Makale

Gine

Gine

Doç. Dr. Ahmet Kavas
İstanbul Üniv. İlâhiyat Fak.

Resmi Adı:
Gine Cumhuriyeti
Bağımsızlık Tarihi:
2 Ekim 1958
Yönetim Biçimi:
Cumhuriyet
Başkenti:
Konakri (Conakry)
Nüfusu:
9.690.222
Yüzölçümü:
245.857 km2
Önemli Şehirleri:
Kankan, Labe, Nzerekore ve Kindia
Dil:
Fransızca
(Resmi Dil)
Para Birimi:
Gine Frankı

Fizikî ve beşerî coğrafya
Batı Afrika’da Gine adıyla bilinen üç ayrı ülke bulunmaktadır. Bunlardan eski Fransız sömürgesi olan Gine’nin ismi genelde başkentinin ismiyle birlikte Gine Konakri şeklinde söylenir. Portekiz sömürgesi olan Gine Bissau, İspanyol sömürgesi ise Ekvator Ginesi adıyla tanınmaktadır. Gine, Afrika’nın kuzeybatısında yer almakta olup, batısında Atlas Okyanusu, kuzeybatısında Gine Bissau ve Senegal, kuzeydoğusunda Mali, doğusunda Fildişi Sahili, güneyinde Liberya ve güneybatısında ise Sierra Leone ile çevrilidir.

Halkı farklı etnik gruplardan oluşmakta olup, bunların nüfus olarak en kalabalık olanları Malinke, Fülânî (Fulbe/Peul), Susu (Soussous), Kiysen, Toma ve Gerzeler’dir.
Batı Afrika’da içlerinde Nijer, Senegal ve Gambiya gibi, Batı Afrika’nın en uzun olanları dahil toplam 22 ırmağın çıktığı yer olan Gine, su kaynakları bakımından oldukça zengindir.

Batı Afrika’nın en yüksek noktası olan Nimba Dağı 1.854 metre olup, Gine, Fildişi sahili ve Liberya ortak sınırında yer alır ve demir madeni bakımından zengindir.
Tarih

Bugünkü Gine’nin İslâm öncesi tarihi hakkında fazla bilgi bulunmaktadır. Ülkeye ilk defa sekizinci yüzyılda Nalu (Nalou) ve Baga toplumlarının yerleştiği bilinmektedir. Dokuzuncu yüzyıldan 11. yüzyıla kadar bu bölge Yukarı Senegal’den Yukarı Nijer’e kadar hâkim olan tarihi Gana krallığına bağlı kaldı. Sonra buraya Batı Afrika’nın en önemli kavimlerinden Mande asıllı Calonke isimli başka bir kabile gelerek daha önce burada yaşayanlarla kaynaştı. Batı Afrika’nın en eski ve güçlü imparatorluklarından birisi olan Mali Sultanlığı’nın kurucusu Suncata Keyta Mali’deki Dakadyalan’ı terk ederek, bugün Gine sınırları içinde Siguiri vilayetine bağlı küçük bir köy olan Niani’yi payitaht merkezi yaptı. Burası 1545 yılında Mali Sultanlığı’nın yerine kurulan Songay Sultanlığı tarafından alınana kadar bölgenin en önemli merkezlerinden birisi oldu. Bu bölge ardından Songay sultanlığının idaresine geçti ve XIX. yüzyıla kadar bu konumunu korudu.

Batı Afrika’da İslâm’ı büyük bir coşkuyla benimseyen ve bölge tarihine yön veren Fülâniler, dinlerini Gine topraklarında da yaydılar. 1870-1875 yılları arasında bugünkü Gine topraklarındaki Yukarı Nijer bölgesinin güneyinde mücadelesine başlayan Mande soylu Samori Ture ise 1898 yılına kadar yaklaşık 40 yıl bölgedeki İslâm’ın en büyük savunucularından oldu.

Fransa henüz idaresine almadığı halde Gine’yi, 1891 yılında Senegal’deki idaresinden müstakil bir sömürge olarak ilan etti. Samori Ture ormanlık bölge halkına mücadeleyi devrettikten sonra, sahil bölgesine ve güneydoğudaki ormanlık bölgeye geçerek işgal ordusuna karşı amansız bir mücadele verdi. Batı Afrika’daki üç güçlü mahalli önder olan Mali’nin Segu şehrini payitaht merkezi olarak kullanan Ahmedu ve Tieba ve Samori Ture, Fransızlar’a karşı birlikte mücadele etme kararı aldılarsa da geç kalmışlardı ve bu birlikten bir başarı elde edemediler. Samori Ture 1898 yılında yenilmesi üzerine tutuklandı ve sürgüne götürüldüğü Gabon’un Ogooué adasının iklimi ve kendisine gerekli beslenme imkanı verilmediği için 1900’de öldü. Bugünkü Gine topraklarının Fransa tarafından tam olarak işgal edilmesi 1912 yılına kadar devam etti.

Mahalli idarecilerin tamamı etkisiz kılındı ve Fransız sömürge idaresi içinde zamanla unutuldular. Halkın yaşaması için zaruri olan ürünlerin yerini, Fransız şirketlerinin ihtiyaç duyduğu ihraç mallarının üretimi aldı. Bu arada ülke genelinde para kullanımı yaygınlaşırken halktan ağır vergiler alındı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yavaş yavaş sömürge idaresine karşı bir direniş baş gösterdi. Buranın tarihi şehirleri önemini tamamen kaybederken, sömürge idaresince merkez yapılan sahildeki Konakri, çok sayıda Gineli’nin istihdam edildiği bir liman şehrine dönüştü.

1946 yılı Ekim ayında Fransız Anayasası sömürgelere belli serbestlik tanıyınca siyasi hareketler güçlendi ve anne tarafından Samori Ture’nin torunu olan Seku Ture önemli bir konuma geldi. Fransa 1950’li yılların sonunda çoğu Afrika’da bulunan sömürgeleriyle idarî, siyasî ve malî irtibatını kesmek istedi. Bundan böyle onları sadece Fransız Birliği adı altında bir yapılanma içinde tutmak istiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaule’ün 1958 yılı Eylül ayında, sömürgeleri Fransa’dan ayırmak için yaptırdığı referandum sonucunda, sadece Gine eski konumunun korunması yönünde oy kullandı. Fakat Fransa bu sömürgesini de kendinden ayırmaya kararlıydı. Bunun üzerine 2 Ekim 1958 tarihinde, Gine Demokratik Cumhuriyeti adı ile bu sömürge de bağımsızlığını ilan etti.

Ülkede İslâmiyet
Gine’de İslâm’ın yayılması 11. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Batı Afrika’nın güçlü devleti Gana Krallığı’nın Fas, Cezayir ve Endülüs’te büyük bir imparatorluğa dönüşen Murabıtlar ile ticarî ilişkiler kurmasıyla, Müslüman tüccarlar kısa zamanda bölgede dinlerini yaymaya başladılar. Bu dönemde Gine’nin kuzeyine kadar İslâm’ın yayıldığı tahmin edilmektedir. XII. yüzyılın başında Mali Sultanlığının kurulmasıyla Batı Afrika’daki Mande asıllı yönetici sınıf arasında bu din giderek yayıldı.

Fransız işgali döneminde Gine’deki İslâmî hayatı araştırmakla görevlendirilen Paul Marty yazdığı kitabına oldukça dikkat çekici tespitlerde bulunmuştu. O dönemde Sahraaltı Afrika’da siyahi toplumların dönüşümünde kalıcı iz bırakan etkenlerin başında İslâm’ın yayılmasının geldiği kanaatindeydi. Ona göre bu etkinlik gelecekte de kendisini hissettirecek ve yaklaşık bir asır daha devam edecekti. Özellikle Fülâni soyluların bu etkiyi yoğun bir şekilde hissettirdikleri ve başlangıçtan bu tarafa dinî tebliğin en gayretli kimseleri bunların arasından çıkmaktaydı.

Gine’de İslâm’ın yayılmasında el-Hâc Ömer’in ülkenin kuzeyindeki Dingiray’ı merkez yapması ve Batı Afrika’da Fransız sömürgeciliğine karşı başlattığı hareketi buradan yönlendirmesi etkili oldu.

Ekonomi
Tarihî Gana, Mali ve Songay sultanlıkları ile el-Hac Ömer ve Almami Samori Ture’nin kurdukları modern devletler dönemlerinde Gine toprakları, Batı Afrika’nın en önemli idari ve ticaret merkezlerine sahipti. Özellikle bu ülke topraklarındaki altın madenleri bölgenin güçlü devletlerinin buraya yönlenmesini sağlıyordu. Zaten daha XV. yüzyılın sonunda da Portekiz’in Gine sahillerinden altın ve köle temin etmesi bunun açık deliliydi.
Bağımsızlık sonrasında ülkenin ilk devlet başkanı Seku Ture’nin uyguladığı kapalı idari sistem yüzünden ekonomik hayat bir türlü düzene konulamadı. Bugün 177 dünya ülkesi arasında 160’ncı sırada yer alan ve dünyanın en fakir 30 ülkesinden birisi olan Gine tabii kaynaklarını kullanabilse, dünyanın refah düzeyi en yüksek ülkelerinden birisi olacak konumdadır. Yine de kişi başına düşen millî geliri 2.000 dolar seviyesindedir. Ülkede sadece yabancı şirketler vasıtasıyla işlettiği boksit, alüminyum, demir, uranyum, altın ve elmas madenlerinden belli bir gelir elde etmektedir. Özellikle alüminyum üretiminde büyük ihtiyaç duyulan boksit madeni rezervinin en fazla olduğu Gine, tek başına dünyadaki boksit rezervlerinin üçte ikisine sahip olup, tahmini olarak 25 milyar tonluk bir rezervi vardır. Hâlen yıllık olarak 13 milyon ton boksit ihraç etmektedir. % 49’luk bir hisseye sahip olan Gine Boksitleri Şirketi Halco isimli şirketin elinde tuttuğu % 51’lik bir sermayesiyle bağlı olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nin Alcoa grubu tarafından idare edilmektedir. Demir madeni rezervleri ise yedi milyar ton olarak tahmin edilmektedir. Elmas miktarı ise 25 ile 30 milyon karat arasında tahmin edilmektedir. Yılda sekiz ile on ton arasında altın çıkarılmaktadır.

Komşularından Sierra Leone ve Liberya’da yaşanan isyanlar karşısında Gine, Avrupalı devletlerin menfaatleri için bir sur gibi kabul edildi. Ülke 2000 yılında 800 milyon dolar dış borcu için ve hâlen uygulanmakta olan projeleri için Dünya Bankası’ndan 230 milyon dolar yardım aldı.
Eğitim ve kültürel hayat

İslâm’ın çok erken dönemde yayıldığı Gine’de, XVIII. yüzyılın başından itibaren Fülâni toplumu dört kademeli bir din eğitimi uyguladı. Bunlar mahalli dilde şu şekilde isimlendirilmekteydi: Diangugol denilen okuma safhası, vindugol denilen yazma, firugol denilen tefsir safhası ve yüksek din bilimleri demek olan fennu safhasıydı. İlk safhada Kur’an öğretmekle mükellef kişiye yerli dilde karamoko denmekteydi. Zamanla bu kelime Futa Calon’u idare eden üst derecedeki kimselere de denmekteydi.

Gine’de bütün Batı Afrika’da olduğu gibi önce Kadiriye tarikatı yaygınlaştı. Futa Calon’da özellikle bu tarikatın Bekkaiye koluna intisap arttı. El-Hâc Ömer’in Dingaray’ı merkez yapmasıyla birlikte, ülkenin kuzey bölgelerinde Ticâniyye tarikatı epeyce yayıldı. Bu ülkede yaygın üçüncü tarikat ise Şazeliye idi. Kuzey’deki Senegal’de Müridiye tarikatına intisap eden çok sayıda Gineli vardı. Ayrıca İtalyan ve Fransız sömürgeciliğine karşı Libya’da mücadele eden ve zamanla Afrika’nın orta kısımlarında yayılan Senûsiye hareketi de Gine’de özellikle XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başında etkili idi.

Fransızlar sömürgeleştirdikleri Gine’nin din eğitimini büyük bir baskı altına aldılar ve İslâm eğitimi alan çocukları yakından takip ederek bütün faaliyetlerini engellediler. Bu konuda bir şeyler yapan herkesi fişlediler. Yaptıkları tespitlere göre 1907 yılında, Kur’an öğreten hocaların sayısı ülke genelinde 2.950 kişi, öğrencilerin sayısı ise 18.737; 1945 yılında ise hocaların sayısında yaklaşık 1.000 kişiden biraz fazla bir eksilme olmuş ve 1.875 kişiye düşmüştü. Ama öğrencilerin sayısı uygulanan sömürgeci baskılara rağmen 21.381’e çıkmıştı. Gine’de açılan sömürge okulları ve Hristiyanlık okulları, Kur’an okullarının uygulanan baskıların neticesinde düşürüldükleri içler acısı durumunu gözler önüne sermişti. Bazı çocuklar ise hem Kur’an okullarına, hem de sömürge okullarına devam ediyorlardı.

1940’lı yılların ortasında Fransız sömürgeciliği döneminde Tuba şehrinde Karamoko Bâ idaresinde 25 hoca eğitim vermeye devam etti. Ülkedeki diğer İslâm kültürünün yaşatıldığı şehirler arasında Gaval, Labe, Timbo’da Fülâniler basit, ama sağlam bir İslâm eğitimi vermeyi aralıksız sürdürdüler. Dingiray şehrini merkez yapan el-Hâc Ömer Tal’in soyundan gelenler de verdikleri eğitimden vazgeçmediler. Malinke soylulara gelince, bunlar da İslâm eğitimine önem veriyorlardı, ancak çocuklar namaz kılacak bilgiyi elde ettiklerinde, onları Kur’an okulundan alıyorlardı. Bunların en önemli merkezi Kankan şehri olup, burada yaklaşık 200 Müslüman çocuğu Şeyh Muhammed Şerif’in fıkıh, kelâm ve tasavvuf derslerini takip ediyorlardı. Gine’deki en önemli şahıs kütüphanelerinden birisi bu kişiye aitti ve Talibe Kaba’ya ait olanlarla birlikte toplam 900 cilt kitapları vardı.
Bağımsızlık sonrası Batı Afrika Müslümanları arasında birlik sağlamak amacıyla kurulan Müslüman Kültür Birliği teşkilâtı yeni devlet başkanı olan Seku Ture’nin baskısı altındaki Gine’ye yardım ettiler. Çünkü bu ülkede yaygınlaşan Marksizm’den Müslümanlar olumsuz yönde etkilendiler. Geleneksel İslâm’a karşı, ıslah hareketini, Fülânî muhafazakarlığına karşı Malinke mutedil İslâm anlayışı desteklendi. Bağımsızlık sonrası ilk idareciler marabuları, önde gelen imamları, ülkenin gelişmesi önündeki engeller gibi gösterme gayretine giriştiler. Marksizm karşısında Müslümanlar’ın direnci alabildiğince kırıldı.

Gine’de sömürgelikle başlayan İslâm eğitimine büyük bir darbe vuruldu ve sadece sınırlı sayıda yerli çocuğuna eğitim verilen sömürge okulları açıldı. Bağımsızlık sonrası gittikçe yaygınlaşan eğitim sayesinde, sınırlı da olsa epeyce çocuk eğitim imkânına kavuştu. Yine de 1990’lı yıllara gelindiğinde, eğitim henüz bütün ülke çocuklarına ulaşacak seviyede değildi. Eğitim seviyesi oldukça düşük olup 21. yüzyıla girildiği bir dönemde, okuma yazma bilenlerin oranı % 25 seviyesindedir. Ortaokul seviyesinde eğitim alanların oranı %18’e kadar inmektedir.

1962 yılında Sovyetler Birliği’nin desteğiyle açılan Konakri Teknik Enstitüsü’ne 1970 yılında Mısır devletbaşkanının adı verildi ve Cemal Abdünnasır Politeknik Enstitüsü oldu. Bu enstitü 1984 yılından itibaren ise Konakri Cemal Abdünnasır Üniversitesi (Université Gamal Abdel Nasser de Conakry) adıyla 1.500 öğrenciye eğitim vermeye başladı. Bugün 10.000 öğrenci bu üniversitede eğitim görmektedir. Ülkenin ikinci büyük üniversitesi ise Kankan şehrinde olup, buna da Tanzanya eski devletbaşkanının adı verildi: Juluis Nyéreré Üniversitesi (L’université Juluis Nyéreré de Kankan). Ayrıca Dr. Ousmane KABA’nın 1999 yılında kurduğu Kofi Annan Üniversitesi, Gine’nin en büyük özel üniversitesidir. Bütün bu girişimlere rağmen ülkede yüksek öğrenim durumu oldukça düşük olup sadece % 1 seviyesindedir. Hâlen üniversiteye giriş imkânı oldukça sınırlı sayıda öğrenciye verilebilmekte olup, mezunların mesleklerine uygun iş bulma ihtimali oldukça düşüktür. Ayrıca yurt dışında eğitim alanlar da bulunmaktadır.
Modern dönemde çok sayıda yazar yetişti. Bunlar arasında Sirah Balde de Labe, Aïssatou Barry, Kesso Barry, Koumanthio Zeinab Diallo, Mariana Kesso Diallo, Camara Laye, Tierno Monénembo, Williams Sassine, Marie Bernadette Tiendrébéogo, Senyo Adjibolosoo ve Mahmoud Bah bulunmaktadır.