Makale

Vaiz Salih Büyükcam

Vaiz Salih Büyükcam

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Âdem odur ki adını âlemde andıra.
Âlemde ad kalır ve âdem gelir-gider.
Vaiz Salih Büyükcam Hocaefendi, Konya’nın Kadınhanı ilçesi, Osmancık kasabasında 20 Mayıs 1933 yılında dünyaya gelir. Babası, Konya medreselerinde okumuş, ilmiyle amil bir âlim olan Hasib Efendi’dir. Annesi Meryem Hanım’dır. Küçük yaşta babasını kaybeden Salih Hocaefendi, İlkokulu Osmancık’ta okur. Hıfzını ise, Hoca Hasan Hüseyin Efendi’de tamamlar. Osmanlılar döneminde ataları Cemal Efendi aile olarak Yemen’den Akşehir ilçesine irşat görevlisi olarak gelir. Orada tutunamayınca Saideli (Kadınhanı) Osmancık kasabasına yerleşirler. Salih Büyükcam Hocaefendi, dedesine nispetle, Cemaller sülalesindendir. Cemal Efendi, hafızlık müessesesini ilk defa yaşadığı bu bölgeye taşır.
Kal-hâl Müslümanlığının bu çağda iyi bir temsilcisi olduğuna inandığımız hocamız, hafızlığını tamamladıktan sonra, annesi Meryem Hanımefendi tarafından Konyalı meşhur Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendi’ye ilim tahsil etmesi için teslim edilir. Ülkemizde dinî tedrisatın olabildiğince daraltıldığı yıllarda bir Müslüman âlim duyarlılığı sergileyen Hacıveyiszade Mustafa Kurucu hocamızın manevi terbiyesinden de geçen Büyükcam hoca, altı sene kendilerinden başta Arapça olmak üzere, Fıkıh, Kelam, Tefsir, Akait, Tasavvuf, Hadis gibi temel İslam ilimlerini tahsil eder. Ayrıca, Konya’nın Altınçeşme/Sephavan Mahallesinde görev yapan, Postalcı namıyla maruf Şeyhu’l-Kurra Rahim Efendi (1873–1954) ve Ağazade Osman Efendi’den de özel olarak kıraat dersleri alır.
Arapçada “salih insan” tabiri, “kusurları olabildiğince asgari düzeye indirilmiş ve görüldüğü zaman Allah akla gelen insan” manası taşır. Tam da bu isimle müsemma olan Salih hocamız, 1950 yılında Konya’dan Kadınhanı ilçesine tekrar döner. Henüz talebelik dönemi bitmemiştir. O yıllarda memleketimizin birçok yerinde Osmanlı bakiyesi diyebileceğimiz âlimler vardır. Bu âlimlerden birisi de dönemin Kadınhanı Müftüsü Mehmet Müslimoğlu Hocaefendi’dir. Salih hocamız bu Hocaefendi’den özel olarak Usul-i Fıkıh, Mesailü’l-Fıkhiyye, Miras Hukuku ve Feraiz gibi dersler alır. İyi derecede İslami ilimlere vâkıf olan, geleneğimizin hem hafızı ve hem de muhafızı diyebileceğimiz Salih Büyükcam Hocaefendi, ferdi anlamda da ilmî hayattan asla kopmaz.
Salih Büyükcam Hocaefendi, 27 Kasım 1958 yılında Hatice Süleyha Hanımefendi ile evlenir. Biri erkek olmak üzere üç çocuğu dünyaya gelir. Konya Akşehir ilçesi Absarı ve Konurören köylerinde imam-hatiplik görevine başlar. Bu görevi, 1962 yılına kadar sürdürür. Cemaatinin ilmî ve manevi önderi olan Hocaefendi, kısa zamanda dinî bir otorite olarak çevresinde tanınır, derin saygı görür. Uzak yerlerden halk, fetva sormak için Salih Büyükcam hocamıza gelir. Bu anlamda onun hanesinden insanlar hiç eksik olmaz. Onun ilmî ve manevi hayatını keşfeden halkımız, ona, sadece dinî konularda değil, dünyevi konularda da danışırlar ve onun görüşlerine büyük itibar gösterirler. O sadece cemaatinin önünde bir imam değil, aynı zamanda sosyal konularda da cemaatinin önünde duran bir önderdir. O, fetva ve irşat hizmetlerini birlikte yürütürdü. Kendisinden dini konularda fetva isteyenlere cevap verdikten sonra, ikram faslına geçildiğinde gönülleri doyurmak adına kısa sohbetlerle irşat faaliyetlerine devam ederdi.
Salih Büyükcam Hocaefendi, 1962–1983 yıllarında Kadınhanı’nda vaizlik yapar. Bu arada irşat faaliyetlerini sürdürmek için çevre ilçe, kasaba ve köylere gider, bu konuda asla yüksünmezdi. Hocaefendi, fıkhı, salt ilmihal bilgileri anlamında görmezdi. Ona göre fıkıh, bir Müslüman’ın itikat, ibadet, muamelat, siyaset açısından aleyhine ve lehine olan şeyleri bilmesi şeklinde zengin bir anlamlar dünyasına sahipti. Bu sebeple o, gerek ülkemizde gerek İslam âleminde ve gerekse bütün bir dünyada olup bitenlerin arka planını anlamayı da fıkha dâhil ederdi. O, halka yönelik konuşmalarında ve ilmî tedris esnasında sadece geleneksel ilmî mirası aktaran bir kimse değil, Müslümanların ihtiyaç duyduğu dinî bilgiyi de güncelleyerek vermeye çalışan ilmî bir üsluba sahipti. Salih Büyükcam Hocaefendi, her ne kadar 1983 yılında emekli olmuşsa da, vefatına kadar fahri olarak fetva ve irşat faaliyetlerinden geri durmamıştır.
Salih Büyükcam Hocaefendi’nin ilim okutma usulü, Hacıveyiszade Mustafa Kurucu hocamızın usulü idi. Kitap, sünnet, icma-ı ümmet, kıyas-ı fukaha esasından ayrılmazdı. Önce âlet ilimleri gibi dersleri okutur, belli bir dil eğitimi verdikten sonra İlm-i Akait’ten Aliyyü’l-Kârî’nin Şerhu’l-Emâlî ve Taftazani’nin Şerhu’l-Akaid isimli eserlerini, Fıkıh’tan el-İhtiyar gibi kitapları okuturdu. Ayrıca muhtelif tefsirlerden seçmeler yapardı. Hadis ilimlerini de ihmal etmezdi. O, küçük bir ilçede yaşamış olsa da Türkiye ve İslam âlemindeki ilmî havzalarda dinî ilimler alanında olup bitenlerden de haberdardı.
Salih Büyükcam Hocaefendi, ahlak-ı hamide sahibi bir abide şahsiyettir. Onu hep güler yüzlü, insana güven veren, sevecen ve oldukça utangaç tabiatlı bir insan-ı kâmil olarak hatırlıyoruz. Yolda giderken hızlı yürür, etrafına pek bakmaz, daima önüne bakar, (nazar ber kadem), sağından-solundan geçen herkese tebessümle selam verirdi. Çok güzel bir tebessümü vardı. O, bu çağda güler yüzlü sureti ve sünnete uygun siretiyle tam bir temsil Müslümanı örneğini sergilemiştir. Onun, tevazu sahibi ve kanaatkâr oluşu, züht ve veraya dayalı dindarlık anlayışı, Kadınhanı halkının dindarlığı üzerinde büyük tesirleri olduğuna inanıyorum.
Salih Büyükcam Hocaefendi, tek başına bir vakıftı ve toplumun hakemi idi. Özellikle toplumsal olaylarda ve aile içi sorunların çözümünde yegâne başvurulan bir adresti. Halkı ıslah ve irşat etme faaliyetleriyle birlikte sosyal faaliyetlere de büyük önem verirdi. Bu yönüyle de o, tam bir cemiyet adamıydı. İlim Yayma Cemiyetinin Kadınhanı Şubesinde 1967–1980, 1986–2001 yılları arasında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bir ibadet neşesinde talebelerine ilim okutmayı çok seven hocamız, Kadınhanı İmam-Hatip Lisesinin yapılmasında, eğitim ve öğretime açılmasında büyük gayret göstermiş ve ciddi manada mücadele vermiştir.
Salih Hocamız, geride yazılı makale ve kitap anlamında bir telifat bırakmamıştır. Bu konuda “bin kitaptan bir gönül çıkmaz ama bir gönülden bin kitap çıkar” diyen manevi mürşidi Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendi’nin gittiği yolu takip etmiştir. Onun da eserleri talebeleri olmuştur. Hocamızın, gerek halka dönük vaazlarında ve gerekse özel sohbetlerinde çok tatlı ve gönüllere hitap eden bir anlatım tarzı vardı. Cuma vaazına çıkmadan önce iki rekât tahiyyetü’l-mescit namazı kılar ve arkasından dua ederdi. Vaaz kürsüsüne çıktığı zaman konuşmalarında bir edep ve gönül dili hâkim olurdu.
Salih Büyükcam Hocamızı 23 Mayıs 2001 baharında dar-ı bekaya tevdi ettik. Bu vesile ile onu bir kere daha rahmet ve minnetle anıyor, Yüce Allah’tan rahmetini onun üzerine sağanak sağanak yağdırmasını niyaz ediyorum.