Makale

Bahar Bayramı NEVRUZ

İsmail Derin / APK Uzmanı
Bahar Bayramı
NEVRUZ

Bayramlar, her millette görülen, toplumun fertleri tarafından benimsenen ve bütün im- kânlarıyla halkın katıldığı ortak âdetlerdendir. Toplumların birlik ve beraberliğine katkı yapan, kırgınlıkları yok eden; bir anlamda fertlerin birbirlerini yeniden fark ettikleri ve güzel duygularını hem bireysel hem de toplumsal bağlamda yaşanarak ve yaşatılmaya çalışılarak gelecek nesillere aktarılmaya çalışıldığı, her toplumun kendisine ait sosyal ve kültürel figürleriyle süslendiği özel günlendin İşte o günlerden birisi de Nevruz Bayramıdır.
Tabiat ile iç içe, kucak kucağa yaşayan, toprağı “ana” olarak vasıflandıran milletimizin düşünce sisteminde “baharın gelişi” elbette önemli bir yere sahip olacaktır. Çünkü insan vücudu, baharda uyarıldığı kadar kışta uyarılmaz. iç karartıcı, yeknesak günlerin ardından doğan hareketli, pırıl pırıl güneşli, kuş ve hayvan sesleriyle kurulmuş İlahî orkestranın musikisi insan hayatını canlandınr. Aynca ortaya çıkan rengârenk tablo kıştan bahara geçişi ne de güzel tasvir eden "Bir yanda hertarafî kaplayan soluk mat ve daha çok beyazın hâkim olduğu renkler, diğer yanda yeşilin değişik tonlan arasında baş veren bin bir renk cümbüşü... Birisi hareketsiz, şekilsiz; diğeri kıpır kıpır, şekil şekil, çiçek çiçek.. Kış, sağır ve dilsiz; ilkyaz duygulu, coşkulu, kulaklara fısıldadığı nağmelerle cazibeli... Birinde tabiat hayat dolu, diğerinde donmuş, yeniden doğmak üzere uyuşmuş kalmış... ’Yeni Gün” adını taşıyan bahar bayramı, insan ruhunun tabiattaki uyanışıyla birlikte kutladığı bir bayramdır. Böyle bir bayramın, yani mevsimlerin değişikliğinden doğan özel günlerin, başka başka adlar altında birçok milletin sosyal hayatında yer aldığı da bilinmektedir.
Nevruz, çeşitli küttür çevrelerinde, farklı bir muhtevaya ve anlama sahip olmuştur. Kültürler arasındaki iletişim sonucunda çeşitli kültürlere girmiş ve benimsenmiştir. Eldeki tarihi kaynaklardan hareketle en eski Türk âdetlerinden, bayramlarından biri olduğu kesinleşmiştir. Yeni yılın başlangıcı, yenilik coşku, canlanma gibi nitelikler hiç değişmeden günümüze kadar yaşadığı uçsuz bucaksız coğrafyalarda görülmektedir.
1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetlerinden Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan 21 Mart Ergene- kon/Nevruz Bayramı’nı "Milli Bayram” olarak ilan etmişlerdir. Türkiye’de de 1991 yılında Türk Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksızın bayram ilan edilmiştir.
En eski Türk bayramı olan Nevruz, Türkler aracılığıyla Avrasya’ya yayılmıştır. Hunların 21 Mart’ta hazır yemeklerle kıra çıktıklarını, bahar şenlikleri yaptıklarını, bugün Nevruz kutlamalarındaki geleneklerin o zamanda da yer aldığını biliyoruz. Aynı gelenekler, Hunlardan sonra Uygurlarda da görülmüş ve bugüne kadar uzanmıştır. Çağdaş Uygur resminde Uygurların Nevruz kutlamalarını temsil eden tablolar yapılmıştır. Nevruzu Iran geleneğine bağlayan Firdevsinin Şehnamesi ve diğer kaynaklar yanıltıcıdır. Çünkü Nevruz hakkındaki bilgiler orada XI. yüzyıldan itibaren görülür. Milattan önceki yıllarda Nevruz hakkında Iran metinlerinde herhangi bir iz ve kayıt yoktur. Ancak Hunlarda bu kayıtlar mevcuttur. Nizamü’l-Mülk de XI. yüzyıl yazan olarak Siyasetnâme adlı eserinde bu bayramdan söz eder. Bu bayramın aynı zamanda yılbaşı olduğunu belirterek Nevruz geleneklerini anlatır. Kaşgariı Mahmut da Divân-ı Lügati’t-Türk’te Türklerde yıl başlangıcının Nevruz olduğunu ifade eder. Aynca, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’nin başlangıcının da 21 Mart olduğu bilinmektedir. Selçuklularda Nevruz bayramı eğlencelerinin kutlandığı, şenlikler yapıldığı, özel yemekler pişirildiği, özel hediyeler alınıp verildiği de bilinmektedir. Selçuklularda yılbaşı, güneşin koç burcuna girdiği gün olan Nevruz günü olarak kabul edilmiştir. Nevruz, Osmanlı devrinde de çok canlı biçimde kutlanmıştır. Kayı boyuna mensup Karakeçililer, Karakeçili aşireti mensupları 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi’nin türbesi etrafında toplanarak bayram yapmışlar-dır. Bu bayramın bir diğer adı da "Yörük Bayramıdır. Osmanlı devrinde 21 Mart günü özellikle padişahın yani sultanın nevruz tebriklerini kabul ettiği, halkın Nevruzunu kutladığı, 21 Mart tarihinin Nevruz-ı Sultanî (sultana mahsus), suttan tarafından veya sultanın katılmasıyla kutlanan Nevruz günü olması bakımından böyle bir isim aldığı söylenilebilir. Osmanlı devrinde kutlanan Nevruz Cumhuriyetin ilk yıllarında da resmî olarak devam etmiştir.
Kaynağı neresi olursa olsun M.Ö. 3. yüzyıldan beri Nevruz, Türkleride var olan bir bahar bayramı geleneğidir. Çeşitli adlarla ve yaygın olarak Nevruz adıyla kutlanan bu bahar bayramıyla ilgili olarak Türk topluluklarında çeşitli gelenekler meydana gelmiştir. Orta Asya’dan, Balkan Türklerine ve hatta Amerika’daki Kızılderililerin yaşatılan âdetlerinde bu gelenekleri ve törenleri tespit etmek mümkündür.
Kazak Türkleri de Kırgız Türklerinin yaptığı aşı pişirirler. Ayrıca Nevruz törenlerinde mevlit okuturlar. O günde evler baştanbaşa temizlenir, yeni elbiseler giyilir. Özbekistan’ın Semerkant, Buhara, Andican taraflarında, Nevruz günü başlayan törenler bir hafta kadar devam eder. Halk bu törenlerde çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretlerde ikram edilen yemek "aş” adı verilen pilavdır. Köpkan, güreş, at yarışlan gibi gösteriler düzenlenir. Türkmenistan’da Nevruz bayramında halk gününü ülkemizdeki dinî bayramlara benzer bir şekilde geçirmekte, karşılıklı ev ziyaretleri yapılmakta, tebrik mesaj- lan gönderilmektedir. Azerbaycan’da Nevruz büyük tö-
renlerle kutlanır. Mezarlık ziyareti yapılır. Bu ziyaretlerde hazırlanan helva, pilav ve diğer yiyecekler fakirlere dağıtılır. "Gapı Pusma”, "Suya Yüzük Atma", "Su Başı”, "Baca Baca" âdetlerinde uzun yıllann gelenekleri çeşitli motif ve oyunlarla sürdürülür. Semeni göğertilir yani tohum çimlendirilir.
Nevruz; Karapapaklarda Nevruz, Kırım Türklerinde Navrez, gündönümü; Batı Trakya Türklerinde Mevris, Makedonya ve Kosova Türklerinde Sultanı Navruz, Gagauzlarda İlkyaz bayramı adıyla ortak coşku ve geleneklerle kutlanmaktadır.
Anadolu’da "Sultanı Nevruz”, "Nevruz Sultan”, "Mart Dokuzu” gibi adlarla bilinen nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu içerisinde yaşamaya devam etmektedir. Yörükler arasında; Nevruz ile birlikte, kışın bittiği ve bahar mevsiminin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart’ta, şehirlerde ise Nevruz günü pazara rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır. Köy halkı 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkarlar. Daha önceden "davar evleri’ne yerleşmiş olanlar köylerden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. Köylerden gelen grupla “Nevruzunuz kutlu, dölünüz hayırlı ve bereketli olsun" şeklinde selâmlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar birlikte yenilir.
İslamiyet’i kabul etmiş olan ilk Türk toplulukları bayram gibi birçok âdetlerini devam ettirmişler, bunları büyük bir coşkuyla günümüze kadar kutlaya gelmişlerdir. Milletimizi birbirine düşürmek için gayret sarf edenler, Nevruz geleneği gibi Türk Milletinin geçmişinde var olan ve halen yaşatılan bu âdetleri, gelenekleri, Türk Kültürü bünyesinden koparmak istemektedirler. Kültürümüzle ilgili tüm değerlerimizi korumak yaşamak ve yaşatmak varlığımızın devamlılığı için hayati önem arz etmektedir. Bu, aynı zamanda millî bir görevdir.