Makale

Alemlere Rahmet Hz. Muhammed-İlim Felsefe ve Din Açısından Yaratılış ve Gayelilik

M. Fatih İldeş

Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed

Rahmet Peygamberi; O şefkat ve merhametin cismaniyete bürünmüş en güzel şekliydi; öyle ki; canlı ve cansız bütün varlıklar onun merhametinden nasipdar olmuştu. Efendimiz (s.a.s.) varlığının amacı olan tebliğ ve risalet görevini yapamayacak derecede eziyetlerini artıran Mekkeli müşriklere dahi beddua etmemişti. Buradaki zulümden kaçarak başka bir zulme hicret etmek zorunda kalmıştı. Taifliler tarafından mübarek ayakları kana bulanıncaya kadar taşlanmış hatta bu acıdan dolayı yürümeye dahi mecali kalmamış, bir bahçenin içerisine yığılakalmıştı. Bu acı ve ıstıraba Cebrail inerek ona demişti ki; ‘Sen istersen bu kavim helak olacak.’ Buna rağmen Efendimiz (s.a.s.) yine beddua etmemiş ve arkadaşına: “Hayır, ben helaklarını değil bilakis onların sulbünden Rabbime ibadet edecek nesiller temenni ediyorum.” diyecek kadar, mübarek merhametli bir Peygamberdi. Çünkü o, hem Kur’an’ın hem de kendisinin ifadesiyle canlı ve cansız bütün varlıklara bir rahmet olarak gönderilmişti.
Âlemlere rahmet Hz. Muhammed isimli bu eser, Başkanımız Sayın Mehmet Görmez hocamızın da kitabın Sunuş kısmında ifade ettiği üzere, Efendimiz (s.a.s.) ile ilgili, çok değerli şahsiyetlerin kaleminden dökülen makale, şiir, naat, hilye ve şemail türü bölümlerden oluşan 1970 yılı Diyanet Dergisi Özel sayısının 2013 yılında halkımızla yeniden buluşturulmasından ibarettir.
Eser, yaşamının son demlerinde elini öpme ve duasını alma fırsatını bulduğum; Siret-i Nebi dalında ‘İslam Tarihi’ eseriyle birincilik ödülü alan merhum Mustafa Asım Köksal hocamızın, Peygamber (s.a.s.)’in hayatına dair kısa ve öz bir makalesi ile başlamaktadır. Akabinde, isimdaş Diyanet İşleri Eski Başkanlarımız, Lütfi Doğan hocalarımızın, “Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Ahlakı” ve “Peygamberimiz (s.a.s.)’in Yüce Şahsiyeti” isimli makaleleri yer almaktadır. Sonrasında merhum Muhammed Tayyib Okiç hocamızın, “Peygamberimiz ve İnsan Hakları” başlıklı yazısı; ömrünü Efendimiz (s.a.s.)’in hadislerine adayan merhum Talat Koçyiğit hocamızın “Peygamberimiz ve Sünnetinin Teşri’ Değeri” İsimli makalesi; Bayrak şairimiz merhum Arif Nihat Asya’nın, “On İkinci Gece İsneyn Gecesi” başlıklı yazısı… Ve daha ismini zikredemediğimiz birçok değerli hocamızın, Efendimiz (s.a.s.)’i daha güzel anlamak ve anlatmak adına kaleme aldığı yirmi adet makale ve şiirden oluşan bir eser. Basit dili ve sade anlatımıyla okuyucuların Hz. Muhammed (s.a.s.)’i bütün yönleriyle tanıyacağı, onunla ilgili birçok bilgiyi bir çırpıda hatırlayacağı ve öğreneceği müstefit olunacak bir eserdir.

İlim Felsefe ve Din Açısından
YARATILIŞ VE GAYELİLİK
Zaman hızlandı…
Bu hızlı döngünün içerisinde var olan insan da, artık yaratılış ve gayelilik hususunda salt dinî tasvirlerle ortaya konulan açıklamalarla yetinmemektedir. Sadece teorik modeller ve felsefi spekülasyonlar ile de tatmin olmamaktadır bu milenyum çağının insanı. Bu hususta hem varlığın hem de kendisinin başlangıcı ile ilgili hem dinî hem ilmî ve hem de felsefi araştırmaların ortak çabasıyla ortaya konacak tasvirler ve hatta daha ileri düzeyde açıklamalar beklemektedir.
Bu beklentilere cevap verme adına yeni değişim ve gelişimleri göz önünde bulundurarak çalışmasının yedinci baskısını hazırlayan Prof. Dr. Hüseyin AYDIN’ın, eseri üç bölümden oluşmaktadır.
“Evrenin Yaratılışı” ile müsemma birinci bölümün altında, müellif; Hinduizm, Yunan Düşüncesi ve Türk efsanelerinde yaratılış ile ilgili bilgiler vermekte, evrenin kaynağına dair mevcut iki ana model –Yaratılış Modeli ve Evrim (Tekâmül) Modeli- üzerinde durmaktadır. Hayatiyetin Yaratılışı başlığı altında sunduğu ikinci bölümde müellif, evrimcilerin kendi teorilerine delil olarak sunduğu fosillerde ortak ata, geçiş formları ve ara formların bulunamaması sebebiyle, fosil delilinin evrim nazariyesini desteklemediğini dinî ve bilimsel verilerle ortaya koymaya çalışmıştır. İnsanın yaratılışıyla ilgili, varlığın yaratılması ve varlık içinde hayatın ortaya çıkışı konularında ayrıntılı bilgi bulunmadığı hâlde Kur’an-ı Kerim’de bunlara dair geniş ve detaylı bilgiler verildiğini ifade eden yazar, ilmi gerçekler ve dinî naslar çerçevesinde bir sonuca ulaşmaya çalışarak genel manada evrimcilere, insanın yaratılışı hususunda ise Müslüman evrimcilere gerekli cevabı vermiştir.
Son bölümü ise Gayelilik konusuna ayıran müellif şunları söylemektedir: “Şahsiyet, ruh ve şuur sahibi yaptığı insana Allah (c.c.), kendi kudret ve sıfatlarından bir pay verircesine, onu konuşan, bilen, düşünen, irade sahibi olan, iradesini hür bir şekilde kullanabilen bir varlık kılmıştır. Bütün kâinatı böyle donanımlı bir varlıkla taçlandırması da Allah’ın insanı ve kâinatı yaratmadaki gayesine işaret etmektedir.” İslam’da Gayeliliğin en anlamlı ve tutarlı bir şekilde var olduğunu belirten yazar, evrenin ve insanın bu gayedeki yerini ayet-i kerimelerle detaylı bir şekilde açıklamaktadır.