi vakfetmektir.”

Mekân Tayini
Hizmette doğru mekânı seçmek, doğru işi doğru yerde yapmak, ihsan kalitesinde hizmetin sunulmasının temel taşlarındadır.
Yeterlik
Sunulan hizmetin ihtiyacı karşılayacak nitelikte olması ihsanın gereğidir. Atalarımız, “Verdin mi doyur” derken, hizmette yeterliliği kastetmişlerdir. (Çakan, İ. Lütfi, Hakkı Tavsiye Metod ve Vasıtaları, 40-71; Hadislerle Gerçekler, 225)

Yukarıda zikrettiğimiz unsurları taşıyan bir hizmet ihsan kalitesini yakalamış, ahlâkîlik vasfını kazanmış, sunanı muhsin olarak adlandırmış, karşılığı da ihsan olarak alınacak bir hizmettir.


“Hizmette hasbîlik,
sunulan hizmetin sevgiyle
yoğrulmasını gerektirir.
Zira sevmek ve sevdirmekten
yoksun olan bir hizmet hem
insanların teveccühünü hem de
Allah’ın rızasını
celbetmekten uzaktır.”


“Müslüman’ın sunduğu hizmetin
ihsan seviyesine ulaşması, temelde inanç ve davranış olarak en
güzelini ortaya koyma niyet ve
gayretine bağlıdır. Bu da hiçbir işi baştan savma, oluruna, rastgele,

kolayına kaçarak yapmak gibi, tembel ve kolay bir tercih ile değil, her şeye hakkını verme, güzel yapma, en
mükemmelini ortaya koyma disiplin ve sorumluluğuyla mümkündür.”