Makale

İsteğe Bağlı Din Eğitimi Taleplerini Kur'an Kursu'nun Karşılama Durumu

Prof. Dr. M. Şevki Aydın
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı

İsteğe Bağlı
Din Eğitimi Taleplerini
Kur’an Kursu’nun
Karşılama Durumu

Din eğitimi tartışması
Ne hikmetse bizde din eğitimi meselesiyle genelde olması gerektiği gibi soğukkanlılıkla, bilimsel bir yaklaşımla ilgilenme düzeyi yakalanamadı. Onca deneyimimize rağmen hala ülkemizde din eğitim ve öğretiminin varlığını tartışmaktan bir türlü çıkıp bu sorunun başka boyutlarını tartışmak mümkün olmadı. Gelişmiş ülkelerde ise din eğitiminin varlığı değil de, nasıl gerçekleştirileceği konusu tartışılmaktadır. Üstelik, bu konular bizde genelde kendi aslî bağlamı dışındaki platformlarda ele alınmakta, din eğitim ve öğretimi üzerinden polemikler yapılmaktadır. Oysa, gelişmiş ülkelerde bu sorun daha çok bilimsel zeminlerde tartışılmakta ve politikacılar da politik değerlendirmelerini, genelde bu bilimsel temellendirmeleri görmezlikten gelmeksizin yapmaya çalışmaktadırlar.
Batıda din eğitiminin yasal ve bilimsel temellendirilmesi
Çağdaş gelişmiş toplumların çoğulcu niteliği giderek ilerlemektedir. Çok dinlilik, çok kültürlülük, bugünün toplumlarının en bariz vasfı olma yolundadır. Küreselleşme, bu çoğulculuğu, daha alt birimlere de indiriverdi; her din ve kültür içinde alt oluşumlar giderek daha da çeşitlenmektedir. Bu durum, toplumsal hayatın, demokratik değerlere göre, insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde barış ve uzlaşı içinde sürdürülmesi konusunda yeni yeni sorunların boy atmasına neden olmaktadır. Bütün bu toplumsal sorunların çözümüne yönelik teoriler geliştirilerek önlemler alınmaya çalışılmaktadır. (Bk. Noorman, 2000) Gelişmiş toplumlar, sorunların çözümü konusunda dinin gücünden de yararlanmaya çok önem atfetmektedirler. Bu çerçevede, din eğitimini önemsemekte; onun etkin ve verimli hale getirilmesi konusunda yasal ve bilimsel çalışmalar yapmaktadırlar.
Batıda din eğitimi olgusunun/gerçekliğinin yasal ve bilimsel temellendirilmesi, farklı din eğitimi taleplerini karşılama bağlamında birbirinden az çok farklılaşan teorilerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu din eğitimi teorileri, oluşan toplumsal ihtiyaç ve beklentileri hesaba katarak, din eğitimi anlayış ve uygulamalarına yönelik yeni bir takım modeller/yaklaşımlar önermektedirler. Çok ilginçtir, bu din eğitimi yaklaşımları arasında, bir din dersinin, her tür din içi farklı yorumları olduğu gibi, her türlü dini, dünya görüşünü ve ahlak anlayışını da öğretim konusu yapmasını öngörenler bile bulunmaktadır. (Bk. Bilgin, 1999. Farklı yaklaşımlar için bk. MEB, 2003.; Arslan, 2005) Bu din eğitimi yaklaşımlarından biri de mezhepler üstü din eğitimi yaklaşımıdır.
Mezhepler üstü yaklaşım, mezhep, tarikat, cemaat ayrımı yapılmaksızın bir dine inananların tümünün aynı derste din öğrenmelerini öngörmektedir. Bu yaklaşıma göre yürütülecek olan din dersinin amaçları ve içeriği, bu dersi alacak olan herkesi kapsayacak, hepsinin kabullenebileceği nitelikte belirlenir. Yani, amaçlar, konular ve konuların içerikleri, o dinin mensuplarının ortak paydalarını, birleştikleri hususları kapsamaktadır. Bu yüzden, amaç ve ders içerikleri, tamamen dinin temel kaynakları esas alınarak hazırlanır.
Mezhepler üstü din eğitimi yaklaşımı, şu veya bu biçimde uygulama farklılıkları içerebilmektedir. (Bk. Bilgin, 1998:83) Burada onlar üzerinde duracak değiliz. Ancak, işlevleri bakımından ortak noktaları bulunduğuna işaret etmekte yarar var. Aralarındaki farklılıklara rağmen bu yaklaşımla yürütülen din eğitimi faaliyetlerinin temel işlevi, değişik yorum ve uygulamalar öngören mezheplerin, aslında aynı temel kaynağın farklı yorumlarla pratiğe yansımasından ibaret olduğunu, esasen hepsinin aynı öze dayandıklarını; dolayısıyla dini anlama, yorumlama ve uygulama bağlamında bunların birer zenginlik olarak algılanması gerektiğini öğrencilere kavratmaktır. (Onat, 2005:150) Böylece, ayrı din dersleri gördüklerinde ortaya çıkacağı ileri sürülen dinî yönden öğrencilerin birbirlerine yabancılaşmaları durumu olmayacaktır. Farklı mezheplere mensup insanlar, ayrıntıda farklılaşsalar bile temelde aynı dini, aynı inancı, aynı temel ibadet ve ahlak esaslarını benimsediklerinin bilincinde olacaklar; birbirlerini daha iyi anlama imkanını elde edeceklerdir. Kısaca, mezhepler üstü din eğitimi yaklaşımı temelde birleştirici, bütünleştirici bir işleve sahiptir.
Gelişmiş ülkelerde mezhepler üstü yaklaşımla yapılan din eğitiminin bazı açılardan yetersiz kaldığı, ihtiyaçları istenen düzeyde karşılayamadığı, beklentileri yeterince cevaplayamadığı ileri sürülerek alternatif din eğitimi anlayış ve uygulamaları önerildiği görülmektedir. Ne var ki, ileri sürülen her din eğitimi yaklaşımı/modeli, kendinden öncekilerin eksikliklerini gidermeye çalışırken başka yetersizlikler sergilemektedir. Bu farklı yaklaşımlardan her biri, avantajları yanında bir takım dezavantajlara da sahiptir. Bu durum, din eğitimi alanında yeni arayışların sürdürülmesini gerektirmektedir.
Din eğitimi konusunda hangi yaklaşım tercih edilirse edilsin, onun uygulanabilmesi için bir takım şartların mutlaka yerine getirilmesi, ona göre bir yapılanmaya gidilmesi gerektiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Zira, bütüncül bir bakış açısıyla gerçekleştirilmesi icap eden bu yapılanma, sözü edilen yaklaşıma göre öğretimi düzenleyebilecek yeterliklere sahip öğretmen yetiştirme, uygun program hazırlama ve bu programa göre ders araç-gereçleri, materyal geliştirme... gibi unsurları kapsamaktadır.
Ülkemizde din eğitimi sorununa yaklaşım
Ülkemizdeki okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, temelde mezhepler üstü din eğitimi yaklaşımını öngörmektedir. Bu tercih, hem toplumsal birlik, bütünlüğü sağlamada dinden yararlanma açısından hem de İslâm öğretisi açısından oldukça önemlidir. Islâm içi yorum farklılıklarına, mezheplere taassupla bağlılığı besleme, bu yorum farklılıklarını başka dinlerde olduğu gibi adeta dinsel farklılığa dönüştürme, din içinde ayrılıkların yolunu açma...vb. olumsuz anlayışları bu yaklaşım önleyici işleve sahiptir. Bu yaklaşım, dinin özüyle bağdaşmayan, onunla çelişen bu olumsuz anlayışları önlemeye ve toplumda barış ve uzlaşı kültürünün gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Ancak, uygulamaya bu yaklaşımın ne kadar egemen olduğu, uygulamaların ne kadar bu yaklaşımla uyum içinde gerçekleştirildiği, bu yaklaşımla düzenlenen din eğitiminin ne tür sorunlarının olduğu ve bunların çözümü için ne tür düzenlemelere gidilerek söz konusu yaklaşımın geliştirilebileceği, ilgili ders için öngörülen amaçlara ne oranda ulaşıldığı vb. hususlar bilimsel bir soğukkanlılıkla tartışıl(a)mamaktadır. Okullardaki bu din dersinin etkin ve verimli biçimde uygulanıp uygulanmadığını sorun edinme, uygulamanın giderek daha da geliştirilmesi için çalışmalara süreklilik kazandırma, kimsenin pek umurunda değil gibi. Son derece yetersiz münferit gözlemler gerekçe gösterilerek dersin varlığının polemik konusu yapılmasının önüne bir türlü geçilememektedir.
Mevcut ders dışında Anayasa’nın öngördüğü isteğe bağlı din eğitimi taleplerini karşılama konusunda okullarda ne tür düzenlemeler yapılacağı meselesi ise, hem yasal açılımı hem de bilimsel temellendirilmesi bakımından adeta görmezlikten gelinmektedir. (Bk. Aydın, Ocak, 2007) Bu mesele, aydınların, bilim insanlarının ve özellikle de alanın uzmanlarının gündemindeki yerini gereği gibi alamamaktadır. Devletin denetim ve gözetimi altında yapılmasını Anayasa’nın öngördüğü isteğe bağlı din eğitimi meselesinin okul boyutunun olabileceği, düşünülmemektedir.
Farklı düzeylerde din eğitimi taleplerini Kur’an kursunun karşılama imkânı
İsteğe bağlı din eğitimi ihtiyacını planlı, programlı bir düzenlemeyle karşılamaya çalışan kurum sadece Kur’an kursudur ve bu kurumda da, Diyanet İşleri Başkanlığının genel yaklaşımı gereği olarak mezhepler üstü bir din eğitimi yaklaşımı öngörülmektedir. İsteğe bağlı din eğitimi taleplerini karşılamaya çalışan biricik kurum durumundaki bu kurslarda yürütülen din eğitimi faaliyetlerini de değişen şartlar karşısında yeniden sorgulamak, onların nasıl daha etkin ve verimli hale getirilebileceği, bireysel ve toplumsal sorunlarımızın çözümüne katkılarının nasıl artırılacağı konusunda çalışmalara süreklilik kazandırmak gerekmektedir.
Ne var ki, bu kurumlar da okullardaki din eğitimi meselesi için söz konusu edilenden farklı bir ilgiye mazhar olamamaktadır. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı; değişen şartlar ve sorunlar karşısında Kur’an kurslarının kendilerini yenileyerek geliştirmeleri için yasal çerçevede ve tamamen bilimsel bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmektedir. Zira, değişen şatlar karşısında her kurum gibi Kur’an kursları da kendini yenilemek, yeni ihtiyaçları karşılayacak değişimleri gerçekleştirmek zorundadır. Diğerleri gibi bu kurumlar da, toplumsal gerçeklikler olarak ortaya çıkan din eğitimi taleplerini olabildiğince karşılama sorumluluğu çerçevesinde kendine düşenleri layıkıyla yerine getirme çabası içinde olmak durumundadır.
Esnek çerçeve program
Başkanlığın bu çerçevedeki çabalarından sadece program geliştirme çalışmalarına bir yönüyle burada işaret etmek, fikir vermesi bakımından yeter. Çağdaş program geliştirme biliminin ölçütlerine göre geliştirilip 2004-2005 öğretim yılında uygulamaya konulan uzun süreli Kur’an Kursu Programı ve yine aynı yaklaşımla ilk defa geliştirilip 2005 yılında uygulamaya konulan Yaz Kur’an Kursu Programı, esnek çerçeve programlardır. Bu programlar, Kur’an kursu öğretimi için bir çerçeve çizip onun doğrultusunu göstermekle birlikte, öğreticiye oldukça önemli bir manevra alanı bırakmaktadır. Muhatapların hazırbulunuşluk düzeylerine, ihtiyaç ve beklentilerine göre içeriği ayarlama ve onları tatmin edecek şekilde öğretimi düzenleme konusunda bu programlar, öğreticiye inisiyatif vermektedir.
Zorunlu din kültürü öğretimini tamamlayıcı olması amacıyla isteğe bağlı din eğitimi yapan Kur’an kursunun mevcut mevzuat çerçevesinde sahip olduğu yapılanma biçimi, potansiyel muhataplarının çok farklı beklentilerini tatmin edici nitelikte karşılayabilme bakımından sınırlılıklara sahiptir. Böyle olması da son derece doğaldır. Yeni Kur’an kursu programları, sözü edilen sınırlılıkları bir ölçüde azaltıcı niteliklere sahiptir. Konuların içeriklerini ve eğitim durumlarını öğrenciye göre belirleme konusunda öğreticiye inisiyatif vermek suretiyle bu programlar, öğrenci merkezli bir eğitimi öngören pedagojik anlayışın eğitime yön vermesini sağlamakta ve farklı düzeylerde din eğitimi ihtiyacı olan bireyleri nispeten tatmin edecek bir öğretimi gerçekleştirmenin önünü açmaktadır. Nispeten diyorum, çünkü bu kurslarda Kur’an’ı yüzüne okumayı öğretme, ezberletme ve Islâm dinine ilişkin temel bilgileri kazandırma SÖZ konusudur. (Bk Aydın, Ekim, 2006) Öğreticinin manevra imkanı, işte bu çerçevede mümkündür.
Hemen belirtelim ki, sınırlılığına rağmen bu, azımsanacak imkan değildir. Balkanlar ve Türk cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin kabul edildiği bir Kur’an kursumuzun öğreticisine, "Bunlar için özel bir program olmadığına göre siz bu çocukları nasıl eğitiyorsunuz?" şeklinde soru yöneltilince onun verdiği cevap, bu bağlamda oldukça ilginçtir: "Yeni Kur’an Kursu Programı, esnek çerçeve bir program olduğu için onu bu çocuklara uyarlayarak uyguluyoruz."
Kur esasına dayalı program
Gerçekte, herkese belli bir formatta temel dinî bilgilerin kazandırılmasıyla yetinmeyip, bu standart içeriğin ötesindeki bilgileri kazanmak isteyenlerin taleplerini karşılamaya yönelik düzenlemeler üzerinde kafa yormak, yeni imkanlar oluşturmak icap etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, sorunun bu boyutuyla çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak Kur’an kurslarında kur esasına dayalı program geliştirme çalışmaları başlatmıştır. Önce Yaz Kur’an Kursu Programı buna göre geliştirilip 2005 yılında uygulamaya konulmuştur. Yaz kurslarında uygulamaya konulmuş olan kur sistemi, uzun süreli kurs için bir tür pilot uygulama olarak görülmektedir; onda başarı sağlandıktan sonra diğerinde de uygulamaya konulacaktır. Zira, yukarıda işaret edildiği gibi, meseleye bütüncül yaklaşım önemlidir. Söz gelimi, uygulayıcıların/öğreticilerin, tanımadıkları, hazır olmadıkları, benimseyip içselleştiremedikleri hiç bir program başarıyla uygulanamaz. Onun içindir ki, bu kur sisteminin, gerekli hazırlıklar yapılmadan diğer kursda uygulamaya konulması düşünülmemektedir.
Uzun süreli Kur’an kursu da kur esasına göre yapılandırıldığında, mevcut Kur’an kursu programının içerik kategorilerine göre kurlar, sözgelimi, Kur’an-ı Kerim kurları, dinî bilgi kurları ve siyer kurları oluşturulacaktır. Bu kurlar, üç dört hafta gibi olabildiğince kısa zaman dilimlerini kapsayacaktır.
Böyle bir anlayışla program geliştirme, kişilerin farklı düzeylerdeki din eğitimi ihtiyaç ve taleplerini karşılama konusunda önemli işlevler ifa edecektir. Çok farklı hazır bulunuşluk düzeylerine sahip bireyleri aynı öğrenime tabi tutma gibi bir pedagojik yanlışın önü böylece alınmış olacaktır. Herkes için aynı öğretimi düzenleme yerine, herkese ihtiyaç duyduğu öğretim hizmetini sunma söz konusu olacaktır. Bu sayede herkesin kendi ihtiyaçlarına denk düşen programı bulabilme ve tercih edebilmesine belli ölçüde de olsa, imkan hazırlanmış olacaktır. Böylece Kur’an kursu, daha verimli ve etkin bir din eğitimi yapma imkanına kavuşacaktır. Bu tür bir yapılanma , Anayasa’nın 24. maddesinde öngörülen devletin gözetim ve denetimi altında isteğe bağlı din eğitimi hakkından herkesin istediği gibi yararlanabilmesi için okullarda gerekli düzenlemenin yapılmamış olmasının yol açtığı eksiklikleri, Kur’an kurslarının daha fazla giderebilmesinin yolunu açacaktır.
Kuran kurslarının farklı düzeylerdeki din eğitimi ihtiyaçlarını karşılama niteliği, diğer imkanların elverişliliğiyle birlikte özellikle öğreticinin yeterliliği ölçüsünde, daha da geliştirilebilecektir. Başkanlık, bu yöndeki çalışmalarını da bilimsel yaklaşımla sürdürmektedir.


KAYNAKLAR
ARSLAN Z. Şeyma, "Din Eğitiminde Dünyada Uygulanan Modellere Toplu Bir Bakış", Türk Milli Eğitim Sisteminde Din Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu, 2-3 Mart 2005, Ankara
AYDIN M. Şevki, "Kur’an Kursunda Ne Öğretilir?", Diyanet Aylık Dergi, Ekim, 2006.
AYDIN M. Şevki, "Kur’an Kursu ve İsteğe Bağlı Din Eğitimi", Diyanet Aylık Dergi, Ocak, 2007.
BİLGİN Beyza, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Gün Yayıncılık, Ankara, 1998.
BİLGİN Beyza, "Din Eğitiminde Yeni Modeller", Cumhuriyet’in 75. Yılında Türkiye’de Din Eğitimi ve Öğretimi, Türk Yurdu Yayınları, Ankara, 1999.
MEB, Din Öğretiminde Yeni Yöntem Arayışları Uluslararası Sempozyum Bildiri ve Tartışmalar 28-30 Mart 2001-İstanbul, Ankara, 2003.
NOORMAN Harry, "Almanya’da Hristi- yan Din Dersinin Hukuksal Çerçeve Koşulları ve İslam Din Dersi İçin Olası Modeller", Türkiye’de ve Almanya’da İslam Din Dersi Tartışmaları, Ankara, 2000.
ONAT Haşan, "Din Öğretiminde Mezhepler Üstü Yaklaşım", Türk Milli Eğitim Sisteminde Din Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu, 2-3 Mart 2005, Ankara.