Makale

Editörden

editörden

Dr. Yüksel Salman
Dini Yayınlar Genel Müdürü

Hz. Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” vecizesi “devir imaj devri” söyleminin sıkça dile getirildiği günümüzde ne anlam ifade ediyor acaba? Mevlana’nın yüzyılları aşıp gelen bu etkileyici sözü, günümüzde hâlâ herkes tarafından kabul görüyor. Öyle ki pek çok vesileyle sık sık dile getiriyor ve yazıyoruz. Ancak günümüz insanı yine de “devir imaj devri, karşındaki insanda veya insanlarda iyi bir izlenim, iyi bir imaj bırakmak çok önemli” sözünü de güçlü bir şekilde dillendiriyor. Bu ifadeyi, olumlu yaklaşarak “iyi olmak yetmez, iyi olduğunuz kadar iyi görünmelisiniz.” şeklinde anlayıp, bunun “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” anlayışıyla, felsefesiyle çelişmediğini söyleyebilirsiniz.
Ancak zihninizin bir yerinde, bu ifadenin altında “her şeyden önemli olan imajdır ve imaj tamamsa gerisi teferruattır” anlayışı örtülü bir şekilde belirmeye başlamışsa orada bir problem var demektir. Artık sorular ardı ardına gelecektir. Hakikatin bir imgesi, bir yansıması, insanlar tarafından algılanması, imajı elbette olacaktır. O hâlde hakikatle imajı karşı karşıya koymak zorunda mıyız? İmaj özünde kötü bir şey midir? İmajlar sahip olduğumuz bilgi ve tecrübelerin gerçek taşıyıcısı mıdır? İmaj ile gösteri ve gösteriş arasında nasıl bir ilişki vardır? İmaj bizi hakikate yabancılaştırıyor mu? Düşünce geleneğimizdeki “tasavvur” ile “imaj” kelimesi aynı anlama mı geliyor? Hakikatin dünya hayatındaki tecellileri neler ve hakikati elde etmek için neler yapmalıyız? İmaj hakikatin önündeki bir perde ya da onun bir yansıması mıdır? Bol miktarda ve zahmetsizce ulaştığımız imajlar, hakikati arama çabamızı köreltiyor olabilir mi? Ve zihnimiz, “imaj tamamsa gerisi teferruattır” düşüncesiyle çalışmaya başlamış olabilir mi? İmajlarıyla yetindiğimiz samimiyet, dürüstlük, çalışkanlık, iyilik, güzellik, cömertlik, cesaret, yetenek gibi yüksek değerlerin hakikati midir teferruat dediklerimiz?
Bu ve benzeri sorular çerçevesinde şekillenen dosyamızda yazarlarımız “Hakikat ve İmaj” konusunu farklı bakış açılarıyla değerlendirdiler. Mustafa Tekin konuya Kur’an perspektifinden bakarken, Mevlüt Uyanık “Hakikat”in Nihai Temsilcisi Hz. Muhammed” başlıklı yazısıyla sünnet perspektifini gündeme getirdi. Ejder Okumuş ise “Erdemli Toplum ve İmaj Toplumu” yazısıyla konuyu toplumsal perspektiften ele alarak inceledi. İmajı gerçekliğin bir parçası olarak ele aldığı yazısında Mustafa Yürekli, imajların giderek gerçekliğe dönüşmeye başlamasını akıcı üslubuyla bizimle paylaştı. “İmaj, Tasavvur ve Hakikat Üzerine” başlıklı yazısında Ali Ulvi Mehmedoğlu, bu üç kavram üzerinde ilgi çekici değerlendirmelerde bulundu. Konuyu güncel bir meseleden yola çıkarak değerlendiren Mesut Özünlü’nün yazısının konusu ise Batının “İslami Terör” Söyleminde Hakikat ve İmaj Sorunu. Hakikat ve İmaj konusunda Tahsin Görgün ile yapılan söyleşiyle tamamlanan dosyamız ve dergimizin diğer bölümlerindeki birbirinden kıymetli kalemlerin yazılarıyla sizleri baş başa bırakırken, hakikat arayışımızın ve hakikatin yanında yer alma irademizin hep devam etmesini diliyorum.