Makale

Editörden

Editörden
Dr. Yüksel Salman

Bizleri ölüm ve hayatla imtihan eden Yüce Allah, istikbalimizi de ezeli bilgisiyle kendi çabalarımıza bağlı olarak takdir etmiştir. Rabbimiz mahlukat içinde insandan daha değerli bir varlık yaratmamış ve onu halifesi kılmıştır. Insanlar arasında da malından veya soyundan dolayı hiç kimseyi diğerine üstün kılmamış, yetki ve sorumlulukta herkesi eşit yaratmıştır.
Allah’a iman etmiş olan bizler, onun takdirine boyun eğeriz. Acı ve ıstırapların, bu dünyada bir imtihan vesilesi olduğuna inanırız. Dünya misafirhanesinde uğradığımız sıkıntılara karşı en güzel ilacın, kâinatın yaratıcısı olan Yüce Allah’ın ilahî hükümlerinde ve onun şaşmaz adalet terazisinde olduğunu kabul ederiz. Rabbimizin kullarına hiçbir zaman zulmetmeyeceğinden şüphe etmeyiz. Yapıp ettiklerimizden veya başımıza gelenlerden ötürü meydana gelen zararların da; ihmal, vurdumduymazlık ve kusurlarımızdan olduğunu göz ardı etmeyiz.
Millet olarak acısını yüreklerimizde hissettiğimiz Soma’da yaşanan elim kazadan ötürü hepimiz hüzünlüyüz. 301 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ile son bulan bu hazin ve makûs olay, millet olarak bizleri derinden yaralamış, birey ve toplum olarak hepimizde vicdani bilincin ve mesuliyet şuurunun yeniden sorgulanmasını gerekli kılmıştır. Bu hadise aynı zamanda milletimizin acı ve sıkıntıları birlikte nasıl göğüslediğini, zor zamanda birbirine nasıl kenetlendiğini ve tek yürek olduğunu da göstermiştir. Insan merkezli bir medeniyet inşa eden Islam, hiçbir sermayeyi ve küresel gücü, emeğe ve alın terine değişmemiş, her ne şekilde olursa olsun insanın zarar görmesine rıza göstermemiştir. Insan hayatına yönelik hukuka aykırı her eylem için belli yaptırımlar öngörülmüştür. Ayrıca işçi işveren arasındaki yetki ve sorumluluklar bir sisteme bağlanmıştır.
Bugünlerde milletçe yaşadığımız üzüntülü zamanlar, mümin kardeşliğinin sevgide, diğerkâmlıkta, fedakârlıkta, yardımlaşma ve dayanışmada imtihan günleridir. Müminler, bu tür hadiselerden ders çıkarır ve ibret alırlar. Görev ve mesuliyetlerinin tam manasıyla idrakine ererler. Bilhassa insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde, hiçbir şekilde tedbirsizlik zaafı içine düşmezler. Zira kader ve ecel, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını asla ortadan kaldırmaz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in ifadesiyle müminler, yaptıkları her işi “en güzel ve en sağlam” şekilde yaparlar. Sonra da Allah’a tevekkül ederler.
Bu sayıda, Başkanlık olarak Soma’da meydana gelen maden kazası üzerinden bir dosya hazırladık. Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, “Alın Teri ve Helalinden Kazanmak” başlıklı yazısıyla alın terine ve helal rızka vurgu yaptı. Doç. Dr. Halil Altuntaş, “Emek Saygıyı Hak Ediyor” başlığıyla yaşanan acılara farklı bir açıdan ayna tuttu. Prof. Dr. Ahmet Yaman, “Alın Teri ve Kömür Tozuyla Karılan Şehitlik Harcı” yazısıyla helal kazancın onurlu ve kutsi bir vazife olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Ilyas Üzüm, “Musibetler Karşısında Mümince Duruşun Sacayağı Olarak Tedbir-Takdir-Tevekkül” konularını irdeledi. Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “Tedbirsizliğe Boyun Eğmek midir Kader?” sorusu ile ihmalkârlığın kader olmadığını ifade etti. Mutlu Doğan, “Babasının Yüzüne Son Kez Bakan Somalı Çocuklar”ı madenci bir babanın çocuğunun diliyle bizlere aktardı ve bizlere sorumluluklarımızı hatırlattı. Ayşe Nur Menekşe, “Bir Siyah ki Önce Geceye Düştü” yazısıyla“ acıyı yüreğinde hissedenler adına, maden faciasında yaşamını yitirenlerin acılarına ortak olma zamanı olduğunu bizlere hatırlattı. Dr. Lamia Levent ise Soma’da hayatını kaybedenlerin yakınları ve maden çalışanlarıyla ibretler ve dersler içeren bir söyleşi gerçekleştirdi.
Yüce Allah’ın milletimize bu tür felaket ve acıları bir daha yaşatmaması duası ile tekrar taziyelerimizi bildiriyor, geleceğimizin hep aydınlık ve huzurlu olmasını diliyorum.