Makale

Yayıncıdan

Yayıncıdan...

Merhaba

Kur’an’da insan, içinde yaşadığı dünya ile bir bütün olarak ele alınır. Bu çerçevede, inanç, hayata bakış ve tüm ilişkiler özgün bir anlam kazanır. Bilimler ise, ilgi alanına giren konuları belli bir sistematik içerisinde ele alarak o alanda derinleşir. Bu derinleşme, bütün içerisinde yer alabildiği ölçüde anlamlı ve güzeldir. Mesela üretilen bir dişli bizatihi bir değer olmanın yanında, otomobilde, helikopterde, asan­sörde veya daha başka alet ve araçlardaki fonksiyonelliğiyle çok daha değerli ve anlamlıdır. Ancak ihtisaslaşmaların zaman zaman parçanın, bütün içerisindeki yerinin gözden kaçırılması riskini de beraberinde getirebildiğini belirtmek yerinde olur.

Aynı şey dinî ilimler için de geçerlidir. Gerek kişisel, gerekse toplumsal alanda­ki kazanım ve birikimler ile, kültürün zihin dünyasına yerleştirdiği anlamlandırma kodları, dini anlamada ve yorumlamada etkili olmaktadır. Bunun gibi bireysel ve toplumsal düzeyde kimliğin ve kültürün önemli bir parçası olan dinî, ahlâkî ve İnsanî değerler yumağının, hayatı anlama ve yorulmadaki önem ve etkisi çok daha büyük­tür.

Mesela, Islâm’ın önemle üzerinde durduğu "ihsan" kavramı, aynı zamanda ahlâkî ve İnsanî bir değerdir. Ayet ve hadislerde geçen insan kavramının tefsiri ve açıklaması, İslâmî literatürdeki bilgi üretimi ve bu kavramla ilgili anlam derinliğinin ortaya konulması açısından önemlidir. Bu derinliğin topluma kazandırılması gerek­lidir. Bu çalışmalarla elde edilen bilgi birikimi, sosyal hayatta yer aldığı ölçüde kültürel zenginliği oluşturur, aksi takdirde kitaplarda veya zihinlerde işlevi olmayan bir bilgi olarak kalmaya yüz tutar. Buradaki esas sorun, söz konusu birikimin topluma nasıl aktarılacağı hususu ile ilgilidir.

Eşini kaybeden bir kadın ve oğlunun hayat hikayesinden bir kesiti tema olarak ele alan bir uzak doğu filmini izlerken, hep Islâm’daki ihsan kavramının tefsirini düşündüm. Filmde baştan sona ince bir anlatımla,-inanç ve ibadet boyutu hariç-aile içinde, arkadaş ve dostlar arasında, kısaca tüm sosyal ilişkilerde, ihsanın ne olduğu ve nasıl olması gerektiği, güncel hayatın doğallığı içerisinde ortaya konulmaktaydı.

Esasen Kur’an’da yer alan Hz. Yusuf, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve diğer kıssalar, dinî ve ahlâkî değerlerin sosyal hayata aktarımına güzel bir örnektir. Benzer bir yön­temle, literatürümüzde yer alan dinî ve ahlâkî esasların, zamanın en güzel hikaye, şiir, fabl gibi anlatım vasıtalarında yer aldığını görmekteyiz.

Aynı şekilde, içinde yaşadığımız toplum ve sahip olduğumuz kültürel değerler göz önünde bulundurularak, ihsan gibi dinî ve ahlâkî değerlerle ilgili İslâmî liter­atürdeki derin müktesebatımızm, şiir, hikaye, roman ve sinema gibi kültürün taşıyıcı vasıtaları yardımıyla topluma aktarılması önem arzetmektedir. Bu yöntem belki de tef­sir ve hadis alanında üretilen bilgi birikiminin topluma kazandırılmasında, didaktik anlatım ve vaaz gibi yöntemler kadar hatta yerine göre daha da etkili olabilecektir.

Dr. Ahmet ONAY