Makale

Çocuklar Sokakta Solmasın

Çocuklar
Sokakta Solmasın

Dr. Havva Sula

Onlar soru sorarlar mı, sormazlar. Hani şu meşhur çocukluk soruları.
Bütün sorulan sorulmadan cevaplanmıştır.
Bu sokaklar, bu şehirler çok can kaldırır daha...
Masal sevmezler. Masalların masal olduğunu bilirler.
(Yıldız Ramazanoğlu, Derin Siyah, 2002, Söylem Yayınları)
Büyük şehirlerde yaşayan hiç kimsenin artık göz ardı edemeyeceği, acıma, korku, vicdan azabı hatta tiksinme gibi duygularla her gün yüz yüze göz göze geldiği çocuklar. Çocukken romanlarda okunan "Köprüaltı Çocukları" artık masal kahramanı olmaktan vazgeçip "köprülerin üstüne çıkarak" şehir yaşamına dahil oldular. Onlarla ilgili spekülatif haberler yapıldı, bilimsel toplantıların konusu oldular, hatta onların üzerinden rant sağlayanlar bile var artık. Kim bu çocuklar?
UNİCEF sokak çocuklarını; hayatlarını sokakta çalışarak kazanan, aileleri ve evleriyle bağlantıları süren sokaktaki çocuklar (children in the street) ve evlerinden tamamen kopmuş sokakta yaşamayı seçen sokağın çocukları (children of the street) olarak tanımlıyor. Türkiye’deki çalışmalarda ise, sokak çocukları sokakta yaşayan ve sokakta çalışan çocuklar olarak sınıflandırılıyor.
Sokakta yaşayan çocuklar tüm zamanlarını sokakta geçirirler, zararlı alışkanlık ve şiddet oranı çok yüksek olduğundan aileleri ile ilişkilerini tamamen koparmışlardır; bu nedenle de fiziksel ve ruhsal tüm tehlikelere açıktırlar. Sevgisizlik, eğitimsizlik, terk edilme duygusu, güvensizlik, cinsel ve psikolojik istismarlar nedeniyle hayata ve geleceğe yönelik yargıları ve düşünceleri farklıdır. Kendilerini korumak amacıyla guruplar hâlinde yaşarlar, ısınmak ve sevgi ihtiyaçlarını gidermek için hayvan -köpek- beslerler. Yapılan araştırma sonuçlarına göre toplumun onların sorunları ile ilgilenmediğini düşünüyorlar, sokaktan kurtulmak ya da en azından, dinlenmek, oyun oynamak, banyo yapmak... için bir merkezleri olsun istiyorlar.
Sokakta çalışan çocuklar ise, geç saatte de olsa evlerine dönen, aile geçimine katkı olsun diye çalışan ve genelde okulla bağı süren çocuklar. Ancak yetişkin rolü üstlenip para kazandıkları halde harcama yetkisi konusunda çocuk sayıldıklarından çelişki yaşarlar. Zamanla bu çelişki onları sokakta bağımsız yaşamaya iter. Ders çalışmaya zamanları ve uygun ortamları olmadığından okula gidenlerin başarı oranları düşüktür.
İstanbul’da sokakta çalışan tahmini çocuk sayısı 3500-4000.
İstanbul Valiliği İstanbul Çocukları ve SHÇEK Beyoğlu 75.yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi’nin bu çocukların 905’iyle (825 erkek,
80 kız) yaptığı bir çalışmaya göre bu çocukların yaş ortalaması 12.3; kardeş sayısı ortalama 6.3; % 70’i doğu ve Güneydoğu Anadolulu; babalarının sadece % 6’sı vasıflı işçi, annelerin % 72’si okuryazar değil ve %67’si apartman bodrum katı olan evlerinde 5-10 kişi (%76) yaşıyor. Evde yaklaşık 3 kişi (%33) çalışmalarına rağmen aylık toplam gelirleri 100-200 milyon (%48). Kazandıklarını annelerine (%57) veriyorlar ve çalışmayı bırakmak için maddî destek, meslek sahibi olmak ve okumak istiyorlar.
Çocuklar Sokakta Solmasın projesi
Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’ndan bir gurup kadın Kasım 1998’den bu yana sokakta çalışan çocukların ve ailelerinin rehabilitasyonunu hedefleyen bir çalışma yürütüyor. Daha önceki yıllarda sürdürülen "Yaşama Hakkı-Kürtaj" kampanyasıyla anne karnındaki çocukların yaşama haklarını onlar adına savunurken; sokaklarda yaşayan ve çalışan binlerce çocuğun da çocukça yaşamaya hakları olduğu düşüncesiyle bu çalışma başlatıldı.
Sağlık mensuplarının oluşturduğu bir vakıf olması nedeniyle önce bir gurup sokak çocuğunda sağlık taraması planlandı ve yürütüldü. Ancak karşılaşılan sosyal ve psikolojik zorluklar, güvenlik problemleri; sokak çocuklarıyla çalışma yapmanın kadınlar için zor, çok yönlü ve geniş kapsamlı olduğunu gösterdi. Daha sonra yapılan araştırmalar ve ilgili sivil ve resmî kurumların rehberliği çalışmayı sokakta çalışan çocuklara yönlendirdi.
Projenin amacı; okulda, evde ya da oyun ortamlarında olması gereken yaşlarda sokakta para kazanmak için çalışan çocukların çalışma nedenlerini araştırıp ortadan kaldırmaya çalışmak; onların sokak çocuğu olmalarını engellemek: Havuzu dolduran musluğu kapatmak.
Hedef kitle; ilköğretim çağında, ailesiyle birlikte yaşayan ve aile geçimine katkıda bulunmak amacıyla sokakta çalışan çocuklar.
Proje nasıl yürütülüyor?
Önce çalışacak ekip ve gönüllüler konuyla ilgili kendilerini bilgilendirdiler. İlköğretim çağı çocuklarının kişilik gelişimleri konusunda uzmanlardan eğitim aldılar. Çalışma sırasında karşılaşacakları duygusal-psikolojik zorluklara hazırlandılar. Sokaktaki çocukların yaşam tarzları, karşı karşıya kaldıkları tehlikeler, bu konuyla ilgili çalışan sivil ve resmî kuruluşlar araştırıldı, daha önce yapılmış birkaç araştırma gözden geçirildi.
Sonra çocuklar tespit edilmeye başlandı. Bazı çocuklarla sokakta çalışırken tanışıldı, okul aile birliklerinden önerilen çocuklar oldu. Bu projeye paralel çalışmalar yürüten 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde görevli sosyal hizmet uzmanlarının katkısıyla bazı çocuklar proje kapsamına alındı.
Tespit edilen çocukların evlerine gidildi, ailelerle tanışıldı. Ev ortamları, maddî imkânları ve iletişim sağlanabilirlik açısından aileler değerlendirildi. Projenin amacının maddî yardım değil özellikle eğitim konusunda destek sağlamak olduğu anlatıldı.
Bugüne dek 21 aile ve 99 çocuk projeye dahil edildi. Daha sonra bazı aileler annenin babayı öldürmesi-ailenin dağılması, çocuğun eğitimine önem vermemeleri veya uzağa taşınmaları gibi nedenlerle proje kapsamından çıkarıldılar.
Şu anda çalışma 15 aile ve 62 çocukla devam ediyor.
Çocuklar: Yaş ortalamaları 12.7, kardeş sayısı ortalaması 4.9. % 46’sı kağıt mendil satıyor, bunu çıraklık ve ayakkabı boyacılığı izliyor. % 81 ’inin sokakta çalışan başka kardeşi var.
Aileleri: Ortalama anne yaşı 34, baba yaşı 40. % 76’sının memleketleri doğu ve Güneydoğu Anadolu. Annelerin % 71’i, babaların % 50’si okur yazar değil. Babaların % 20’si vasıflı işçi ve % 19’unun sosyal güvencesi var.
Evleri: % 57 apartman bodrum katı, % 38 eski ahşap bina (özellikle Beyoğlu’nda). % 85’ i 2 odalı.
Sokak çocukları sorunu çocukların sorunu değil. Onlar sadece göçün, işsizliğin, ekonomik problemlerin, eğitimsizliğin bir sonucu. 2 odalı, en az 7 kişinin yaşadığı anne babanın okuma yazma bilmediği bir evde akşam yiyecek yemekleri yokken çocukların okul derslerine çalışmak yerine sokakta çalışarak "ekmek parası" kazanmaları onlar için bir erdem olarak bile kabul edilebilir.
Proje komisyonu nasıl çalışıyor?
Her aileden sorumlu iki gönüllü düzenli olarak aileleri ziyaret ediyor; eğitim, sağlık ve maddî açıdan ihtiyaçlarını belirliyor. Periyodik olarak yapılan komisyon toplantılarında bu veriler göz önüne alınarak yapılacak yardımlar plânlanıyor, alınan sonuçlar değerlendiriliyor. Özel günler için (karne şenliği, bayram, piknik...vs) programlar hazırlanıyor. Gelen yardımlar ve ikinci el giysiler elden geçiriliyor.
Bugüne dek yapılanlar?
Düzenli gıda ve giyim yardımları yapılıyor, mevsim başlarında tüm ailenin kıyafet ihtiyaçları giderilmeye çalışılıyor. Çok kötü durumdaki bazı evler kira desteğinde bulunularak değiştiriliyor, ikinci el ve yeni eşyalarla içleri döşeniyor.
En kolay verilen hizmet sağlık hizmeti tabii ki. Mihrimah Sultan Tıp Merkezi, gönüllü hekimler ve diğer bazı sağlık kuruluşları sayesinde sağlık problemleri -operasyonlar da dahil- çözülüyor. Ailelere yeşil kart çıkartmada rehberlik yapılıyor.
Titizlikle üzerinde durulan konu eğitim. Tüm çocuklara okul malzemesi yardımının yanı sıra özel dersler aldırılıyor, başarılı öğrenciler dershaneye gönderiliyor. Okul başarıları ve devamları okul velisi gibi takip ediliyor. Evde ders çalışma ortamları uygun olmadığından Vakıfta etütler düzenleniyor.
Annelerin eğitimi de önemli. Özellikle çocukların karşılaşacakları tehlikeler ve eğitimin önemi konusunda bilgilendiriliyorlar.
Projenin çocuklar için en güzel kısmı karne şenlikleri, piknikler, geziler ve bayram programları olsa gerek. Bu sosyal etkinlikler sayesinde çocuklarla bağlar pekişiyor; çocuklar kendi imkânlarıyla ulaşamayacakları hoş zamanlar geçiriyorlar.
İlki 2002 yılında düzenlenen yaz programında hikâyeler okundu, bazı gazete haberleri yorumlandı, elişiler yapıldı, geziler düzenlendi.
Onlara duyguları ve idealleri soruldu. Verdikleri cevaplar şöyle:
- Ailelerinin huzurlu yaşaması, köye gitmek, bisiklet almak, bir yaşlı kadına ya da amcaya yardım ederken onları mutlu ederken insanların onları hor görmesi, okula gidememek, annelerinin yorulması veya hasta olması mutsuz ediyor.
- Programa katılan çocukların yaklaşık yarısı hasta ve fakir kişilere yardım etmek için doktor olmak istiyor. Bazı çocuklar okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma öğretmek için öğretmen, bir tanesi insanları savunup kurtarmak için avukat, bir diğeri ise uyuşturucuyu gençlerden uzak tutmak için polis olmayı hedefliyor.
- Çocuk hakları denince akıllarına ailelerinin mutlu olması, köye gidebilmek, sağlıklı olmak, çalıştırılmamak, istediklerini giyip istedikleri kadar uyumak ve eğitim almak geliyor.
- Aile sözü ise onlara annenin güzel yemekler yapmasını, çocukların birbirlerini kıskanmalarını ve evde yapılan sohbetleri hatırlatıyor.
- Hayat Vakfı’nı orada onlar için çalışan ablalar, insanlara yardım etme, bir sürü kitap, güzel yemekler ve oyun salonu ile ifade etmeleri ise çalışmaların doğru yönde ilerlediğinin bir göstergesi sayılabilir.
Tüm bu emeklerin karşılığında istenen; çocuklardan başarılı iyi birer insan olmaları, ailelerinden ise çocuklarını çalıştırmamaları.
Çocukların birçoğunun sokakta çalışmayı bırakması, okulda başarılarının belirgin derecede yükselmesi, ailelerin çocuklarının daha fazla önemser hale gelmeleri ve en önemlisi çocukların ve annelerin mutlu olmaları, kendilerini önemli hissetmeleri projenin başarıyla yürüdüğü ve emeklerin boşa gitmediği anlamına geliyor.
Daha yapılacak çok şey var: Halkı bilinçlendirmeye yönelik paneller düzenlemek, basılı doküman hazırlamak, proje kapsamındaki çocuk sayısını arttırmak ve onlar için özel bir merkez kurmak. Tüm bunları yapabilmek için de çok sayıda yeni geniş gönüllere ve sıcacık yüreklere ihtiyacı var projenin.
Kim bir hayat kurtarırsa tüm insanlığı kurtarmış gibi olur.