Makale

Sınav stresi yaşayan çocuklarımızı bekleyen tehlike; Şeker hastalığı

Sınav stresi yaşayan çocuklarımızı bekleyen tehlike; Şeker hastalığı

Yrd. Doç. Dr. Hayrullah Yazar
Bozok Üniv. Tıp Fak. A. ve U. Hastanesi Başhekimi


Bu makalemi bir akademisyen olarak değil, iki çocuğu sınav stresi yaşamış bir öğrenci velisi olarak yazıyorum. Amacımız, sınav stresi ile artma eğilimine giren diyabet hastalığı üzerinde durarak, çocuklarımızı kendi elimizle nasıl bir tehlikenin kucağına attığımızı anlatmak olacak. Buradan hareketle, stressiz bir geleceği çocuklarımıza nasıl hazırlayabiliriz sorusunun cevabını, tüm öğrenci velilerinin araştırmasını hedefliyoruz.

Diyabet dediğimiz zaman aklımıza gelen en yalın tarif, insulin hormonu bozukluğu olmaktadır. Halkımız arasında ise şeker yükselmesi olarak bilinen bu hastalıkta temel patoloji, pankreas bezi tarafından salgılanan hormonun üretim eksikliğinde veya yeterli üretimine rağmen hormonun etkinliğindeki yetersizlik, şeklinde özetlenebilir.

Peki, diyabeti diğer hastalıklardan daha önemli kılan şey nedir. En başta tüm dünyada hızlı bir artış göstermesi, son yayınlarda artış hızı % 10 olarak açıklanmıştır. (46.Ulusal Diyabet Kongresi.) İkinci olarak ise, bu hastalığın vücudumuzda etkilemediği organ–sistem kalmaması (başta böbrekler olmak üzere, göz, sinir sistemi, vs.).

Önemine binaen, böbrekler üzerindeki etkisine kısaca temas etmek istiyorum; diyabetik nefropati dediğimiz bu durum hem tip I, hem de tip II diyabet için âdeta kaçınılmaz bir son olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar, diyaliz hastalarında hastalığa yol açan etkenlerde diyabetin etkisinin, A.B.D’de % 45, Avrupa ülkelerinde Türkiye dahil % 30-35, oranında olduğunu gösteriyor. (Nefroloji Registry, 2008.) Bu konu ile ilgili bizim yaptığımız 34 aylık hasta takibi içeren bir çalışmada ise bu rakam % 38.9 olarak tespit edildi. Görüldüğü gibi şeker hastalarından en az 1/3’ü, hatta daha fazlası son dönem böbrek yetmezliğine (evre V) yakalanıyor. Tüm bu örnekleri şeker hastalığının öneminin, ciddiyetinin anlaşılması için verdik. Üstelik sinir sistemi, göz, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, vs. konusuna hiç temas etmedik.

Eğer tehlikenin farkına varılmazsa, tüm toplumlar, diyabet kongrelerinde belirtildiği gibi, diyabet ve onun sonucu oluşan hastalıklar, başta diyaliz hastası olmak (SDBY) gibi, sorunlar ile boğuşuyor olacak. Tabii ki bu tehlikenin en önemli yönü, kişilerin sağlıklı yaşam kalitesini düşürmesi, ancak; ekonominin insan yaşamı için ne denli önemli olduğunun daha iyi anlaşıldığı şu günlerde, getirdiği olağanüstü mali yükler de göz ardı edilemez. Araştırmalara göre, diyabetin sebep olduğu onlarca problemden sadece birisi olan böbrek yetmezliğinin ülkemiz ekonomisine hasta başı yıllık maliyeti 21.456 TL iken, bu rakam toplamda yıllık 836 milyon 784 bin TL’ye ulaşıyor (39 bin diyaliz hastası). Bu hastaların karşılaştıkları önemli sorunlardan birisi de, kan şekeri düzensizlikleri sonucu yaşadıkları davranış bozuklukları ve buna bağlı olarak ailedeki – toplumdaki, sosyal uyum problemleridir. Bir hekim olarak 15 yılı aşkın gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki; bu sosyal konu ayrıca üzerine eğilmemiz gereken ciddi bir sorundur.

Sınav stresinin belki de yoğun yaşandığı şu günlerde, tüm fedakâr öğrenci velilerine, çocuklarımıza daha stressiz bir gelecek hazırlanmasında katkıda bulunmaları çağrısı ile makaleme son vermek istiyorum.