Makale

Neyzen, bestekar Rakım Elkutlu

Kâmil Büyüker
Behram Çavuş Camii Müezzini

Neyzen Bestekâr
Rakım Elkutlu

Türk musikisine sesi, nefesi ve besteleriyle büyük hizmetler \_y etmiş önemli isimlerden birisi de İzmir Hisar Camii eski imam-ha- tiplerinden Râkım Elkutlu Hoca’dır. Musiki çevrelerinde hatırı sayılır önemli bir yeri olan ve "Hoca Râkım" diye anılan Râkım Elkutlu, Ağustos 1869 yılında İzmir’de doğdu. Babası yine İzmir’in tanınmış simalarından İzmir Hisar Camii İmam-Hatibi Şuayib Efendi, annesi ise Sıdıka Hanım’- dır. Râkım Hoca, ilkokulu mahallesindeki mektepte, lise tahsilini ise İzmir İdâdisi’nde tamamladı. Henüz on yaşında iken ilk dinî, tasavvufî ve musikî eğitimini, İzmir Mevlevihanesi Şeyhi olan amcası Nâyi Emin Dede’den aldı. On yedi yaşında iken Mevlevihane’nin naathanlığını yapmaya başladı. Babasının 1892 yılında vefatı üzerine, 21 yaşında iken İzmir Hisar Camii İmam-Hatipliği’ne tayin edildi. Ömrünün sonuna kadar da bu görevini sürdürdü.Nadire Hanım’la evliliğinden Şuayib adında bir çocukları oldu. Nadire Hanım’ın erken vefatından sonra Sıdıka Hanım’la evlendi. Bu evlilikten çocukları olmadı ve bir süre devam eden evlilik boşanmayla son buldu. Râkım Hoca, ömrünün sonuna kadar evlenmedi ve ömrünü oğlu ve yeğenlerinin yanında geçirdi. Son demlerinde hastalığının ilerlemesi üzerine bir ara İstanbul’a getirilip hastahaneye yatırıldı ise de hastalığı düzelmedi. 4 Aralık 1948’de böbrek yetmezliğinden İzmir’de vefat etti. Ömrünün son günlerini dostlarının yardımları ve destekleri sayesinde sıkıntı çekmeden geçirdi. Yardımda bulunan isimler arasında ona büyük hürmet ve sevgi besleyen bazı İzmir musiki severler vardı.
Hisar Camii, İzmir Mevlevihâ- nesi ve bestekârlığa ilk adım
Râkım Hoca, bir yandan Hisar Camii imamlığına devam ederken, bir yandan da çok önemli bestelere imza atmıştır. Özellikle amcası Nâyi Emin Dede ile girdiği musiki âlemine, Mevlevî ayinleri, meşklerle devam etti. Tanburi Ali Efendi, Santo Şikari, Aziz Efendi gibi çok önemli ustalardan uzun yıllar ders aldı. Özellikle Ali Efendi’den beş yıl, Santo Şikari’den on yıla yaklaşan bir süre "amelî ve nazarî" musiki eğitimi aldı. Râkım Hoca ilk bestesini yaptığında henüz yirmi yaşında idi. Güftesi Abdülhak Hamid Tarhan’a ait olan eseri dügâh makamında besteledi.
Hayrân-ı cemâl olmağa cidden emelim var.
Kurban-ı visâl olmağa ahdü ezelim var...
Râkım Hoca bu bestesinin hikâyesini şöyle anlatır.
"Ben bu besteyi yaptım, fakat kimseye bir şey söyleyemiyor, utanıyordum. Yalnız birkaç arkadaş aramızda bunu meşk ediyorduk. Bir gün yine bu şarkımı meşk ederken, dışarıdan amcam Emin Dede Efendi geçiyormuş; bir müddet durup tekrar tekrar okuduğumuz şarkıyı dinlemiş. Ertesi gün benim de bulunduğum bir mecliste, Emin Dede Efendi:
- ’’Aman Efendiler! Dün akşam bir evde çok güzel bir beste duydum.
Hiç bilmediğim bir beste, acaba siz de var mı?" diyerek, güfteden aklında kalan nakaratı okudu.
Kurban-ı visâl olmağa ahdü ezelim var.
Santo Hoca’nın da bulunduğu bu mecliste, bu besteyi bilmediklerini söyleyenler arasında yalnız birisi "Ben biliyorum, Râkım Efendi’nindir!" demez mi! Bu çok canı tez bir arkadaştı. Çok mahcup oldum. Santo Efendi, ille "oku!" diye tutturdu. Okudum, beğendiler. Bu tarihten sonra, Santo Efendi’nin büyük bilgisinden feyz aldım. Ondan çok istifade ettim."
Râkım Hoca geride ayin-i şerif, İlâhi, kâr, beste, semâi ve şarkı olarak 400’e yakın eser bıraktığı nakledilir. Bunlardan ancak 120 civarında eseri notaya geçilebilmiştir. Özellikle amcasının işaretiyle, bir gecede karcığar makamında bestelediği Mevlevi âyin-i şerif en önemli eserleri arasındadır. "Hisaraşîran" adı ile yeni bir makam tertip eden Râkım Ho- ca’nın eserlerinin bir kısmı Reşat Aysu tarafından notaya alınmıştır. Bizzat Râkım Hoca’nın görev yaptığı Hisar Camii’nde ve de odasında notaya alınan bir İlâhinin sözleri şöyledir:
Arz-ı tâ’zim eylemez mi âlemi imkân sana.
Arz-ı tâ’zim etti Allah u azimüşşan
Nûr-u îmandır nücu- mundan demâdem berk-ı Kur’an,
Âsuman etmiş he- zâran kalbile îman sana
Râkım Hoca’nın hayatında önemli bir durak da 1945 yılında kurulan"izmir Musiki Cemiye- ti"dir ki bu cemiyetin de vefatına kadar geçen sürede başkanlığını yapmıştır.
Cenazesinden ilginç bir anektot
Râkım Hoca’nın cenazesinde de ilginç bir hadise yaşanır ki, oda şöyle nakledilir: Asrımızın en büyük musikişinaslarından biri olan merhum Bekir Sıtkı Sezgin, dostu ve hocası Mevlevi bestekâr Râkım Elkutlu’nun (Ö.1948) cenaze namazı esnasında cereyan eden bir olaydan bahsetmektedir. Elkutlu’nun cenaze namazı, imam-hatip olarak hizmet verdiği İzmir Hisar Camii’nde kılınırken civardaki bir radyodan şu sözler duyuluyordu:
"Bana hiç yakışmıyor böyle intizar şimdi.
Matemzede gönlümde hayat bir mezar şimdi.
Ne ses var ne kahkaha her ahu zâr şimdi.
Matemzede gönlümde hayat bir mezar şimdi."
Dostlarının cenaze na mazını kılmaya gelen insanları, bu nağme ve tecelli derin bir hüzne gark etmişti.
Çünkü bay atî makamında okunan bu eserin bestekârı musalla taşındaki Elkutlu idi. Nüktedanlığı ve hazır cevaplılığı
Râkım Hoca, Tanburî Ali Efendi’den sonra İzmir’de musikimizi tanıtan ve musikiden anlayan bir çevrenin oluşmasına yardımcı olan XX. yüzyılın en dikkate değer beste- kârlarındandır.
Son derece esprili bir kişiliği olan Râkım Hoca’ya bir gün, o zamanki değerine göre, iki yüz bin lirası olursa ne yapacağını sormuşlar, "Bestekâr adam bu kadar çok parayı bulsa ilhamı kaçırır..." demiş.
Öğrencisi bestekâr Hüseyin Mayadağ, Râkım Hoca ile ilgili bir anısını şöyle anlatır:
"Bir gün hocamla sohbet ederken kendisine o günlerde bir gazetede okuduğum ve canımı sıkan bir yazıdan bahsettim. Yazının metni şu idi:
- Ne zaman Ankara Radyosu’nu dinlesem, bir kadın ağlıyor.
Ben bunu doğrudan doğruya bu yabancı meslektaşın musikimizi beğenmediğine hükmetmiş, bunu hocaya yana yakıla anlatıyor,
Garp musikisi için ise bir kadın ağlamasından daha feci nükteler yapabileceğini, böyle olduğu halde bu musikinin de hayranı olduğumu anlatmaya çalışıyordum.
Ben hocaya bunu anlatırken, hoca mütemadiyen gülüyor, nurlu yüzü benim teessürümü bir anda dağıtmaya kafi geliyordu. Nihayet dayanamadım ve aramızda şöyle bir muhavere geçti.
- Haklı değil miyim, hocam?
- Hayır! Çünkü zemmetmemiş, âdeta methetmiş.
- Neden?
- Ağlamayı bir düşün! Onun kadar müessir bir musiki olur mu?
Râkım Elkutlu Hoca, musiki mirasımıza çok büyük katkılar sağlamış ve önemli eserlere imza atmış bir isimdir. Bize düşen onun bestelerle ses verdiği, hayat verdiği eserleri hatırlamak, yâd etmektir. Bu vesile ile Râkım Hoca’ya Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhu şâd olsun.