Makale

ZAL MAHMUD PAŞA CAMİİ

ZAL MAHMUD PAŞA CAMİİ
İsa Gürler
Eyüp Müftüsü
Eyüp’te ilçeye adını veren Eyüp Sultan Cami’inden sonra ikinci büyük dinî yapı Zal Mahmud Paşa Camii’dir.

İstanbul tarafından Eyüp Sultan’ı ziyarete gelenlerin karayolu ile buraya ulaştıkları takdirde ilk karşılaştıkları büyük eserdir.

Eyüp ilçesinin girişinde, Haliç kıyısında, tarihi ana yolun kenarında yükselen bu cami, sadece Eyüp’ün değil Klâsik Osmanlı Mimarisinin de önemli ve dikkatli çekici eserlerinden biridir. Eyüp’ün Haliç yönündeki görünümüne görsel ve estetik bir değer katan cami, büyük usta Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde caminin, Osmanlı ülkesinin en muhteşem vezir camii olduğunu belirtmiştir.

Zal Mahmud Paşa Camii, Mimar Sinan’ın plânlayıp inşa ettiği ibadet yerlerinin birçoğunda olduğu gibi küçük bir külliyenin merkezidir. Bu külliye camiden başka iki medrese ve bir türbeden teşekkül etmiş, bunlara külliyeyi Haliç tarafında sınırlayan bir dış avlu duvarı ile bir çeşme ilâve edilmiştir. Zal Mahmud Paşa ve eşi Şah Sultan tarafından 1577 tarihinde yaptırılmıştır. Aslen Boşnak olan Zal Mahmud paşa XVI. Yüz yılın ilk yarısı içerisinde devşirme olarak Osmanlı sarayının hizmetine intisap etmiştir. Enderun’da yetişen Zal Mahmud, iri güçlü, kuvvetli fiziki yapısı, cesur, sadık ve çalışkan kişiliği nedeniyle sarayın güvenliğinden sorumlu “Saray Kapıcıları” arasında yer almıştır. Osmanlı tarihinde adı 1553’te Şehzade Mustafa’nın boğdurulması olayında etkin rolü bulunması sebebiyle duyulmuştur. Kanunî Sultan Süleyman döneminde kapıcıbaşı yapılmış, daha sonraki yıllarda Halep Beylerbeyliğine, 1564’de Anadolu Beylerbeyliğine getirilmiş, 1657 yılında da vezirlik verilerek paşa olmuştur. II. Selim döneminde Sokulu Mehmet Paşa, Piyale Paşa, Pertev Paşa, Lala Mustafa Paşa ile birlikte Osmanlı İmparatorluğunun en üst yönetici kadrosunda yer almıştır. 1574 yılında Sultan II. Selim’in kızı Şah Sultan ile evlenerek hanedana damat olmuştur. (Eyüp Sultan Sempozyumu, Eyüp Sultan Tarihi)

Şah Sultan, babası Sultan II. Selim’in henüz şehzade olarak Manisa’da bulunduğu yıllarda Manisa’da doğmuştur. Annesi Nurbanu Sultan’dır. Eşi Zal Mahmud Paşa ile aynı yıl, aynı ay ve aynı günde Eylül 1580 tarihinde vefat etmiştir. Eşi Zal Mahmud Paşa’yla birlikte yaptırdıkları külliyenin türbe bölümüne defnedilmişlerdir.

Külliyenin inşa edildiği alan eğilimli ve geometrisi zor bir arazi olduğu için, külliyenin yerleştirildiği arazi teraslanarak iki kademede ele alınmıştır. Birinci kademeye cami ile şadırvan avlusu ve avluya birleşen bir medrese, ikinci ve daha düşük kottaki Haliç yönünde yer alan alana ise ikinci medrese ile türbe binası inşa edilmiştir. Bu alanı sınırlayan avlu duvarının dış tarafına da bir çeşme yerleştirilmiştir.

Doğal yapıya uyum sağlayarak oluşturulan bu teraslama, Mimar Sinan’ın eserlerini inşa ederken tabiatla yaptığı ustaca uzlaşmanın tipik bir örneğidir. (a.g.e.)

Haliç tarafındaki avlu kapısından girildiğinde sağ tarafta medrese odaları, sol tarafta türbe bulunmaktadır. Buradan 26 basamaklı taş bir merdivenle şadırvan avlusuna çıkılmaktadır. Şadırvan sekiz sütunlu olup, avlunun üç tarafında medrese odaları vardır.

Dış cepheleri taş ve tuğladan oluşan renkli bir görünüme sahip olan cami, Mimar Sinan’ın cami tasarımları içinde özel bir yere sahiptir. Yan cepheler yüksek duvarlar halindedir ve diziler halinde çok sayıda pencereler vardır. Mimar Sinan bu eserinde yan cephelerin yüksek duvarlar halinde oluşu ile cami mimarisine yeni bir dış estetik anlayışı getirmiştir. 12.40 metre çapında ve zemin yüksekliği 21.80 metreyi bulan caminin kubbesini taşıyan kemerler dışa aksettirilmemiş, duvarların içine gizlenmiştir. Mihrap İznik çinileriyle kaplanmıştır. Kubbe nakışları ve yan cephelerdeki çok sayıda pencere camiye zengin ve ferah bir görünüm kazandırmıştır. Son cemaat mahallinde altı sütunlu bir revak mevcuttur. Caminin sağ tarafındaki taş minaresi, İstanbul’da büyük tahribat yapan 1894 depreminde zarar görmüş ve şimdiki biçimiyle yeniden yapılmıştır.

Caminin kıble tarafındaki türbe ise sekizgen biçiminde olup tek kubbelidir ve cepheleri kesme taştan örülmüştür. Girişinde üç bölümlü küçük bir revak vardır. Sade görünümlü bir mezar anıtıdır. İçerisinde Zal Mahmud Paşa ile Şah Sultan’ın ahşap sandukalarından başka üçüncü bir sanduka daha vardır. Üçüncü sandukanın kime ait olduğu açıkca bilinmemektedir. (Eyüp Sultan Tarihi)
İlçemizi süsleyen, İlçemizin Haliç yönündeki görünümüne estetik bir değer katan, Mimar Sinan’ın önemli eserlerinden biri olan Zal Mahmud Paşa Camii varlığını asırlarca devam ettirip günümüze kadar ayakta kalmış, bize düşen de yaşatarak gelecek kuşaklara aktarmaktır.


“Eyüp ilçesinin girişinde, Haliç kıyısında, tarihi ana yolun kenarında yükselen Zal Mahmut Paşa Camii, sadece Eyüp’ün değil Klâsik
Osmanlı Mimarisinin de önemli ve dikkatli
çekici eserlerinden biridir. Eyüp’ün Haliç
yönündeki görünümüne görsel ve estetik bir değer katan cami, büyük usta Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.”