Makale

Anneme Mektup

Anneme mektup
Dr. Zekiye Demir
Dış İlişkiler Dairesi Eğitim Uzmanı
Sevgili Anneciğim,

Fedakârlığın, cömertliğin, karşılık beklemeden vermenin ve sevginin ne olduğunu senden öğrendim. Senden öğrendim temizliği, tertibi, büyüklerime ve küçüklerime nasıl davranmam gerektiğini. Benim canım annem, hayat öğretmenim, ilk öğretmenim.

Anneciğim şimdi ben de anneyim, senin gibi benim de kızlarım var, oğlum var. Ben de senin gibi kızlarımı okula gönderirken saçlarını tarıyorum. Her tel saça bin öpücük kondurarak. Bazen kızlarım “anne çabuk ol, okula geç kalacağız” diyorlar. Onlar bilmiyorlar taramak bahane, ben saçlarını okşuyorum. Şimdilik bilmeyecekler de, birçok işte hızlı olan anneleri saç tararken neden bu kadar yavaş. Ama ben şimdi biliyorum, çocukken neden saçlarımın uzun uzun tarandığını.

Çocuklarım kucağıma sokuldukça, çocukluğum geliyor aklıma. Üşüdüğümde en sıcak sobam kucağındı, nefesindi üşüyen ellerimi ısıtan meltem rüzgârları. Termometreye ne hacet, hastalandığımda ateşimi ölçen alnıma konan öpücüklerindi. Bazen “galiba ateşim var” diyerek yalan söylerdim, çünkü telaşla alnıma öpücük kondurman çok hoşuma giderdi. Hele ağrıyan yerimi öperek iyileştirmen var ya, işte hep o, beni yaramaz bir kız çocuğu yaptı. Ağaca tırman düş, annen öpsün iyileşsin, merdiveni üçer beşer atlarken düş, annen öpsün iyileşsin...
Anneciğim, çocuklarım “anneciğim” deyip boynuma sarılınca yorgunluğum, gamım, kederim gidiyor. Bana “ne çok konuşuyorsun” derdin, keşke o zaman daha çok konuşsaydım, günde üç-beş kez değil, binlerce kez sana “anneciğim, canım anneciğim” deseydim. Belki hiç yorulmadan, gamı kederi hissetmeden yaşlanırdın. Olsun, şimdi sesleniyorum sana; anneciğim, benim canım anneciğim...

Dedim ya hayat öğretmenimsin diye. Anneciğim, senden öğrendiklerimi ben de çocuklarıma uygulamaya çalışıyorum. Bununla yaptığın her şey doğruydu demiyorum. Üzerimde olumlu etki bırakan tavırlarını, davranışlarını ben de aynen çocuklarıma uygulamaya çalışıyorum, olumsuz etki bırakanlardan, şimdi bana yanlış gelen davranışlarından da kaçınıyorum. Ama şunu iyi biliyorum, benim iyiliğime olsun diye yaptığın, ama şimdi benim yanlış yaptığını düşündüğüm davranışların bile bana nasıl davranmam gerektiğini öğretiyor. Yanlışı ile bile bana yol gösterici olan canım annem, bakma sen üniversiteler bitirdiğime, kızının senden yani ilkokul mezunu bile olmayan annesinden hâlâ öğreneceği çok şey var, inan bana.

Anneciğim, sen yetmişe değil, doksanına da gelsen benim annemsin, aramızdaki yaş farkı ben bir yaşındayken de aynıydı, şimdi de aynı. Onun için gözümde hiç yaşlanmıyorsun. Hani sen dersin ya “annelerin gözünde çocuklar hiç büyümez” diye, ben de sana “çocukların gözünde anneler hiç yaşlanmaz” diyorum. Bunu sadece ben sana demiyorum, benim çocuklarım da bana diyorlar. Onlar ilkokula giderken de ben onların gözünde genç bir anneydim, şimdi oğlum üniversiteye başladı hâlâ bana “anne sen gençsin” diyor. Tıpkı benim ona “elinizi yıka, üstünü kalın giy, üşüme” dediğim gibi. Demek ki, annelerin gözünde çocuklar büyümez, çocukların gözünde de anneler yaşlanmaz. Boşuna dememişler, “kadınlar yaşlanır, anneler yaşlanmaz” diye. Benim her zaman genç, her zaman güzel annem.

Çocuklarımın hoş olmadığını düşündüğüm davranışlarını düzeltmeye, asiliklerine de kısmen anlayış göstermeye çalışıyorum. Sabrıma şaştığında “anne, onlar ergen” diyorum, sen de “siz hiç ergen olmadınız mı” diyorsun. Olduk anne. Her ne kadar adı bugünkü kadar sık telaffuz edilmese de biz de ergen olduk. Biz de huysuzluklar, aksilikler, itaatsizlikler yaptık. Anneler unutur, sen unutmuşsun ben unutmadım anne. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde: "Allah size, annelerinize itaatsizliği...Haram kıldı." (Buhârî, Edeb, 4) buyuruyor. Yaptığım itaatsizlikler, seni üzen davranışlarım için şimdi pişmanlık duyuyorum. Beni affet, anne. Umuyorum ki, sen affedersen Allah da affeder.

Anneciğim, çocukken ezberleyip, söylediğim bir şiir vardı: Anneciğim seni ben, / çiçeklerden yemişten, / sarı saçlı bebekten, canımdan çok severim. Bu sözler hâlâ anlamlı benim için. Ancak bugün daha iyi anladım ki:
“Ana başa taç imiş
Her derde ilâç imiş
Bir evlât pîr olsa da
Anaya muhtaç imiş”
Ellerinden öperim, anneciğim.
Kızın.