Makale

editörden

Editörden

İslam dini insanlığa yüksek insani ve ahlaki erdemleri öğretmek üzere gelmiştir. Dinin özünde samimiyet, içtenlik, katışıksız, saf bir inanç ve hayat vardır. İçten olmayan bir inançta nifak, halisane yapılmayan bir ibadet ve davranışta riya ve kirlilik vardır. Olgun Müslüman inancı, yaşantısı ve ahlakıyla sadece Rabbinin rızasını ve hoşnutluğunu gözeten, dini yalnız Allah’a halis kılan kişidir. Bu yüzden samimi olmayan inançta, davranışta ve ahlakta hayır ve bereket yoktur. Yüce Allah içten yapılmayan hiçbir ibadeti kabul etmez, bunlar kişi için bir sorumluluk olur. Sevgili peygamberimiz ihlasla yapılan az ibadetin, samimiyetinde leke bulunan çok ibadetten hayırlı olduğunu bildirmiştir. Amellerin değerinin samimiyetle ölçüleceğini belirten sevgili Peygamberimiz, dinin samimiyetten ibaret olduğunu belirtmek üzere “Din nasihattir” buyurmuştur. Hadiste geçen “nasihat” ifadesi çoğunlukla “öğüt, vaaz ve irşat” şeklinde yanlış anlaşılarak bu çok önemli din tanımı ne yazık ki gözlerden kaçmıştır.
Samimiyet, ilgili hadisin de ifade ettiği gibi Allah’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara karşı gözetilmesi gereken bir hassasiyettir. İlişkilerin belirleyicisi olarak çıkar ve beklentilerin öne çıkmaya başladığı bir dünyada samimiyet, Müslüman’ın özenle korumaya çalışması gereken bir duyarlılıktır. Samimiyetin karşıtı olan ucup, nifak, riya ve sum’a gibi kötü huylar ruh dünyamızı kirleten, bizi hem insanlardan hem de Rabbimizden uzaklaştıran kötü huylardır.
Bu ayki gündem konumuzu, inancımızdan yaşantımıza varıncaya kadar her alanda kendimizi sürekli sorgulamamız gereken bir kavram olarak samimiyet konusuna ayırdık. Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Hz. Peygamber’in Bir Hadisinde Din Tanımı” isimli başyazısında bir yanlışlığı da düzelterek, sözünü ettiğimiz “Din nasihattir” hadisinin nasıl anlaşılması gerektiğini bizimle paylaştı. Dr. Ekrem Keleş “Şeytanın Kapsama Alanı Dışında Kalanlardan Olabilmek” başlıklı yazısında konuyu “ihlas” kavramı çerçevesinde değerlendirdi. “Karıncanın Ayak Sesinden Gizli Kalbî Maraz: Riya” yazısıyla Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, kulun kalbinde ihlas ve samimiyet kökü bulunmadığında, yerine yerleşip dal budak salan riya hastalığının bulaşma yollarından ve ondan kurtulma çarelerinden söz etti. Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran, “Samimiyet: Hakikati, Faziletleri ve Afetleri” şeklinde üç ayrı açıdan ele aldığı yazısında, samimiyete dikkat çekici tanımlar getirirken, samimiyetin insana kazandırdıklarını ve samimiyeti yok edecek gizli tehlike olan riyayı bizimle paylaştı. Gündem konularımız dışında da her ay olduğu gibi birbirinden farklı konularda kıymetli kalemlerin yazılarına yer verdik.
Dünyanın her yerinde insanlık bir “samimiyet” sınavı verirken, bu yılın Kutlu Doğum Haftası’nda da bir tema olarak işlenecek olan samimiyet konusunu, kendimizi yeniden sorgulama ve bir duyarlılık oluşturma amacıyla değerli kalemlerin katkılarıyla huzurlarınıza getiriyoruz. Dergimizin bu amaca uygun şekilde bir bilinç tazelemesi meydana getirmesi duasıyla bu ayki sayıyı beğenilerinize sunuyorum.