Makale

İnsan Söylediği her sözden sorumludur

İnsan söylediği her sözden sorumludur
Lütfi Şentürk
“İyi ve hoş söz bir sadakadır.”
(Buhârî, Edeb, 33)



İnsan vücudundaki organlar içerisinde sahası en geniş olan dildir. Mesela göz, renk ve suretlerden; kulak seslerden; el cisimlerden başkasını anlayamaz. Fakat dil böyle değildir. O, insanın içinde sakladıklarına, duygu ve inançlarına tercümanlık yapar.

Peygamberimiz dil’in önemini anlatırken şöyle buyuruyor:

"İnsanoğlu sabaha çıktığı zaman bütün organları dile baş eğerler ve -hâl diliyle- şöyle derler: "Bizim hakkımızda Allah’tan kork. Biz sana bağlıyız. Eğer sen dosdoğru olursan, biz de dürüst oluruz. Eğer eğrilirsen biz de eğriliriz." (Tirmizî, Zühd, 60)

Peygamberimiz, dilin diğer organlardan farklı bir konumda olduğunu ve bu sebeble ona daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini bildiriyor.

Dil, insanı Allah katında da insanlar yanında da hem yüceltir hem de alçaltır. Güzel bir söz Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olacağı gibi, insanların memnun olmasına da sebeb olur. Peygamberimiz bunu şöyle ifade buyuruyor:

"Bir kul, Allah’ın rızasına uygun olan bir sözü, kendisine önem vermeyerek söyleyiverir ki, Allah o söz sebebiyle o kimsenin derecesini yükseltir. Bir kul da, Allah’ın razı olmadığı bir sözü, onu önemsemiyerek söyleyiverir ki, Allah o kötü söz sebebiyle o kimseyi Cehennem’in dibine indirir." (Buharî, Rikak, 23)
Kur’an-ı Kerim, gönül alan hoş bir sözün, arkasından gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlı olduğunu bildirmektedir. (Bakara, 263) Hatta Peygamberimiz; "İyi ve hoş söz bir sadakadır." (Buharî, Edep, 33; Müslim, Zekat, 16) buyurmuştur.

Yoksullara sadaka verip de arkasından yoksulu incitecek ve kıracak sözler söyleyenlerin, bu sadakalarının boşa gideceği Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade buyuruluyor:

"Ey iman edenler! Allah ’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu üzerinde biraz toprak bulunan ve uğradığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez." (Bakara, 264)
Kötü bir sözle yıkılan gönülleri onarmak çok zordur. Meşhur bir söz vardır: "Ok yarası iyileşir fakat dil yarası iyileşmez." Çünkü ok bünyede, dil ise gönülde yara açar. Bünyede açılan yara zamanla kapanır, fakat gönülde açılan yara kolay kolay kapanmaz.

Peygamberimiz dili de kapsayan ve önemli konulara dikkatimizi çeken bazı açıklamalarda bulunmuştur. Muaz b.Cebel (r.a.) anlatıyor: Ben,

- Ey Allah’ın Rasulü! Beni cennete koyacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver, dedim. Peygamberimiz:

- Çok büyük bir şey sordun. Bununla beraber o (amel) Allah Teala’nın kolaylaştırdığı kimseye göre kolaydır: Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir, ramazan orucunu tutar, gücün yeterse haccedersin, buyurdu. Sonra da konuşmasını şöyle sürdürdü:

- Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç (cehenneme karşı ) siperdir. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları söndürür. Gecenin yarısında bir kimsenin namaz kılması da böyledir, buyurdu. Daha sonra:

"Onların yanları -gece namaz kılmak için- yataklarından uzaklaşır. Korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra harcarlar. Hiç kimse onlar için yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez." (Secde, 16,17) mealindeki ayet-i kerimeleri okudu. Ondan sonra:

- İşin başı, direği ve yüce tarafı nedir, sana haber vereyim mi? Buyurdu. Ben:
- Evet, ey Allah’ın Rasulü! Bunun üzerine mübarek dilini eliyle tutup;
- İşte şunu tutmaya çalış, buyurdu. Ben:
- Ey Allah’ın Rasulü! Biz söylediğimiz sözlerden de mi muaheze olunacağız? dedim. Peygamberimiz:
- İşin başı İslamdır, direği namazdır, en yüce tarafı da Allah yolunda cihattır, buyurdu. Ondan sonra da konuşmasına şöyle devam etti:
- Bu dediklerimden hepsinin yerini tutan nedir, haber vereyim mi? Buyurdu. Ben:
- Evet, ey Allah’ın Rasulü dedim. Peygamberimiz:
- Herkesi cehennemde yüzüstü düşüren, dillerinin biçtikleri ve kazandıklarından başkası mı sanırsın, buyurdu. (Tirmizî, İman, 8)

Dili tutmak, konuşmamak demek değildir. Elbette dili olan konuşacaktır, ancak gerçekleri söyleyecektir, iyice bilmediği şeyleri söyleyecek olursa çoğu zaman yalan söylemiş ve günaha girmiş olur.