Makale

Editörden...

Editörden

Bilgi, varlıklar âlemi içerisinde müstesna bir yeri olan insanın ürettiği bir değer olarak ilk insandan beri hayatı yönlendirmede oldukça önemli bir rol ifa etmektedir. Günümüzde, bilgi teknolojileri gibi faktörlerin de etkisiyle bilgi, çok daha hızlı üretilir ve tüketilir hale gelmiştir. Böylece, geçerlilik süresi her geçen gün biraz daha kısalan bilgi, yoğun bilgi üretimini tetiklemiş, bunun sonucunda da üretilen bilgilerin etik ve bilimsel değeri açısından kontrolü zorlaşmıştır.
Bugün her alanda olduğu gibi, bilgi kirlenmesinden de ciddi şekilde bahsedilir olmuştur. Çünkü hakikate giden yolun en önemli faktörü olan bilgideki karmaşa ve belirsizlik, zihinlerde karışıklığı, sonuçta fikir ve davranışlarda bir takım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Öte yandan iyi niyetli çabalara rağmen, yanlış bilgi ile doğru hedeflere ulaşmak mümkün değildir.
Günümüzde özellikle din alanında yaşanan bazı problemler incelendiğinde, bunların çoğunlukla bilgi kaynaklı olduğu, yani bilginin yetersiz, yanlış veya kötüye kullanımıyla ilgili olduğu söylenebilir. Bu problemlerin üstesinden gelmenin başlıca yolu da, bilimsel kriterlere uygun, doğru bilgiyle ve bilginin etik kullanımıyla, dahası insanlığa faydalı olma temel hedefinin gerçekleşmesiyle mümkündür.
İslâm dünyasında özellikle de ülkemizde din alanında üretilen bilgilerde hem nitelik hem de nicelik açısından gözle görülür derecede sevindirici bir artış olmakla birlikte, maalesef gelişmiş ülkelerdeki bilgi düzeyinin yakalandığını söylemek zordur. Okurların da aynı oranda azlığı dikkate alındığında, özellikle dinî hayatımızın şekillenmesinde sağlıklı bilginin ciddi şekilde etkili olduğunu söyleyemeyiz.
Hızla değişen hayat şartları ve gelişmelerin doğal bir sonucu olarak Müslümanlar, her gün yeni problemlerle karşılaşmaktadırlar. Bu problemlerin her birisi kendi özelliğine uygun bir şekilde, bilimsel veriler ışığında ve geçerlilik süresi içerisinde çözüme kavuşturulup hayata geçirilmek durumundadır. Aksi takdirde gelişim ve değişim yakalanamadığı gibi İslâm’ın inanç ve fikrî yapısına uygun bir şekilde yönlendirilmesi de mümkün olamayacaktır. Bu ise en mükemmel dinin müntesipleri olarak bizlerin maalesef İslâm’ın rahmet ikliminden uzak yaşamasına neden olmaktadır.
Din alanında herkesin çok rahat bir şekilde fikir yürütmesi, üretilen bilgi ve etki alanlarının kontrolünün zorluğu nedeniyle dinî bilgi alanında resmî kurumlar yanında sivil toplum kuruluşlarının gayretleri de oldukça önemlidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, hem bilgi üretimi hem de bilginin pratik aktarımı bağlamında yurt içinde ve yurt dışında önemli görevler ifa etmektedir. Bu çerçevede Başkanlık; basılı, süreli, sesli ve görüntülü yayınlarıyla çağın dinî ihtiyaç ve beklentilerine cevap verme gayreti içinde bulunan, bilgi ve ahlâk eksenli bir din hizmeti yanında, kendi perspektifinden sosyal alana ilişkin problemlerin çözümünde de ilgili kurum ve kuruluşlara destek veren bir anlayış içindedir. İlmi Dergi de diğer yayınlarımızın yanı sıra, hem kurum içi hem de ülkemizin ilmî birikimlerini yayımlayarak önemli bir görevi ifa etmektedir.
Bu sayımızda da beğenileceğini ve faydalı olacağını düşündüğümüz farklı yazar ve konularla siz değerli okuyucularımızın huzuruna çıkmaktayız.
Sizleri yeni sayımızla baş başa bırakırken, bir sonraki sayıda yeniden birlikte olmayı diliyoruz.
Dr. Yüksel Salman