Makale

BASIN, ve MORAL DEĞERLER

BASIN, ve
MORAL DEĞERLER

Yusuf Turan
RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı

Toplumları güçlü ve sağlıklı kılan, moral değerlerle donatılmış olarak parlak geleceğe taşıyan en temel faktör; karşılıklı sevgi-saygı esasına dayanan ve birlikte yaşamı düzenleyen kurallar bütününe uyum sağlama yeteneğidir.
Örf, âdet, gelenek, görenek ve yazılı hukuk kuralları; toplumsal ahlâkın sınırlarını çizmektedir.
"Edep" sözcüğünü dar anlamda değil, geniş anlamda yorumladığımızda, ortak yaşam alanındaki davranış kalıpları karşımıza çıkmaktadır. Ortak yaşamda karşılıklı sevgi-saygı, kişilik haklarına, insan onuruna, hak ve özgürlükler dengesine gösterilen dikkat; "edepli" davranış sistematiğini oluşturmaktadır. Edepli davranış esas itibariyle aileden başlayıp okulda devam eden, yazılı-görsel ve işitsel basınla desteklenen ve sürekliliği olan bir eğitim ve etkileşim sürecidir.
"Ahlâklı insan", "iyi vatandaş" ve "sorumlu yurttaş" gibi kavramların içinin doldurulmasında, hayat bulmasında basının önemli bir eğitim fonksiyonu bulunmaktadır.
Edebe ilişkin düzenlemeler
Müstehcen, edebe aykırı, çocuk ve gençlerin zihinsel ve ahlâkî gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek yayınlarla ilgili olarak 3984 sayılı Kanun’un 4. maddesinin. (t) bendinde; "Yayınların müstehcen olmaması"
(z) bendinde "Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlâkî gelişimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmaması..." hükmü getirilmiştir.
Öte yandan; Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesinin pornografi ve gençleri ve çocukları fiziksel, zihinsel ve ahlâkî gelişimini zedeleyecek yayınlara karşı "...Yayıncının Sorumlulukları" başlıklı 7. maddesi;
1. Program hizmetlerinin sunuş ve içerik bakımından bütün unsurları, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olacaktır.
Program hizmetleri, özellikle; edebe aykırı olmayacak ve pornografi içermeyecek,
2. Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlâkî gelişimini zedeleyebilecek türden program hizmetleri, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmayacaktır. Hükümlerini içermektedir.
Basının bugünkü durumu
Halkı doğru ve sağlıklı bilgilerle aydınlatmak ve Anayasa’dan kaynaklanan haber alma, bilgi edinme hak ve özgürlüğümüze işlerlik kazandırmakla görevli olan yazılı, görsel ve işitşel basını, bugün kurum ve çalışanlar olarak ne durumdadır, özetle basından ne bekliyoruz, basın ne veriyor konusunu ele alarak tartışmak gerekmektedir.
Bilindiği gibi; iletişim özgürlüğünün kaynağı; halkın doğru ve sağlıklı bilgi edinme ve haber alma hak ve özgürlüğüdür. Bu özgürlük aynı zamanda, temel insan haklarının da çerçevesini çizmektedir.
iletişim özgürlüğünün gerçek sahibi gazete, televizyon patronu ya da çalışanlar değil; halkın kendisidir. Basın; iletişim özgürlüğünün kullanılmasının etkili bir aracıdır.
Yoksa; basın özgürlüğü bir meslek grubuna tanınmış ayrıcalık, imtiyaz değildir.
Basını, yürütme, yasama ve yargıdan sonra
dördüncü güç konumuna getiren anlayış da; basını halk adına özgürlük kullanılmasının oluşturduğu kamusal niteliktir.
Güvenirlilik sorunu
Yapılan araştırmalarda, kamuoyu yoklamalarında, güvenilirlik sıralamasında basın en alt sıralarda yer almaktadır.
Bu güvensizliğin nedeni; basındaki yapısal çarpıklıklar ve toplumsal dokuyla çelişen yayınlardır.
Ayrıca; basındaki tekelleşme ve çıkar ilişkileri de bu kurumu halktan uzaklaştırmıştı.
Bunun sonucu olarak gazeteler okunmaz, televizyonlar izlenemez ve radyolar da dinlenemez hâle gelmiştir.
Bugün ülkemizde 1200 radyo ve 260 da ulusal, bölgesel ve yerel televizyon yayın yapmaktadır.
Yaklaşık 900’ü Anadolu’da yayınlanan gazeteler olmak üzere 1100 gazete yayın yaşamını sürdürmektedir.
Haftalık, aylık ve düzensiz periyotla gazeteler ve dergiler bu sayının dışındadır.
9970’i basın kartlı olmak üzere 30 bin gazeteci basın sektöründen ekmek yemektedir.
Tiraj handikapı
1980 öncesinde, yaklaşık bundan 25 yıl önce, Türkiye’nin nüfusu 55 milyon, okur yazar oranı yüzde 65, Türk okullardaki öğrenci sayısı 11 milyon, üniversiteler Büyükşehirlerde yoğunlaşmış ve sayıları 20 kadardı. O gün gazetelerin günlük toplam tirajı 5,5 milyondu.
Bugün nüfusumuz 67 milyon, okur-yazar oranı yüzde 85, sadece yaygın-örgün üniversite eğitimi yapan 5,5 milyon öğrenci, neredeyse her ilde bir üniversite veya yüksek okul olmak üzere 80 üniversite, 12 milyon ilköğretim ve lise öğrencisi.
Bugün gazetelerin toplam tirajı 4-4,5 milyon dolayında.
Ülkemiz son 25 yılda, her alanda büyüyor, kabuk değiştiriyor, üniversite sayışı 4’e katlanıyor. Üniversite öğretim elemanı sayısı 150 bine yaklaşıyor, ne var ki, gazete satışları artmak bir yana 1,5 milyon civarında azalıyor. Bu çelişkinin nedeni; basındaki güven kaybı ve yapısal çarpıklıktır.
Yazılı, görsel ve işitsel basının bir bölümü; yapısı, görünümü ve performansıyla "edepli" davranışı, hak ve özgürlüklere saygıyı özendirme yerine; toplumun özünü ve çoğunluğunu temsil etmeyen "uç" davranışları ve toplumsal değerleri yok sayan hareketleri teşvik etmektedir.