Makale

Farklı Kuşakların Dini Değerleri Birlikte Öğrenmesi

Farklı Kuşakların Dinî Değerleri Birlikte Öğrenmesi

Prof. Dr. M. Akif Kılavuz Uludağ Üniv. İlahiyat Fak.

İslam inancında tüm yaş grubundaki müminler bir bütün olarak ele alınmaktadır. Gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse Hz. Peygamber’in hadislerinde hitap, her yaş grubundaki müminlerin tümünedir.
Kur’an’da genellikle çocuk, genç, yetişkin ve yaşlılardan ayrı ayrı bahsedilmemektedir. Ancak Kur’an’da bazen belli yaş grubundaki bireylerle ilgili olay ve olgulardan da bahsedilmektedir. Örneğin Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’in çocuklarıyla ilişkilerinden, (Maide, 5/27, 28.) Hz. Musa’nın kardeşi Harun ile ilişkilerinden, Hz. Lokman’ın oğluna yaptığı öğütlerden, (Lokman, 31/16-19.) Hz. Meryem’in genç bir kadın iken Hz. İsa’yı dünyaya getirmesinden, Hz. İsmail’in ve Hz. Yusuf’un kardeşleri ve babası ile olan ilişkilerinden, (Yusuf, 12/1 vd.) yaşlı bir kimse olarak Hz. Zekeriya ve Hz. İbrahim’e çocuklarının olacağının müjdelenmesinden, (İsra, 17/23, 24.) anne babaya çocukların nasıl davranması gerektiğinden (Maide, 5/27, 28; Taha, 20/25-35; Necm, 37; Ahzab, 33/23; Meryem, 19/41; Meryem, 19/54; Hud, 11/72; Araf, 7/150.) bahsedilmektedir. Sonuçta Kur’an’da belli yaş grubundaki kişilerin diğer yaş grubundaki kişilerle ilişkilerinden söz edilmektedir.
Kur’an’da tüm insanlığa hitap edilmesi, farklı yaş grubundan kişilerin birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olmaları gerektiği ve birbirlerinden öğrenmelerinin mümkün olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Peygamber Efendimiz de, insanların bir vücudun organları gibi olduğunu, yani müminlerin geniş bir ailenin üyeleri olduğunu ifade etmektedir. Nasıl ki aile üyelerinin birbirine bağlı olması gerekirse, toplumu meydana getiren inananların da birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olması gerekmektedir. Hz. Peygamber’in şu sözleri de bu konuya ışık tutmaktadır: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte müminlerin misali, bir vücudun misali gibidir. Ondan bir uzuv rahatsız olursa, diğer uzuvlar da rahatsız olur.” (Buhari, Edep, 27.)
Bir başka hadislerinde Peygamber Efendimiz; “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, Birr, 15.) demek suretiyle bireylerin yaş bakımından hem kendilerinden küçük hem de büyük olanlarla iyi ilişkiler kurmalarının bir gereklilik olduğunu vurgulamaktadır.
Ayrıca Hz. Peygamber, eş, çocuk, anne baba olarak görevlerimizden söz ederken şunları ifade etmiştir: “Hepiniz görüp gözeticisiniz ve hepiniz görüp gözettiklerinizden sorumlusunuz. Amir, koruyucudur ve maiyetinden sorumludur. Kişi ailesinin koruyucusudur ve görüp gözettiği kişilerden sorumludur. Kadın eşinin, evinin koruyucusudur, görüp gözettiği kişilerden sorumludur.” Bu sözleriyle Peygamber Efendimiz, toplumda yaşayan her grubun birbirleriyle ilişkili olduğunu vurgulamıştır. (Buhari, Cuma, 11.)
Diğer taraftan Hz. Peygamber, toplumun her kesiminden bireylerin bir arada bulunduğu ortamlarda onlara din hizmeti götürmüştür. Bu çerçevede Peygamber Efendimiz, bebeklerin ve çocukların camiye gelmesine imkân sağlamış, hatta bazen torunlarından Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin’i sırtına alarak mescide girmiştir. Namaz esnasında torunu sırtında olduğu için secdede oldukça uzun bir süre kalmıştır. (Buhari, Ezan, 65.)
Ayrıca Hz. Peygamber, her yaş grubundaki insanların bir arada bulunduğu ortamlarda farklı yaş ve özellikteki bireylerin durumlarının göz önünde bulundurulmasını istemiştir.
Ebu Mes’ud el-Ensari’nin anlattığına göre, bir adam Rasulüllah (s.a.s.)’a gelerek; “Ben falancanın bize namazı uzun kıldırması yüzünden sabah namazına gelemiyorum.” demiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ey cemaat! İçinizde nefret ettirenler var! Hanginiz cemaate imam olursa namazı kısa kıldırsın. Çünkü arkasında yaşlı, zayıf ve ihtiyaç içinde olanlar bulunabilir.” (Buhari, Ahkâm, 13; Müslim, Salat, 82.)
Farklı yaştaki bireylere din eğitimi, hizmeti götürme açısından konuyu ele aldığımızda Hz. Peygamber’in, camide hem yetişkinlerin hem de çocuk ve gençlerin bulunduğu ortamlarda eğitim etkinlikleri yaptığına tanık oluyoruz. Camide Hz. Peygamber’in “Yapraklarını dökmeyen ağaç hangisidir?” sorusuna Abdullah b. Abbas “Onun hurma ağacı olduğunu biliyordum. Ancak yaşım küçük olduğu için soruyu cevaplamaktan çekindim.” (Buhari, İlim, 4.) sözü, küçük yaştakilerin de Hz. Peygamber’in ders halkasında bulunduğunu ifade etmektedir.
Hz. Peygamber, çocukların yetişkinlerle birlikte eğitim almalarına katkı sağlamak suretiyle, sıcak bir ortamda, iyi ilişkiler geliştirmelerini kolaylaştırmış ve çocukların yetişkinlerle aynı ortamda öğrenmelerine fırsat sağlamış ve böylece kuşakların birbirlerini tanımalarına imkân hazırlamıştır.
Farklı kuşakların birbirlerinden öğrenmeleri, ancak birbirlerini tanımalarıyla mümkün olacaktır. İslam dini her ne kadar ergenlik çağına kadar çocuklara dinî mükellefiyet yüklemese de, çocuklar dinî uygulamalarla ilişki içinde olmak suretiyle yetişkinlerden etkilenecektir. Çocuğun dünyaya geldiği ilk anlarda kulağına ezan okunması, yedi yaşına girdiğinde namaza alıştırılması ve bazı ahlaki ve dinî kuralların benimsetilmesi için uygulamalar yapılması, çocuğun din ile ilişkisinin hayata başladığı ilk yıllardan itibaren var olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Çocuğun din ile ilişkisi, yaşının artması sonucu aile üyeleriyle iletişime geçmesiyle zenginlik kazanmaktadır. Özellikle diğer insanlarla gerçekleştirilen ibadetler ve eğitim etkinlikleri, çocuğun başka insanlarla birlikte dinî değerleri benimsemesinde önemli fırsatlar sağlamaktadır. Diğer taraftan gençlik ve yetişkinlik dönemindeki bireyler için de diğer kuşaklarla iletişime girmek ve birlikte öğrenme etkinliklerine katılmak olumlu katkılar sağlamaktadır.
Tüm yaş grupları, inanç toplumu içinde aidiyet duygularının güçlendirilmesi için birlikte bulunma, ibadet etme ve öğrenme ihtiyacındadırlar. İbadetleri gerçekleştirme, din ile ilgili semboller, jestler ve tavırlar, çeşitli yaştaki bireyler tarafından gözlemlenerek, farklı kapasitelere göre algılanarak öğrenilmektedir. Böylece gerek ailede gerekse eğitim kurumlarında ve toplumda kuşaklar, birbirleriyle iletişim içine girmek suretiyle din konusunda birbirlerinden çok şey öğrenmektedirler.
Farklı kuşaktan oluşan bireyler arasında daha kuvvetli ve yakın bağlar oluşturulabilmesi, karşılıklı yardım ve destek sağlanabilmesi ve yaş grupları arasında bütünlük sağlanabilmesi için çocukların, ergenlerin ve yetişkinlerin daha fazla bir arada bulunmalarına ve birlikte eğitim etkinliklerine katılmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.